Aileleriyle birlikte 500 bin kişinin geçim kaynağı olan ‘Şeker Pancarı’ tarımının devam edebilmesi için ‘Şeker fabrikalarının’ yaşaması, yaşatılması gerekiyor. Oysa şimdilerde ABD’li Cargill firmasının hazırladığı bir rapor sonrası bu fabrikaların satılması gündemde. Hemen hemen…

Konuyla ilgili iki yazı yazdım geçen hafta. Rapora yer verdim. Çiftçiler ayaklandı, haklarını, yaşama bağlandıkları tarımı savunmaya başladılar. Siyasi partilerden tepkiler geldi. Bunlardan biri de Orhangazi’deki Cargill fabrikası önündeydi…

Saadet Partisi (SP) İl Başkanı Mehmet Atmaca ile Gemlik İlçe Başkanı Ahmet Vakkas Yıldız ve yönetim kurulu üyeleri, önceki gün Cargill fabrikası önünde açıklama yaptılar. Oldukça ayrıntılı bir çalışma yapmışlar. Gerçekleri yalın bir dille anlatmışlar. Öncelikle ülke davasına sahip çıktıkları için kendilerini yürekten kutluyorum…

Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Atmaca, yaptığı açıklamada, “Malum terör örgütleri sözde müttefikimiz ABD’nin silahları ile sınırlarımızı tehdit etme cüretini gösterirken, kahraman ordumuz hak ettikleri cevabı vermektedir. Allah’ın izniyle Mehmetçiğin çelik yumrukları ile yakın zamanda ya efendilerinin eteğinin altına saklanacaklar veya çil yavrusu gibi dağılarak, yok olacaklardır" diye konuşmuş. Tamamen katılıyorum.

Müttefiklik, arkadan oyun çevirmek değildir…

Atmaca ayrıca, ülkemizdeki Amerikan emperyalizminin askeri ve ekonomik merkezi ve sembolü olan İncirlik üssünün ve Cargill fabrikasının kapısına kilit vurulmasını da istemiş. İşte sağduyu, işte atılması gereken adımların ilki…

Cargill’in hazırlattığı şeker raporunu harfiyen uygulamaya koymak, neresinden bakarsanız bakın ‘akılsızlıktır.’

Yüzyıllardır Anadolu’nun verimli topraklarında milyonlarca insanın istihdamında ve ülke ekonomisinin kalkınmasında büyük pay sahibi olan pancar üretiminin kota ile engellenmesi ve şeker fabrikalarının satışı konusu asla atlanmamalıdır…

Pancar üretiminin Cargill’in raporunun aksine ekildiği alana eşdeğer bir orman alanına göre 3 kat daha fazla oksijen sağladığını savunan SP İl Başkanı Atmaca’nın konuşmasını bir kenara not olsun diye özetliyorum; “Buğdaya göre 6, ayçiçeğine göre 3,5 kat fazla katma değer sağlar. Buğdaydan 13, mısırdan 8 ve ayçiçeğinden 5 kat daha fazla istihdam sağlar. Melas ve posa gibi değerli yan ürünlere sahiptir. Dekara 4 kilo saf fosfat, 15 kilo saf potasyuma eşdeğer besin maddesi sağlar. Kendinden sonra ekilen hububatta yüzde 20 verim artışı sağlar. Çapa ve hasat dönemlerinde 250 bin kişiye, fabrikalarda tarım sezonunda 30 bin kişiye istihdam sağladığı tarımla uğraşan herkes tarafından bilinmektedir. Bursa kamuoyunun yoğun tepkileri, mahkemelerin defalarca kapatma kararları, faaliyetlerini durdurma kararlarına rağmen, ABD’li Cargill’in faaliyetleri durdurulamadı… Verimli tarım arazilerini yok etme, ekolojik dengeyi bozma, İznik gölünün yok olma tehlikelerine rağmen bakanlar kurulu kararıyla özel endüstri bölgesi ilan edilerek Cargill firmasının hizmetine sunulması aziz milletimizin vicdanını yaralamıştır. Cargill firmasının menfaati için neslimizin ve topraklarımızın zehirlenmesi, çiftçimizin yok olmasına göz yumamayız. Stratejik öneme sahip Türk Telekom, demir çelik vb. kuruluşlardan sonra 1925 yılından buyana ülke ekonomisinde büyük pay sahibi olan şeker fabrikalarının satışı ile çiftçimizin sonu gelecektir. Bu sevdadan vazgeçin. Emekçilerimizi düşünmüyorsanız bari Sağlık Bilim Kurulu’nu dinleyin. AB ve ABD’de yasak olan nişasta bazlı tatlandırıcı zehrinin üretimine engel olun. Şeker farikalarını satmayı değil bilakis, şeker pancarı üretiminin yapıldığı şehirlerde şeker fabrikalarını yaygınlaştırarak yerelden genele kalkınmayı sağlayın…”

Ülkeye sevdalı olmak böyle bir şey olmalı. Halkına yakın, halkın çıkarlarına uygun ve halkla birlikte olmak…

Nişasta bazlı şekerlere Amerikalılar dahi karşı. Biz neden deneme tahtası haline getiriliyoruz. Tavuklar, patatesler, kuru baklagiller biyolojik silah gibi oldular zaten. Her 4  kişiden biri kanser olacak Türkiye’de. Nedenleri arasında beslenme alışkanlıklarımız var. Onlar da bunu biliyor…     Yeter artık!