Günümüzün iletişim teknolojisi haberleşmeyi kolaylaştırırken, adeta zamanı ve mekanı ortadan kaldırıyor. Küçülen dünyada bilgiye ulaşmak kolaylaşırken bu kez çoğalan bilginin analizi, yorumlanması ve gelire tahvil edilmesi zorlaşıyor.

Doğru kullanıldığında insanlığın yararına olan teknolojik gelişme bir o kadar da tehlikeli olabiliyor…

Sürekli gelişen teknolojinin sanayide üretkenlik özellikle 18. yüzyılın sonlarından günümüze insan-insan, insan-makine, makine-insan bağlamındaki üç ana dalga çevresinde çok önemli şekilde arttı. Buhar gücüyle çalışan makinalar, elektriğin üretime girmesi, bilgisayarın kullanımı ve 1970 sonrasında gittikçe yaygınlaşan robotlu otomasyon akımının bu yeni çığırlar açan üç devrimin tetikçileri niteliğinde.

Bir toplantıda “İhtiyaçlar icatların anasıdır” dendiğini hatırlıyorum ve artık hem ihtiyaçlar hem de icatlar makine-makina iş yapması dönemini başlatıyor ki bu Sanayi 4.0 olarak tanımlanıyor.

Sanayi 4.0 ile birlikte, makine ve yapay zeka kavramının ortaya çıkacağı, bu dönemde akıllı robotlar ile birlikte, simülasyon, yatay/dikey yazılım entegrasyonu, nesnelerin interneti (donanıma entegre sensörler ağı), siber güvenlik, bulut, 3D baskı örnekli eklemeli üretim, zenginleştirilmiş gerçeklik ile büyük veri ve analizi süreçleri hep birlikte daha da önem kazanacak.

Geçtiğimiz günlerde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık "Önceki üç sanayi devrimini adeta tribünden izledik. Bu defa sahada oyuncu olabilmek için doğru kararlar almak ve bu kararları etkin ve hızlı bir şekilde uygulamak durumundayız" demişti.

Sayın Bakan bir başka açıklamasında da, önceliğin nitelikli insan gücüne verileceğini ifade ederken, ilkokul seviyesinde kodlama dersinin konulmasının ve artık dijital çağın gereğine uygun bir eğitim altyapısı oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Belli bir süre sonra artık fabrikalarda düşük nitelikli iş gücüne çok fazla ihtiyaç duyulmayacağını anlatan Işık şöyle devam etti:

"Robotu görüyorsunuz, siz yaklaştığınızda hızını kesiyor, çok yaklaştığınızda duruyor. Neyi, nasıl alacağını biliyor, hangi hata oranıyla çalıştığını hepimiz gördük. Burada o işi yapan insanlara gerek kalmayacak ancak o robot dediğiniz sonuçta aptal bir makine, bir ve sıfırdan başka hiçbir şeyi bilmeyen bir makine. Orada o robota yazılımı yükleyen, o robotu akıllı hale getiren yine insan. Yani bugün yapay zeka dediğimiz, robot dediğimiz her şey yazılım. Dolayısıyla burada önemli olan niteliği yüksek insan gücü."

Bu arada Yükseköğretim Kurulu-YÖK öğretim elemanı yetiştirmede "öncelikli ve odaklı" bir program hazırlandığı, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programının İhtisaslaştırılmış Öğretim Üyesi Programı olarak şekillendirileceği açıklandı.

YÖK’ün açıklamasına göre "İhtisaslaştırılmış Öğretim Üyesi Programı" için 8 üniversite seçildi ve bu 8 eğitim kurulu arasında Bursa Teknik Üniversitesi de yer alıyor.

Bu çerçevede Bursa Teknik Üniversitesi "Robotlar ve Akıllı Sistemler" alanında ihtisaslaşacak. Hatta Robotlar ve Akıllı Sistemler konusunda ihtisaslaşması öngörülen Bursa Teknik Üniversitesi’ne bu konuda 10 kişilik kadro ihdas edildi.

Sanayi 4.0’a giden yolda Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin Bulut - Nesnelerin İnterneti - Sosyal Ağlar - Büyük Veri; Türk-Alman Üniversitesi’nin Malzeme Bilimi ve Teknolojileri; Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin Havacılık ve Uzay; Erzurum Teknik Üniversitesi’nin Mikro - Nano - Opto-elektronik ve Yarı İletken Teknolojileri; Bandırma 17 Eylül Üniversitesi’nin Akıllı Ulaştırma Sistemleri ve Sinop Üniversitesi’nin de Sürdürülebilir Çevre Yönetimi Teknolojileri, Ekosistemler ve Sürdürülebilir Yapılı Çevre alanında ihtisaslaşması kararlaştırıldı.

Belirttiğim gibi son dönemde ülkemizde sık sık Sanayi 4.0 konuşulmaya başlandı ve bu sefer olacak gibi…