Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sahi bu akşam yemekte ne var?

Yazının Giriş Tarihi: 07.06.2020 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.06.2020 00:05


Öykü mü,fıkra mı anekdot mu bilmiyorum;
Türü neyse ne.
Kendisi mükemmel.
Anlatıvereyim mi?
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden de emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.
“Yapacağın şey şu, karından kırk adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa otuz adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra yirmi adım; cevap alana kadar aynı şeyi yap”
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. Kırk adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Cevap yok ! Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi otuz adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış “Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Gene cevap yok ! Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe yirmi adım ve tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Hala cevap yok
Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Yine yanıt alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
“Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk”
Duymuyoruz.
Duymadığımızın fakında bile olamıyor, sonra da bizi neden duymuyorlar diye karalar bağlıyoruz.
Karnından konuşanlarımız da cabası.
Türkiye hem ekonomik,hem siyasi,hem askeri hem de koronavirüs gerçeği ile son derece ciddi bir sınavdan geçiyor.
Hepsinin de birbirlerinin tetikleyicisi olmaları da sınavın ağırlığı arttırıyor.
Soruların tamamı senelerce çalışıp ta yine de öğrenemediğimiz yerlerden geldiği için hepimizi fena halde terletiyor.
Bu sınavda kağıdı bırakıp çıkmaca da yok çünkü çıkınca gidilecek başka ülke yok.
Her ne kadar istediğimiz sorudan başlayabilsek de bir yanlışın kırk doğruyu götürdüğü bir sınav bu.
Kağıtları okuyacak ve notu verecek olan da  en büyük öğretici tarih.
Sınavın duyma yeteneğimiz  ile ilgisi ne peki ?
O da şu;
Soruların tamamına yakını birbirimizi duyamadığımız için kazık geliyor bize.
Birazcık hangimiz ne diyor diye merak edip kulak kabartsak bile soruların yarısına doğru yanıt vermemize yetecekte ne yazık ki bunu bir türlü başaramıyoruz.
Kimsenin kimseyi duymağı bir ortamda da gürültüden başka bir şey olmuyor,herkes birbirine sağır olunca da sağır duymaz uydururmuş diye uydurup duruyor.
Sahi bu akşam yemekte ne var?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.