Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyasi yazı

Yazının Giriş Tarihi: 15.05.2018 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.05.2018 00:02

Belli ki çok kızmış;

Haber göndermiş bir arkadaşımla, “Öyle ortaya karışık yazılar yazmak kolay, bir de siyasi yazı yazsın da beceremeyip alsın boyunun ölçüsünü” demiş.

Haklıdır zaar; yazılarıma siyaseti konu almam genellikle.

Bunun siyaseti yakından izleyen, partilerin nabızlarını tutan, bilgi, birikim ve yazı enerjilerini siyasete harcayan kalemlerin yazmaları gerekliliğini düşünürüm. Nasıl ki sürrealist bir tablodaki fırça devinimlerinden ve tuvaldeki renk harmonisinin gölgelendirilmesini irdeleyip resmi yapan sanatçının o esnada ki ruh halini ve eserini oluştururken içsel yolculuğunda kendisine refakat eden yeteneğinin niteliğinin doğurduğu niceliği anlayacak kadar resim sanatından anlamazsam, Latincede ‘çok yüzlülük’ anlamına gelen politikadan da pek anlamam. Hele siyasilerin ağızlarından çıkan her sözü gündemdir deyip yorumlamaya da hiç kalkmam. Adı üstünde yorum. Bence demek yani. ‘Bence’nin kimce önemli olduğunu nasıl bilebilirim?

Ama çok şükür yaşanılanları da kendimce yorumlayıp yine kendimce bir takım sonuçlara ulaşabilecek kadar da düşünsel bir son tahlilim de yok değildir hani.

Örneğin; bendeniz bu seçimlerin muhalefetten ziyade iktidar partisi açısından çok daha fazla ilklerle dolu olduğunu düşünüyorum. Çünkü 16 yıldır iktidarda olan parti bu seçimde geçmişteki seçim zaferlerini kendisine yaşatmamak için birleşmiş farklı siyasi görüşleri ve tabanları olan bir blok ile yarışacak.

Dolayısı belki de ilk kez savunmaya dayalı bir seçim stratejisi geliştirmek zorunda kalacak. 2002’den bu güne dek ülkede olan her şeyin altında kendi imzası olduğu içinde siyasi söylemlerini eleştirileri karşılayabilme üzerine kuracak. Siyasette bir gün bile uzun süredir söyleminin defalarca doğruluğunun kanıtlandığı bir ülkede 16 yıllık iktidar olmanın süresinin ne denli uzun olduğunu saptamak için siyasi analizci olmaya gerek yok kanımca.

İktidar partisi için bir başka ilk de, bu seçime bir başka parti ile ittifak yapıyor olarak girmesi. Milletvekili listelerinden, kurulan ittifakın ilgili partilerin tabanlarında oluşturduğu algıyı sandıklar açılmadan önce net olarak bilinememesine, öngörülemeyen siyasi çıkışlardan, beklentilerin oluşturduğu reflekslerin oy oranlarına ne kadar pozitif ne kadar negatif yansıyacağının kestirilememesine kadar pek çok unsurun bir arda olması ve bu unsurların amaçlanan sonuca yansımalarını şimdiden saptayabilmek pek kolay değil.

Muhalefet ittifakının oluşturulmasına ana muhalefet partisinin uyguladığı strateji de iktidar partisinin alışkın olduğu muhalif politikalardan farklı. Bu da kontrolün kanat değiştirebileceği algısını oluşturuyor ki iktidar buna hiç ama hiç alışık değil.

Muhalefet ittifakının yapısı da iktidar partisinin tabanından oy devşirebilecek bir niteliğe sahip. Özellikle muhafazakar seçmenin bu seçimde artı bir alternatifi var. Gerçi bu durum sadece iktidar için muhalefet içinde Türkiye için de uzun yıllar sonrasında bir ilk.

Bir ilk içinde iktidar partisinin ekonomiden, sağlığa, eğitimden dış politikaya kadar ama özellikle ekonomi konusunda ciddi sıkıntıların yaşadığı ve absorbe edilmelerinin uzun yıllara yayılabilecek stratejiler gerektirdiği bir dönemde seçime giriyor olması denilebilir. Bu konuda en büyük handikabı da, yakın dönemlerde ekonomik politikalarından dolayı suçlayabileceği olumsuzlukları ihale edebileceği bir muhalefet olmaması. Bu yaşanılan tablo sadece iktidar partisinin 16 yıllık politikalarının tezahürü.

Muhalefetin seçim barajını sıfırlayarak biri hariç tabanı olan tüm partileri de oyuna sokması iktidar partisinin ezberinin bozulduğu bir ilk olarak değerlendirilebilir kanısındayım. İki partili bir meclis söyleminin kamuoyunda giderek karşılık bulduğu bir ortamda, söylemin içini boşaltan bu hareket tarzı hepimiz için de bir ilk aslında.

İlkleri sayarken şunu da atlamamak gerekir ki, seçim çalışmaları esnasında iktidar, mitinglerde, siyasi toplantılarda, medyada farklı siyasi görüşleri ve tabanları olan en az beş siyasi partinin salvolarını da karşılamak durumunda olacak.

Bu kadar ilk varken ve seçime olan süre bu kadar az iken bu ilkleri lehine çevirmek iktidar partisinin maharetine kalmış elbette. Ancak seçim gerçek anlamda Haziran sonun da değil, Temmuz başında sonuçlanacak. Malum ki partilerin sadece meclis çoğunluğunu elde etmeleri yetmiyor bir de cumhurbaşkanlığı seçimi var ki işte o çok çok önemli. Cumhurbaşkanı tekrar aynı göreve gelir ancak meclis çoğunluğu muhalefetin olursa bir denklem, meclis çoğunluğu iktidar partisinde kalır da cumhurbaşkanı muhalefetten olursa bir başka denklem. Son derece hassas bir aritmetik farkla son bulacağını düşündüğüm bu yarışın kazananın neyi kazandığı da çok mühim.

Neyse benden bu kadar; iyisi mi hep söylediğimi söyleyip bitireyim yazıyı;

Kim neyi kazanırsa kazansın ama sonunda TÜRKİYE’M kazansın.

Dilerim arkadaşın içi rahatlamıştır.

En başta dedim ben siyasetten anlamam diye…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.