Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler (miş)

Yazının Giriş Tarihi: 28.07.2019 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.07.2019 00:07

Şimdi ki kuşak yazının başlığını oluşturan cümleden pek bir şey anlamaz.

Anlamaması da doğaldır.

Ancak bazı söylemler var ki, asılları söylenmediğinde etkileri orijinalleri gibi olmuyor işte.

Elbette ben de dilimizin sadeleştirilmesinden ve pek çok Arapça farsça sözcüğün yerine öz Türkçelerinin konulmasından yanayım.  

Da,

Dediğim gibi bazıları da sanki sadece ilk söylendikleri ile daha bir lezettli oluyorlar.

Tıpkı Şecaat Arz Ederken Merd-İ Kıbtî Sirkatin Söyler de olduğu gibi.

Bu söz, aslında Koca Ragıp Paşa'ya ait bir beyit.

 ‘’Kıpti'nin mert olanı, yiğitliğini, kahramanlığını anlatırken hırsızlığını söyler" anlamına geliyor.

Kıpti ise, Mısır’ın eski halkından olan kişiye deniliyor.

Biz bizde ki yansımasına bakalım sözün.

Öncelikle bu mısra-i bercestenin 18. yüzyıl Osmanlı sadrazamlarından Koca Mehmet Ragıp Paşa’nın gazelinde yer aldığının ve Mısır Beylerbeyliği sırasındaki tecrübelerini yansıttığının dolayısı ile cümlenin bir atasözü olmadığının altını çizmekte fayda var.

Biz de kullanımı biraz değişik bu söz diziminin.

Akım derken yokum demek anlamında kullanılıyor.

Hadi biraz ilmi olsun; Düşünmeden söylenen sözlerin bilinç altı ile çelişmesi de denilebilir.

Nerede’ ben demedim, dediğimi ispat etmeyen öyledir, böyledir, şöyledir, sözlerim çarpıtılmış, trollendim, kumpas mağduru oldum vs.’’ gibisinden sızlanmalar duyarsanız biliniz ki orada bir Şecaat Arz Ederken Merd-İ Kıbtî Sirkatin Söyler durumu vardır.

Eskiden belki geçerliydi.

Birisi bir söz eder, altında kalacağı kadar kocaman bir çam devirir sonra da inkar edip ben demedimmm diye üste bile çıkabilirdi.

Ama günümüzde kimsenin böyle bir lüksü yok;

Kim ne dediyse videolarda, ses kayıtların da ayan beyan ortada.

Zaman aşımı diye de bir şey yok; çünkü arşivler de ortada.

Bunu önlemenin tek yolu ağızdan çıkanın kulakların duyması denilebilir ki o zamanda başka kulaklarda duyuveriyor.

Sanırım tek kurtuluş, ne dediğini bilmeden konuşmamakta.

Son zamanlarda bu konunun mağdurlarına çok rastlıyoruz.

Öyle laflar ediyorlar ki, geri dönecek yolu bile bulamıyorlar.

Gerçi bazıları da ağzımdan kaçtı ayağına yatıp konu neyse laf arasına onun hakkında ki gerçek düşüncelerini söyleyiveriyorlar ya neyse…

Aslında söyleyeceğini söylerken konu hakkında fikrini de ortaya koyanların gerçek düşüncelerini anlamada bir turnusol kağıdı da oluyor bu durum.

Bir de ağızlarından kaçırdıklarının arkasında dursalar…

İnsan ‘’öyle ya da böyle hazretin bu konuda ki asli fikri bu’’ diyecek konuyu kapatıp kendini olası takiyelerden koruyacakta, işte o bir türlü mümkün olmuyor.

Çünkü derhal inkar mekanizması devreye giriyor ve kişi bazen hakarete varan davranışlar sergileyerek ısrarla yanlış anlaşıldığını savunabiliyor.

Orada da inkar genellikle teyittir sözünün tuzağına düşüyorsa da pek farkında olamıyor.

Birde esen rüzgara göre demeçler patlatanları var ki, işte en çok onları seviyorum.

Yaranmak istedikleri kim ise onun dediklerini doğrulama adına neler söylüyorlar neler. Gerçi rol model ağız değiştirip dün ak dediğine bu gün kara da diyebiliyor.

O zaman da kuzu kuzu bu günün rengi ne ise ona boyanıyorlar.

Demem o ki mizahi açıdan bakınca pekte zararlı değiller Şecaat Arz Ederken Sirkatin söyleyenler hatta eğlenceli bile olabiliyorlar.

İnsanın konuşurken bir yandan da kendini dinlemesi çok zor iştir. Hele doğaçlama konuşuyorsa iki kere zor iş.

Bir de önünde kalabalık elinde de mikrofon varsa ikisinin birleşiminden oluşan gaza kapılıp Akım derken yokum demesi an meselesidir ki secaat durumu en çok ta bu ortamlarda ortaya çıkar.

Biz millet olarak ta pek severiz genele hitap etmeyi. Öz güveni yetmeyip kalabalıklara konuşamayanlarımızda evde çoluk çocuğa verirler talkını.

İki laf edene ‘büyük adam canım’ denilen bir ırkın ahvadıyız ne olsa. Bir de siyasetçi filan isek kimse tutamaz artık bizi.

Her konuda ahkam keser, kesmediklerimizi de biçeriz.

Şimdi diyebilirsiniz ki;

Ağzı olan konuşuyor sana ne birader!

Sonuna kadar da haklısınız.

Ben de hiç sallamayacağım da;

Secaat arz edeyim diye sirkatin söyleyenler izin vermiyorlar ki..

Biri susuyor, diğeri başlıyor

İnsanda birine olmazsa diğerine takılıyor.

Bu yazıyı en az bin beş yüz kişi okur; beş yüz kişiden fazla okuyan olmaz diyenler bilsinler ki ben elli kişinin okuduğu yazılar da yazdım, öptüm başıma koydum.

Sirkatimi gören var mı?

Ağzımdan kaçtı da…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.