Etrafımız yine ateş çemberleri ile çevrildi.

Zaten Türkiye olarak ne zaman iyi bir şeyler yapmaya kalksak, yerdi düvel bir araya gelerek üzerimize saldırıyorlar. Ama, bu sefer durum eskisi gibi değil. Çünkü, ülke olarak kenetlendik. Dünyanın gözleri önünde, uluslararası hukuk sözleşmelerinden doğan haklarımızı kullandığımızı ifade ederek, hem askeri tatbikatımızı yapıyoruz hem de Ege ve Akdeniz ile Karadeniz’de doğalgaz ve petrol arama çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Tabi, bu durum başta Yunanistan olmak üzere pek çok ülkenin hoşuna gitmiyor.

Sanki, bizim topraklarımızda gözleri varmış gibi, 600 yıl önce yıkılan Doğu Roma İmparatorluğunu yeniden hortlatmak istercesine hayaller kuran ve nüfusu bizim İstanbul ilimizin nüfusunun yarısı kadar bile olmayan bir ülke ile karşı karşıya geldik.

Bu durum zaten hep Yunanistan’da ne zaman bir iç karışıklık, siyaset yaşantısında ne zaman bir çalkalanma olsa hemen gündeme gelir. Yunanistan sanki Türkiye’ye savaş açmış gibi tavırlar takınıp dünyayı ayağı kaldırmaya çalışan birtakım hareketler içine girerler.

Sonra, Türk jetleri havalanıp, Ege üzerinde birkaç uçuş yapınca geri dönüp, oturdukları yere apışıp kalırlar.

Senelerdir uyguladıkları politikaları bu.

Aslında gerçekleşmesi mümkün olmayan hayal peşinde koşuyorlar.

Bu hareketlenme geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin yaptığı Ege Tatbikatı sırasında yeniden gündeme geldi. Yunanistan acil olarak Avrupa Birliği’ni toplantıya davet ederek, Türkiye’ye karşı yaptırım kararı almasını istedi.

Çünkü, kendi gücü yetmez. Yetmiyor.

Hak, hukuk ve uluslararası sözleşmeleri, hukuku hiçe sayan Yunanistan’ın ta kendisi. Yaygarayı koparan yine kendileri.

Milletler hukukundan bi haber bu çaresizler.

Kıbrıs’ta yaşanılan olayları unutamıyorlar. Bizlerde unutamıyoruz. İnsanların evlerini basıp onları kurşuna dizilmesi acaba hangi hukukta kabul görüyor? Bunu bir anlatsalar da öğrensek.

Sözün özü Yunanistan yine kaşınmaya başladı. Bu kez yanında Fransa ile İngiltere var. Almanya’da uzaktan seyretmesine rağmen, gizliden destek veren açıklamalar yapıyor.

Ne yapacağız biz Türkiye olarak?

Elimizi kolumuzu bağlayıp, onlar ne derlerse “peki, tamam” diyerek onların isteklerine boğum mu eğeceğiz.

Yok öyle şey artık. Türkiye eski Türkiye değil. Hem ekonomik hem de insanların milli ve ülke sorunlarına karşı bakış açıları çok farklı. Yaşanılan olaylara bakıyorum. Sonra Türkiye siyasetindeki yansımasına bakıyorum. İktidarı ile muhalefet bir olmuş aynı açıklamayı yapıyorlar. “Türkiye’nin egemenlik haklarına hiç kimse müdahale edemez. “

İşte size Türk halkının cevabı bu.

Siz, istediğiniz kadar savaş çanları çalın.

İstediğiniz kadar Türkiye’ye karşı cepheler oluşturup, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında tarihe gömdüğü Bizansı hatırlatmaya çabalayın. Bu çalışmalarınız ve söylemleriniz artık bitti. Türkiye, Dünya mirası olan Ayasofya’yı ibadete açtı ve bu tartışmalar bir kez daha alevlendi. Yunanistan kendisini Roma’nın mirasçısı sanıyor.

Mirasyedilerin yaşantısı pek fazla olmaz. Çünkü, miras biter, yaşantı sona erer.

Türkiye güçlü bir devlettir. Ege Denizi’nde her sene yaptığı gibi bu yılda “Mavi Vatan” ismi verilen tatbikatı icra etmektedir. Akdeniz’de kendi karasuları ile uluslararası kara sularında kıta sahanlığı hakkı ve mücavir alan haklarını kullanmakta, o bölgede sınırları dahi olmayan bazı devletlerin yaptığı gibi enerji, petrol ve doğalgaz araması yapmaktadır. Yapacaktır. Bu hakkıdır.

Ege Denizi’ndeki hakları da aynıdır. Karadeniz’deki hakları da aynıdır.

Bu durumda, Yunanistan’ın yaptığı bazı açıklamalar, Türkiye korkusundan kaynaklandığı ortadadır. Yanına üç beş devleti daha alıp, olaylara hak, hukuk ve kazanımlar çerçevesinde değil de dini inançları ön plana çıkaran ve Hıristiyanlık, Müslümanlık açısından bakılmasına yol açacak eylemlerde bulunması da kendisinin ayıbıdır.

Haçlı seferi hayali 650 yıl önce bitti.