Öyle ayak oyunlarına tanık oluyoruz ki “bu iş böyle olmaz. Bu partide böyle ayak oyunları olmaz!” gibisinden birbirlerine yiyen insanlara bile şahit olmaya başladık.

Önce Millet İttifakı olan CHP ile İYİ Parti arasındaki Bursa’ya yansıyan olaylara bakalım. Aslında, iki parti kendi aralarında paylaşım yaptılar. Bu paylaşım ne CHP’lilerin ne de İYİ Partilerin içlerine sindi. Her iki parti örgüt ve teşkilatlarında itirazlar ve yüksek sesle dile getirilen, “biz destek değneği miyiz?” gibi söylemleri dinliyoruz.

Bu ittifakta ilk kriz Osmangazi ilçesi için çıkmıştı. Malum, Prof. Dr. Emin Balkan, bizzat genel başkan Meral Akşener tarafından aranıp, “mahalli seçimlerde size ihtiyacımız var. Bizim Büyükşehir adayımız olur musunuz?” diye teklifte bulunmuştu. Büyükşehir olmadı. Emin Hoca, Osmangazi için de ittifak bozulmasın, arada kırgınlık olmasın düşüncesiyle “evet” dedi. Fakat, CHP kanadı, “Osmangazi bizim olmazsa seçimleri kazanamayız” diye feryat figan edip ortalığı karıştırınca, Ankara ve İYİ Parti kurmayları yine geri adım attılar ve Osmangazi’de aylardır konuşulduğu gibi CHP milletvekili Erkan Aydın’a teslim edilip aday gösterildi.

Emin Hoca ortalıkta kalakaldı.

Aynı durum Mustufakemalpaşa ilçesinde de yaşandı. Belediye Meclis üyesi Prof. Dr. Hasan Ertürk, MKP’nin İYİ Parti’ye bırakıldığını ilk kez açıklayan isim oldu. Sonra da kendisinin Belediye Başkan adayı olarak gösterilmesini bekledi. Bu ilçede de parti teşkilatlarının beklediği isin olan Hasan Ertürk, devre dışı bırakıldı.  Akşener’in DYP döneminin eski bakanlarından olan Şükrü Erdem’i arayıp, “sayın bakanım, mahalli seçimlerde size ihtiyacımız var” diye Erdem’i davet ettiği konuşuldu. Sonunda İYİ Parti MKP Belediye Başkan adaylığı için Şükrü Erdem’in ismi ön plana çıktı.

Böylece, İYİ Parti, dakika bir gol 2 şeklinde kalesinde top toplamaya başladı. Peki, Bursa’da koltuk paylaşımı nasıl oldu bu ittifak içinde?

Büyükşehir CHP adayı ortak aday oldu. Osmangazi, Gemlik, Gürsu, Harmancık, Kestel, Mudanya, Nilüfer, Orhangazi ve Yıldırım ilçeleri CHP’nin, Büyükorhan, İnegöl, İznik, Karacabey, Keles, M.K.Paşa, Orhaneli, Orhangazi ve Yenişehir ilçeleri de İYİ Parti’nin oldu.

Bu açıklama duyulur duyulmaz, CHP Mustafakemalpaşa örgütü, ilçe başkanı düzeyinde açıklama yapıp, ittifak adayı olan İYİ’li başkana destek olmayacaklarını açıkça dillendirdi. Başkanın ve ekibinin akıbeti ne olur bilemem. Ama ittifak görüşmelerinden ve çıkan sonuçtan ne CHP nede İYİ Parti memnun değil.

Liderler, masaya oturup, anlaşmayı imzaladı, böylece ne tabanın ne de parti yönetimlerin isteği değil, liderlerin istedikleri gerçekleşmiş oldu.

Şimdi, ittifakın, 31 Mart akşamı sandıklarda başarılı olup olmayacağı, partililerin birbirlerine oy verip vermeyecekleri, desteklerin ne kadar olacağı veya destek oluyormuş gibi gözüküp de destek olma yerine köstek mi olunacağını merak etmeye başladık.

Gelelim, ittifakla ilgili en büyük çatlak diye isimlendirilen İzmir Meselesine. CHP İzmir için Tunç Soyer’i aday gösterdi. Bu durum, İYİ Parti tabanında tepki çekti. Nedeni ise şu; "milliyetçi" kesimdeki bu rahatsızlığı sebebi Tunç Soyer'in babası. 12 Eylül darbesinde yer alan askeri savcı Albay Nurettin Soyer, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş ile birlikte onlarca ülkücü için idam cezası istemişti. Ancak Türkeş idam edilmemiş, bunun yanında aynı davada 5 idam ve 9 müebbet, 221 ülkücü de 36 yıl ile 10 ay arasında değişen hapis cezaları almıştı. MHP'nin kurucu lideri Alparslan Türkeş ise 5 yıl hapis cezası verilmişti. 

Bu isim, Ülkücü camiada pek hoş karşılanmıyor. İYİ Parti tabanında da bana göre pek hoş karşılanmadığı, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlardan anlaşılıyor. Da diyelim, bütün bunlar siyasetin birer cilvesi.

Aslında sonuç belli. Hani, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan için tek adam yakıştırması yapıyor ya, aslında bu isimlerin belirlenmesi ve belediye başkan adayı olarak gösterilmesinde, kendisinin nasıl tek adam olduğunu bir kez daha ortaya koydu ve gösterdi. Bana göre, bazı isimleri, Parti Meclisi’nde kabul görmeyeceğini bilerek aday gösterdi. Nedeni, kendi adına yapılacak olan tek adam eleştirilerinden kurtarma olabilir. Bu durum da siyasetin bir cilvesi. Neticeyi bilirsiniz fakat günahı ve sevabı başkasına aitmiş gibi gösterip için içinden sıyrılırsınız. Gayet basit ve çok uygulanan bir formül bu siyasette.

Otoyol şikâyetleri

Geçtiğimiz pazartesi günü, Otoyolda başıma gelen olayları yazmıştım. Hani, HGS’nin çalışmadığı, çalıştırılmadığı, bilerek manuele alınıp, vatandaşlara eziyet çektirildiği konuyu gündeme getirmiş ve bizzat yaşadığım olayları sizlerle paylaşmıştım. Bu konuda pek çok dertli okurum varmış. Dediler ki, “biz bu olayları çok sık yaşıyoruz. Çünkü gişelerde ne hikmetse sadece Otoyol AŞ gişelerinde, Yani Bursa ve Yalova arasında bu durumu sık yaşıyoruz. Şikayet etsek de netice alamıyoruz. Adamlar gerçekten vatandaşa eziyet çektiriyorlar. Nedeni, galiba sıcak para, peşin para toplama…” gibi sözlerle konuya dikkat çektiler.

Sonrasında ise, “Bursa’nın 20 tane milletvekili var. Hiç mi bu vekillerin yakınları bu yollardan geçmiyor? Başlarına böyle olaylar gelmiyor? Allah rızası için parti ayırımı yapmadan bu konuyla ilgilensinler. Yeter artık. İnsanların canına tak dedi bu olaylar ve uygulamalar” diye konuşup, Bursalı milletvekillerini ve Bursalı siyasetçileri bu konunun çözümü için göreve davet ettiler.

Yazık ya, bu kadar mı vurdumduymaz bir toplum olduk? Ufak bir derdin çözümü için milletvekillerini göreve davet ediyoruz… Bu dert zaten siyasetin çözmesi gereken en önemli konulardan bir tanesi. Vatandaşa eziyet çektirene de “dur”  denilmezse biz ne yapacağız?

Otoyol da Orman Kanunu mu uygulayacağız?