Ve seçimler yapıldı, kesin olmayan ilk sonuçları gazetemizde okuyabiliyorsunuz. Yoruma girmeden sonuçların ülkemize hayırlı olmasını diliyorum…

Propaganda çalışmalarında ele alınan konulardan birisi de ekonomi oldu bu kez.

Özellikle emeklilere ikramiye verilmesi, asgari ücretin arttırılması gibi konular tartışıldı.

Söylenenler elbette siyaseten dile getirilen konular oldu.

Artık reel ekonomiye dönmek gerekiyor.

“Seçim bitti, şimdi sıra geçimde” başlığı klasik olarak kullanılır zaten…

İhracat, büyüme oranları, enflasyon, vergi gelirleri, işsizlik, döviz kurundaki hareketlilik, faiz oranları, nakit sıkıntısı, düşük tasarruf oranı, kayıt dışı ekonominin boyutu, özel sektörün döviz borcu ve uzayıp giden ekonomik konular ele alınmayı bekliyor.

Mayıs 2013’den bu güne TL Dolara karşı yüzde 46’lık bir değer kaybı yaşadı. İşsizlik oranı son 6 yılın zirvesinde. Konut satışları artıyor ama inşaat sektörü yeni üretiminde çok da istekli görünmüyor. Ruhsat başvurularındaki azalmadan hareketle sektör temsilcileri bunu erken uyarı olarak değerlendiriyorlar zaten.

Bir işadamı dostumuzla söyleşirken, “peşin satıyoruz 4 aylık çek geliyor. Vadeli dediğimizde en erken ödeme 8-12 aya çıkıyor” sözleriyle yakındı. Arkasından da “kabul etmek zorunda kalıyoruz aksi halde müşteri başkasına gidiyor” diye ekledi.  Karşılıksız çek ve protestolu senetleri dile getirmiyorum bile…

Önümüzdeki 3 aya ilişkin iç piyasadaki satış beklentilerinde düşüşler gözleniyor.

Bütün bunlar üst üste konduğunda ekonomik kırılganlığın arttığı dile getiriliyor.

Bir de bekleyen yapısal reformlar konusu da var tabii ki…

Haziran ayında ilerliyoruz. Sıcaklar da yakında etkisini göstermeye başlar. Ekonomi daha fazla ısınmadan soğutmanın yöntemleri bir an evvel ele alınmalı diyoruz.

Seçimlerin hemen ertesi günü için çok ekonomi içerikli bir yazı oldu derseniz, konuyu bir iki fıkra ile yumuşatalım…

* * *

Adamın biri iş başvurusunda bulunmuş. Görüşmeye çağırmışlar; görüşme sonunda yönetici, adama sormuş:

-Peki, ücret beklentilerin ne? Seni ne tatmin eder?

Adam saymaya başlamış:

-Öncelikle bir araba istiyorum. Ayrıca oturduğum dairenin kirasını şirketin karşılamasını, maaş olarak da 3 bin dolardan aşağı çalışmam...

Şirket yöneticisi adamı dinledikten sonra;

-Biz sana son model bir jeep ve bir villa vereceğiz, ayrıca bizim bu pozisyonumuz için planladığımız maaş 6 bin dolardı demiş.

Adamın gözleri fırlamış;

-Şaka yapıyorsunuz.

Şirket yöneticisi yapıştırmış cevabı;

-Önce siz başlattınız...

Hak talebinden önce ödevlerin yerine getirilmesi gerektiğini hatırlatıp Temel’in de kulaklarını çınlatalım…

* * *

Kaptan pilot Temel, telsizde var gücüyle bağırıyordu;

- Ula, motorlardan birisi bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey meydey düşeyrum. Kule düşeyrum!

Kule hemen cevaplar;

- Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin.

Temel;

- Pilot kabini. Anlaşildi mi kule Pilot kabini…

* * *

Zaten birbirimizi dinleyebilsek ve anlayabilsek her şeyin üstesinden geleceğiz de…