Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Süleyman Demirel’i anlamak

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2015 01:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2015 01:44

 

9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in vefatının ardından ülke gündemi bir anda değişiverdi. Son zamanlarda hastalığı ile gündeme gelen Demirel 91 yaşında ebediyete intikal etti Türkiye Cumhuriyetine damga vurmuş gerçek Halk ve Devlet adamı yapısı ile gönüllerde kendisine yer bulmuş ve halkın öyle kolay kolay vermeyeceği BABA lakabını hak ederek almış bir yüce insandı.

Süleyman Demirel, bir köy çocuğunun okuyup çalışarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı olabileceğinin en büyük göstergesidir.

2014 Yılı Eylül ayında gittiğimiz Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma müzesi açılışında doğduğu İslam köyü ve müzesini görmek nasip olmuştu bizlere ve açılış konuşmasını yaptığında ilk cümlesi ben kimsenin elinden Başbakanlığı zorla almadım kimsenin elinden Cumhurbaşkanlığını da zorla almadım parti genel başkanlığını da zorla almadım Bizler Atatürk'e sahip çıkmalıyız Devlete ve Cumhuriyete sahip çıkmalıyız eğer devlet benim köyümde okul yaptırmamış olsaydı ben okuyamazdım ve bu geldiğim makamların hiç birine gelemezdim. Kendi adına devletin okullarında okuyarak yetişmiş bir kişi olarak borcunu ödediğini dile getiren Demirel, "Tümüyle ödemiş miyiz, onu millet muhasebe edecek. Bizim vicdanımız rahattır. Ömrümüzün tümünü milletin ve devletin hizmetine adadık. Ne yaptık dersen, bu ülkeyi karanlıktan kurtaralım dedik. Türkiye'nin en ücra köylerine ışık götürdük. Gaz lambası yerine elektrik lambası götürdük. Traktörle kara kağnı ve öküzün kavgasını kazandık.

Türkiye'nin 1950'den 2000'e kadar değiştiğini vurgulayan Demirel, "Yeni bir Türkiye vardır orta yerde. Bu yeni Türkiye, daha ileriye gitmeli daha çok şey kazanmalıdır" diye konuşmuştu. "Milli egemenliğe müdahale edilmemelidir" vurgusu yapan Demirel, 50 yıllık zaman içerisinde kendisinin de bulunduğu hükümetlerin iktidarlarında Türkiye'nin çok şeyler kazandığını ancak askeri darbeler olmasa bu sürecin daha da ileriye taşınabileceğini söylemişti.

Bu kesintilerden çok dikkatle çıkmayı başardıklarına dikkati çeken Demirel: "Bu müzenin kapısında bir sandık görürsünüz. Müzenin adını Demokrasi ve Kalkınma Müzesi koyduk. Neyi kast ediyorum? Ülkenin yönetimini yapacak iktidarlar seçimle gelip seçimle gitmelidir. Kansız, kavgasız el değiştirmelidir. İktidarlar halkın eliyle gelmeli, halkı eliyle gitmelidir. Halkın tercihini ve milletin iradesini, halkın reyiyle gelen heyetler yapmalıdır. Halkın reyi dediğimiz olay, halkın milli egemenliğidir. Milli egemenliğin üstün olmasını istiyorsak buna müdahale edilmemelidir. Birinci derecede önerdiğimiz istikrardır. Yani halkın hakimiyetinin sağlanmasıdır. Bu da sandıktır. "Müzenin içerisinde başkanlığını kendisinin yaptığı 7 hükümetin bulunduğunu anlatan Demirel, hükümetlerin kuvvetlerini halktan alarak, halka icraat götürdüğünü anlatmıştı bu söylemlere katılmamak mümkün mü?

TÜRBAN SORUNU

O süreçte Cumhurbaşkanıydı, ordu, basın ve medyanın İrtica Geliyor Korkularını pompaladığı düzmece senaryolar ile halkı kışkırtma çabasındalardı Demirel'in başörtü yasağı konusunda "anayasa ve kanunlar var, şu an bir şey yapamayız, zorla olmaz, darbeciler kapıda, başörtüsü yüzünden okuyamıyorum diyen bazıları yurt dışına gidip okuyor, ille de devlet kuralına uymuyorum diyen varsa imkanı da varsa öyle yapar, çare yok" diye konuşmuştu ve bu konuşmasında çok sıkıntılı olduğunu biliyorduk. Ama çaresizdi ve darbeyi önleme çabasındaydı. Bu konuşmasında ince bir mesaj veriyordu sizleri Türban konusunda kavga ettirenler kendi çocuklarını Amerika'da özel Üniversitelerde okutuyorlar yanı kavga edenler burada kavga ettirenler dışarıda.

28 Şubatta Cumhurbaşkanı olarak hükümet kurma görevini kendi partisinin de içinde bulunduğu DYP-RP koalisyonuna veremeyişi de darbecilerin darbe yapmasını önlemek içindi. Çok tecrübeliydi. Ülkenin bir askeri darbeyle daha 20 yıl geri gitmesini istemiyordu Bu sıkıntılı ve gergin süreçte bizlerde partili olarak kendisine kızıyorduk, ancak kaçırdığımız bir nokta vardı mantık yerine duygusal boyuttan bakıyorduk gelişen olaylara, bizler DYP Camiası olarak ikiye bölünmüş bir kısmı benim gibi Demirel'e kızıp Tansu Çilleri desteklerken diğer tarafımız Demirel'in doğru yaptığını söylüyordu bu berbat süreçte Refah Partili bazı kişiler hata üstüne hata yapıp darbeci zihniyete, medyaya ve basına bol bol malzeme veriyordu. Başbakanlık konutunda  Tarikat liderlerine yemek veren Erbakan Her yönden saldırıya uğrarken Sincan'da Kudüs gecesi düzenleyenler ve Travesti Sisi (Seyhan Soylu) Jitem tarafından görevlendirilerek Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin senaryoları oynatılmış Refah-Yol hükümeti zora sokulmuştu Cumhurbaşkanlığına İstifasını veren Erbakan Başbakanlığı Tansu Çiller'e bırakacaktı ekte bulunan 282 Milletvekili imzası bunu işaret etmesine rağmen Demirel ülkeye nefes aldırmak için görevi Mesut Yılmaz'a verdi DYP ve Refah Partililer çok kızgındı işte bu süreçte Darbeyi engellemek adına belkide Demirel kendi siyasi tarihinin en kırılma anını yaşamış oldu.Ancak gözden kaçan bir durumu hatırlatmak isterim Demirel Darbe süreçlerinde hiç bir zaman ortamı germedi kan dökülmesini istemedi ve engelledi çünkü Demirel'in önünde daima bir ADNAN MENDERES örneği vardı.

(Yazımızın devamı yarın…)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.