Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şişmanlık ve genetik

Yazının Giriş Tarihi: 18.02.2017 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.02.2017 00:05

Genlerimiz, atalarımızdan bize miras kalan şifreler... Göz, saç ve cilt rengimiz, boyumuz, kilomuz, yakalanacağımız hastalıklar dahil bize ait ne varsa hepsinde bu şifrelerin önemli bir rolü olduğu uzun yıllardır bilinmekte. Bugün sizlere şişmanlık ve genetik arasındaki bağlantıdan kısaca söz etmek istiyorum.

Hayvan deneyleri, ikizler ve çok sayıda insanın dahil edildiği çalışmalardan elde edilen kanıtlar, şişmanlığın etkenlerinden birinin genetik olduğunu hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuş bulunuyor.

Çok azı aktif olmak üzere 400 kadar şişmanlık geni belirlenmiştir. 240 000 kişinin dahil edildiği bir çalışmada İnsig 2 adı verilen bir gene sahip olanlarda şişman olma ihtimali toplum ortalamasından yüksek bulunmuştur.

Genler birçok yolla şişmanlamaya etki eder. Örneğin iştah ve tokluk duygusu, metabolizma hızı, vücuttaki yağ dağılımı, stresle baş etmek amacıyla aşırı yemek yeme eğilimi genler tarafından yönetilir.

Bazı kişilerin şişmanlığında genetiğin etkisi apaçıktır. Örneğin, çocukluklarından beri sevimli bir tombiş olarak bilinen kişilerin şişmanlığı kimseyi şaşırtmaz. Hem annesi hem babası şişman olan kişiler % 80 ihtimalle şişman olurlar. Anne ve babadan biri şişmansa ya da yakın akrabalar arasında şişman kişiler varsa şişmanlık ihtimali toplum ortalamasının üstündedir. Bu durumlarda bir noktaya kadar da olsa aşırı kilodan genetiği sorumlu tutabiliriz.

Bu gruptaki hastalar düşük kalorili beslenmeye ve egzersize rağmen yeterince kilo veremezler.

Egzersiz ve diyet yapınca kilo verilebilenlerde, sosyal ve psikolojik etkenlerle kilo alıp verenlerde basküldeki yüksek rakamların suçu genetik şifreler değildir...

Hiç spor yapmayıp rahat rahat yiyip içtikleri halde kilo almayan çok az sayıdaki kişiye genetik şifre piyangosu vurmuş olduğundan onları örnek olarak görmektense kıskanmak daha yerinde olur...

Şişmanlık ve genler arasındaki ilişkiler hakkında çalışmalar yapılırken oldukça ilginç sonuçlarla karşılaşılmıştır. Örneğin, genlerin şişmanlık konusunda yaşam tarzından daha etkili olamayacağı, hatta şişmanlık genlerini taşıyan birçok kişinin uygun yaşam tarzlarını tercih ettiklerinde şişmanlamadıkları görülmüştür.

Örneğin 2008 de yapılan bir çalışmada şişmanlamaya yol açan bir gene sahip olan kişilerde fiziksel aktivitenin bu genin etkisini ortadan kaldırdığını göstermiştir.

17 bin 058 Danimarkalı'nın dahil edildiği bir araştırmada, hareketsiz kişilerden şişmanlık geni taşıyanların bu geni taşımayanlara göre daha şişman oldukları belirlenmiştir. Aynı çalışmada elde edilen bir başka ilginç bulguya göre, şişmanlık geni taşıyan hareketli kişiler ise bu geni taşımayan hareketsiz kişilerden daha zayıf bulunmuşlar...

Özet olarak belirtmek isterim ki şişmanlık tüm Dünya' da son kırk yılda o kadar yaygınlaşmıştır ki, adeta salgın haline gelen bu sorunu genlerdeki değişmelerle açıklayamayız. Genlerdeki değişikliklerin bu kadar hızlı olması imkansızdır. Aşırı ve hatalı beslenmenin yanı sıra hareketsizlik bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Şişmanlık genlerine sahip olan pek çok insan doğru yaşam tarzı sayesinde normal vücut ağırlığına sahip olabilir.

Sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum, hoşça kalın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.