Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sizce?

Yazının Giriş Tarihi: 14.05.2018 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.05.2018 00:00

Kimya Hatun öldükten sonra Şems Kimyanın kendisi için yazıp bir sandığa sakladığı mektupları okuduktan sonra.

Şems elini sedire dayayıp destek alarak doğrulurken ağlamaktan ıslanmış sakalını sıvazlayıp mektuplara sürdü.

Mektupları sandığa tekrar dürüp yerleştirirken titreyen parmaklarına dudağı eşlik ediyordu:

- Okudum yalnızlığını... yakınlığını okudum Merdud-i Didem !

Sen beni seviyordun, aşıktın.

Sende olan benimle ilgili şeyler ise bir heves değildi...

Macera değildi... bencillik değildi... sadakat ve gerçeklik dolu gerçek bir aşktı.

Bu yüzden sabretme gücün vardı.

Tahammül ediyordun.

Yalnızlık çektin.

Zorluk gördün... feryad etmedin...

ümitsizliğe kapılmadın..unutmadın..sabır çektin...oruç tuttun...ibadet ettin ...inzivaya çekildin.

Kendine daldın ... zor geceleri yuttun...diz çökmedin...yıkılmadın.

Sabah çiçeğine benzeyen o ince bedenin o kara fırtınaların vahşi darbelerine dayandı da kırılmadı...

Ah Kimya ! Sen aşkı bile ağlattın...

Sen istediğini yazabiliyorsun.

Ben mecburum içindekini saklamaya...

Kim öğretti Kimya sana bu halinde tebessüm etmeyi?

Seni vurduğum yerden kanıyorum şimdi...

Ağlıyorum Kimya,

Öyle gözyaşları döküyorum ki ancak kirpiklerin silebilir...

Ah Kimya! Hüznüm sırdır... Gözyaşlarım sır...

Bir sır ki ne söyleyen duyar ne söylenen... melekler bile duymaz...

Ey Kimya! şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür?

ANLATILARAK DİLE DÜŞEN Mİ?

ANLATILAMAYIP YÜREK DEŞEN Mİ?

(Alıntı)

Tekrar görüşünceye dek,

kalın sağlıcakla...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.