Yirmi bir yıllık galibiyet hasretini Ersun Yanal bitirdi. Hocam, yedi maçta, sadece OTUZ YEDİ DAKİKA oynayan Tolgay’ı sahaya sürerseniz futbol bilginizden şüphe ederim sizin. Maçı kendi evinizde oynadığınızı, Galatasaray’dan dört puan geride olduğunuzu, şampiyonluk yarışında olabilmek için galibiyetinizin şart olduğunu kimse hatırlatmadı mı size Sayın Yanal? Hadi bir gaflet yaptınız, devre arasında da mı aklınıza gelmedi Tolgay’ı kenara almak?

Maç sonu röportajında atarlı-gideli konuşan Yardımcı Antrenör Sayın Volkan Kazak siz, ilk yarı sonunda, Yanal’a; “Hocam maç berabere. Orta saha’yı güçlendirmek için Tolgay’ı çıkartalım.” diyemediniz mi?

Cezalı olan Gustavo’nun yerine bir hafta boyunca kimi hazırladınız, çok merak ediyorum Ersun Hocam? Bu maçı kazanmak için, orta sahayı iyi kapatmanız gerektiğini ve bunun Tolgay ile olamayacağını bilmek için, Fenerbahçe’yi çalıştırıyor olmaya gerek yok. Az buçuk futbol bilgisi olan bir seyirci bile, bunu bilir. İstifanız bile, bu durumu kurtarmaya yetmez.

Ve aslında istifa etmesi gereken de, Sayın Başkan Ali Koç’tur. İyi bir iş adamı olabilirsiniz ama iyi bir başkan değilsiniz. Sayın Koç; futbol’da tribün ile gelen, tribün ile gider. Ersun Hoca’yı taraftar getirmişti, taraftar götürdü. Ve Fenerbahçe taraftarı sizi de götürür sayın başkan.  Bu kadar başarısızlığı Koç Holding’te yapsanız, sizi görevden almazlar mı? “Camiadan özür dilerim. Bu akşam itibariyle başkanlığı bırakıyorum.” diyebilmek yakışırdı size. Maç sonrası, tribünden kabadayı vari hareketlerle atlayıp taraftara saldırmak değil.. Nasıl ki kartopu yuvarlanıp çığ olursa, taraftar öfkesi de çığ olmak üzere. Ve bu çığ, sizi de altında bırakacaktır.

FUTBOL UKALASI

Elbette ki, Fenerbahçe içindeki çalkantılar Galatasaray’ın haklı galibiyetini gölgede bırakamaz. 21 sene sonra galip gelmek, çok ciddi iş. Sarı- Kırmızı’lı oyuncular çok doğru oynadılar. Fatih Terim; oyun planını, arkaya adam kaçıran Fenerbahçe defansına karşı, hızlı Onyekuru üzerine kurarak doğru bir hamle yapmış. Eğer Nijerya’lı oyuncu eski fizik olarak güçlü olsa, fark daha fazla olabilirdi.Bu akılcı oyun planına rağmen, Galatasaray Belhanda’nın forma giymesiyle, adeta, el freni çekik oynadı. Futbol’da amaç, rakip filelere, gol atıp kazanmaktır. Bunun için rakip kaleye hücum etmek gerekir. Yan oynayarak, gol atmak bir hayli zahmetlidir Sayın Terim. Formunu yakalamış, dikine oynayabilen Emre Akbaba yerine, “futbol ukalası” Belhanda’ya forma vermek kumardı ve bu kumar da, Ersun Yanal’ın sayesinde tuttu. Her zaman bu kadar “şanslı” olabilir misiz bilemem? Adı ile oynayan Falcao ve Belhada haricinde, tüm Galatasaray’lı oyuncular çok iyi oynadılar. Fenerbahçe’yi bir derbi maçında ve üstelik kendi sahasında etkisiz bırakmak kolay değildi, Sarı- Kırmızı’lı takım bunu başardı.

HALİL  “UMUT” VERDİ

İlk derbisini yöneten hakem Halil Umut Meler’i beğendim. Soğukkanlı, kural uygulamada tavizsiz, çok koşan bir hakem izledim. Zor maçtı, her türlü aksiyon oldu ama etkilenmeden maçı bitirdi. Kendisini ve ekibini tebrik ederim. Özellikle; “futbol ukalası” Belhanda’ya gösterdiği kırmızı kart, tam derslik. Kurala göre; oyuncu değişikliğinin tamamlanabilmesi için, öncelikle oyuncunun, oyun alanı dışına çıkması gerekir. Belhanda, oyun alanı içindeyken Deniz’e vurdu. Yani; oyuncu değişikliği prosedürü tamamlanmamıştı. Hakem Umut Meler’in; oyuna giren Ahmet Çalık’ı dışarıya çıkartıp, Belhanda’yı sahaya tekrar davet ederek, ihraç etmesi doğru karardı. Eğer Deniz Türüç, kulübeye gidip kendisine vuran Belhanda’ya saldırmaya kalkmasaydı kart görmeyecekti.

Saha içindeki hiçbir futbolcunun iyi niyetli olmadığı bu maçta çıkan tüm sarı kart ve kırmızı kartlar, verdiği penaltı kararları doğruydu. Umut hoca; hiçbir pozisyonda otoritesini ezdirmedi, gördüğünü çaldı. Belki maçı, “tereyağından kıl çeker” gibi almadı ama o tereyağını ekmeğe sürmesini de bildi. Hakemsen üstelik FİFA kokartlı isen maçı bu şekilde takır takır maç yöneteceksin, kafanda tilkiler olmayacak. Halil hocam; siz ve ekibiniz, bu maçla, hakemlik adına umut verdiniz. Yolunuz açık olsun…