Sosyal medya hakkında görüşümü sordular geçen gün.
Bi kıvandım bi kıvandım sormayın.
Hani bir gün biri çıkıp ta bana bu soruyu sorsun diye yaşamışım.
O kadar yani.
Peşin peşin söyleyeyim bu yazı epey bi uzun oldu. Sıkılır da okumazsanız diye ikiye böldüm; Biri bugün diğeri haftaya bugün.
Bunca zaman beklemişim öyle yalap şap yanıtlar mıyım soruyu.
Açtım ağzımı yumdum gözümü.
Dedim ki Sosyal Medya sınıf sınıf;
Örneğin ilk sınıfta Erosları sayabiliriz; Her takip edeni hayranı sanan bu tipler yoğun olarak Twitter'da Instagram'da konuşlanırlar. Havaları kendilerinden menkul olsa da öyle her takipçiye eyvallahları yoktur. Çevrelerine hava atmak için ‘’Öfff bu neya kardeşim, önüne gelen takip ediyor’’ mealinden serzenişleri ile tanınırlar. Aslına bakarsanız sosyal medyanın nasıl kullanılacağı hakkında bilgileri filanda yoktur. Öylesine takılırlar.
İkinci sınıfa kökten aşıkları koyalım; Herhangi bir paylaşımlarını beğenen herkese derhal sarkarlar. Sanal beğeniyi kendilerine yapılmış olarak algılayarak beğeniyi yapana yapışıp hayatını karartırlar. Bunlar birinci sınıftakilere nazaran çok tehlikelidirler. Aralarında psişik vaka olanları çoktur. Dikkat etmek hiç bulaşmamak gerekir.
Üçüncü sınıfta ağır ağabeyler oturur. Atarlanmayı, klavye başında ona buna çakmayı pek severler. Hatta dalaşacak paylaşım ararlar bulunca da dalarlar. Hele bir hoşlarına gitmeyen paylaşım görsünler, paylaşımı yapanla anında kanlı bıçaklı olurlar.
Eleştiriye de gelemez bu tipler. Ortam nasılsa sanal ya, kafa göz girerler. Zaman zaman karşılaşırım bu klavye çocuklarıyla. Şikayet edilip sanaldan reele çıkarıldıklarında atarlandıklarına öyle güzel yalanırlar ki içiniz parçalanır. 
Dördüncü sınıf romantik sakızların sınıfı olabilir pekala; Kime yapışmışlarsa dünyaları onu izlemek üzere evrimleşir. Yapıştıkları kiminle mesajlaşmış, kimin paylaşımını merak etmiş, kimi reetwetlemiş meraktan deli olurlar. Aletlerin sinyal sesleri Pavlov’un köpekleri misali şartlı refleklser geliştirmelerine sebep olur. Genelde eşleri, dostları, sevgilileri ile yapışık yaşarlar. 
Beşinci sınıf Obezite sınıfı; Hazretler ne yerler ne içerlerse ‘’Bilmem nerede bilmem ne keyfi’’ diye yüzlerce fotoğraf paylaşırlar. Genelde zararsızdırlar ama fena halde asap bozarlar. Kendilerini ayrı sofrayı ayrı çekip paylaşanları bile vardır.
Altıncı sınıf eller havayacılarındır; Her paylaşımlarında saçma salak pozlarını görürsünüz. Düğün dernek toplantı yemek hiç fark etmez. Sahte gülücüklerle çekilmiş fotoğraflarını gözünüze sokarlar. Sildiniz sildiniz silemediniz yandınız. Bi de beğenmeyin, küllüm yandınız.
Yedinci sınıfta var elbet; O da Megolomanların sınıfı. Erkek, kadın hiç fark etmez selfiyle, çubuklu selfiyle ya da bir başkası aracılığı ile kendi fotoğraflarını çekip çekip yayınlarlar. İşi biraz daha iyi bilenleri fotoğrafa efektler uygular. Bakın sosyal medya hesabınıza mutlaka patlak gözlü, ablak suratlı sırıtık bir tip vardır.
Sekizinci sınıf Akil Adamlara ait; Her konuda kocaman kocaman laflarla yorumlar yaparlar. Bilmedikleri bir konu olmadığı için de, herkes tarafından okunduklarını düşünürler, hatta buna inanırlar. Hiç ‘’Valla okuyup yorum / beğeni yapmayan ne çok insan var kardeşim’’ diyen birini duydunuz mu? Eminim duymuşsunuzdur. Hah işte o sekizinci sınıftadır bilesiniz. 
Dokuzuncu sınıfı dil fukaralarına ayırdım; Evlere şenlik cümleleri ve iflah olmaz imla yanlışları ile yazılar yazıp, yorumlar yapanlara verdiğim ad bu. Akıllarına ne gelirse kendi kuralları ile yazıp, yorumlar yaparlar. Genç kuşakları da alfabemizde olmayan harfleri, imla kurallarımızda olmayan kısaltmaları pek severler. Türkçe’nin sanılanın aksine okunduğu gibi yazılmayan bir dil olmadığını anlatmanızın asla mümkün olmadığı bu kitle, kullandığı şive ile de yazılar yazmaya çok meraklıdır.
Haftaya 10.sınıftan devam…