Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Seçmen düz ovada mı dolanır?

Yazının Giriş Tarihi: 24.03.2019 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.03.2019 00:03

Bir politikacı, seyahat için trene binmeyi tercih etmiş, bir kompartımana girmiş. Ortalık gayet sakin. Karşısında dergi okuyan birisi var.

Adamın elindeki dergiye bakmış "Time" yazılı. "Tamamdır!" diye geçirmiş içinden. Adamın İngilizce bildiğinden emin söze girmiş ve:

"Efendim," demiş. "Ne güzel, İngilizce dergi okuyorsunuz."

"Vıy!"

"Ooo, aynı zamanda Fransızca da var."

"Si!"

"Harika! Bir şey beyim. İtalyancaya da vakıfsınız."

"Yah!"

"Bu ne kültür efendim. Almanca da biliyorsunuz."

"Da!"

"Efendim pes doğrusu, Rusça da biliyorsunuz."

"Yes!"

"Beyefendi yoksa siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?"

"Evet!!"

Ya işte böyle

Bu seçmen var ya bu seçmen politikacıların sandıkları gibi çantada keklik değil işte.

Sağ gösterir sol vurur, vurduğu yerde de güller açar…

Politikacılar monoloğu pek severler, o yüzden konuşma yaptıkları kitlelerin sayısına ve alkışlarına bakarlar sadece.

Dinleyiciler siyaset ve siyaset erbabından ne beklerler, acaba kendisini dinlemek için hangi nedenleri var, oraya gönüllü mü gelmişler ya da işin içine ayni nakdi işler mi karışmış veyahut birileri gelmezsen yarın işe de gelme mi demişler, hatta oralı bile değil olabilirler mi filan hiç düşünmezler.

Anlattıklarına dair soru sormaları zaten mümkün olmadığı için haliyle çalışmadıkları yerden gelecek sorulardan da korkmazlar,

Kısacası dinleyenlerin gerçek sorunları ile ilgileri ve bunları çözüme kavuşturma da ki gayretleri her daim kendilerinin onlardan beklentileri ile sınırlı olduğu içinde kürsü de söylediklerinin kendilerini bağlamadığını düşünürler.

Oy versinler ötesine karışmasınlar isterler.

Bazen‘’Seçim konuşmaları seçimden sonra yapılanlarla tezat oluşturabilir bu da son derece doğaldır, siyaseten söylenen sözlere pek itibar etmemek lazım’’ mealinden cümle kurup ülkenin en büyük kentini yönetmeye talip olanları bile çıkar aralarından.

Demem o ki

Politikacıların siyaset konusunda ki öz güvenlerin seçmenin güven algılarıyla çelişmesi an meselesidir.

Hele ki konu tencereye kadar gelmişse, içinde pişirip kapağında yemek bile sıkıntılı olmuşsa…

Politikacılık aynı zamanda bir niyet okuma çabasıdır da.

Hani seçmenin nabzını tutmak diye bir deyim var ya politikacılarda bu nabız meselesini bazen çok abartırlar.

Sanırlar ki kaleminden, simidine ufak tefek promosyonlar seçmenin algısını değiştirir.

Bu kendilerince iyi niyet göstergesinin bumerang etkisi yapabilme olasılığını hiç hesaba katmazlar.

Belki burada bumerang geri dönmez ama gittiği yerde kaybolabilir diye düşünmezler.

Politika çantaysa keklikte seçmen diye düşünürler.

O zaman seçim sathı mailinide düz ova görürler.

Avlayacaklar ya o bakımdan…

Peki, seçmen hakikaten çantada keklik midir?

Politikacının her dediğine evet demediğine hayır mı der?

Her alkış mutlak surette bir onaylamaya mı tekabül eder?

Hiç acabası, olur mu kisi, hadi canım bunu yapamazı, daha önce de söz vermiştisi yok mudur?

Ya da siyasi tercihi hiç değişmez mi, politikacıların geçmiş dönemlerde yaptıkları her uygulamadan razı mıdır?

Son tahlil de seçmen düz ovada mı dolanır?

Artık seçime tam bir hafta kaldı.

Politikacılar bir yerlerde koltuk sahibi olabilmek ya da olduklarını yitirmemek için üç aydır sadaklarında ne kadar ok varsa fırlattılar birbirlerine.

Cephanelerinin geri kalanı da bu son hafta tüketirler.

Sonrasın da sıra seçmene gelir.

Artık sonucu ezberler mi tayin eder, yoksa eski ezberler mi bozulur orasını Allah bilir.

Sizden ricam yazının burasına kadar gelmişseniz, yukarı da ki fıkrayı bir kez daha okumanız.

Okey mi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.