Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sizin sendikanız ne renk?

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2019 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.08.2019 00:05

Malum;

İşçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlere sendika deniyor.

4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanununun da ise  bu kuruluşların varlık sebepleri ‘kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi’ şeklinde özetleniyor.

Diline, dinine, rengine, siyasi görüşüne bakmaksızın bütün işçileri kapsayan bir kitle örgütü olan sendikalar, çalışanların ortak hak ve çıkarlar uğruna birliğinin ifadesi olmalarının yanı sıra, işçilerin ekonomik ve demokratik örgütleri.

Sadece işçilerin örgütü olduğu için de bir sınıf örgütü niteliğinde olan sendikalar, devlete, siyasi iktidara, partilere karşı bağımsızlar.

Son tahlilde rahatlıkla denilebilir ki sendika işçinin birliğini etkin bir güce dönüştüren mekanizmalardır.

Tabi tanımlar ve nitelikler boyasız sendikalar için geçerli. Kim bilir belki de saydam ve renksizler için.

Sendikaların bir de boyanmışları var.

Sarıya boyanmışları.

Sarı sendikalar denilenleri yani.

Ancak bura da ki sarının taksi sarısı gibi algılanmaması gerekiyor.Ya da Sarı basın kartının sarısı gibi.(gerçi şimdi o da Turkuaz olmuş ya)

Bu sarı soyut sarı;

Sarı sendika adını, ilk olarak 1900’lerin başında Fransa’da ortaya çıkan ve kendilerine “Sarılar” denen bir hareketten alıyor. Sarılar hareketinin en önemli özelliği de, işçi haklarının patronlara karşı mücadele ederek savunulmasına karşı çıkması ve sendikal mücadelenin olmazsa olmazı olan grev hakkını kullanmayı reddetmesi. 

Tanıdık geldi mi?

Gelmiştir elbet.

Peki;

Bir soru daha;

Bir sendikanın sarışın olup olmadığını nasıl anlaşılır?

Çok basit;

Eğer bir sendika

İşçi haklarını savunuyormuş gibi görünen, ancak patronların ya da hükümetlerin ekmeğine yağ süren, sermayenin ya da mevcut hükümetin kontrolünde olup, demokratik işleyişe sahip değilse,

Sınıf bilinci taşıyan hiç bir eylemde rol almıyor ise,

internet sitelerinde hükümet programı gibi haberler, hükümet propagandası gibi açıklamalar yapıyor ve her zaman hükümetten ya da patrondan yana "uzlaşma" mesajları yayınlayarak, genellikle de uzlaşıyor ise,

Kamu alanında görev yapanları  "toplu sözleşme olmazsa olmazımız" diyerek masaya oturuyor kapalı kapılar ardında el sıkışıyorsa,

Toplu sözleşmeleri işçilerin bilgisi dışında hazırlıyor ve imzalıyor ise,

Hak kazanılmaz, verilir anlayışına sahip ise,

İnanç, milliyet gibi evrensel olmayan değerleri kullanarak kitleleri gerçek mücadeleden uzaklaştırıyor ise,

Yönetim kadroları mevcut siyasete uygun, her an "atanabilecek" kişilerden oluşuyor ise,

Alanlarda, meydanlarda, sokaklarda görülmüyorlar, kazanımları öptükleri el, eğdikleri boyun, ettikleri biat kadar oluyor ise,

İş verenin gizli denetimine tabi ise,

O sendika sapsarı sendikadır.

Sendika sarardıkça da işçi sınıfının yüzü solar.

Bizim ülkemizde sendikanın renksizi bile ciddi olarak ele alınmadığından sarısının da işçi sınıfı açısından pek bir şey ifade etmediğini söylemek yanlış olmaz.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesinin 2019 da yaptığı (DİSK-AR)  Sendikalaşma Araştırması da bu savı destekler nitelikte.

Araştırmaya göre Türkiye’de sendikalaşabilen işçilerin oranı yüzde 11 ile sınırlı kalırken, işçilerin sadece yüzde 7’si toplu iş sözleşmelerinden yararlanıyorlarmış.

Araştırma ayrıca,

Sendikalaşan işçilerin ciddi bir bölümünün toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığını, memurlar hariç 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 859 bini sendika üyesi iken 14 milyon 395 bin işçi herhangi bir sendikaya üye olmadığını, 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bininin toplu iş sözleşmesi kapsamında olduğunu, 15 milyon 122 bin işçinin ise hiçbir sendikal korumaya sahip olmadığını, turizm işkolunda işçilerin yüzde 98,4’ü, büro ve ticaret, eğitim işkolunda işçilerin yüzde 97,4’ü ve inşaat işkolunda işçilerin yüzde 97,2’sinin toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kaldıklarını ortaya koymuş.

Diğer sonuçlara da kısacık değineyim mi?

Türkiye’de İşçilerin yüzde 90’ı sendikasız, İşçilerin yüzde 93’ü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil, Sendika üyesi işçiler de toplu iş sözleşmesiz, Türkiye toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD sonuncusu…

Bu durumda sendika sarı olmuş, kahverengi olmuş, mor olmuş hiç önemli değil tabi ki.

Biz daha sendikanın rengini aşamamışız grev hakkı, toplu sözleşme neyimize?

Ama ben yine de sorayım;

Eğer sendikalıysanız; sendikanız ne renk?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.