Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türk bilim insanlarından büyük başarı

Paratiroit hormon yetmezliği tanısıyla 3.5 yıldır hastanede serum tedavisi gören hasta Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde tamamen Türk bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir teknikle sağlığına kavuştu.

Haber Giriş Tarihi: 19.06.2018 13:45
Haber Güncellenme Tarihi: 19.06.2018 13:45
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Paratiroit hormon yetmezliği tanısıyla 3.5 yıldır hastanede serum tedavisi gören hasta Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde tamamen Türk bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir teknikle sağlığına kavuştu.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ve Paratiroit Nakil Merkezi Başkanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, 3.5 yıldır hastanede serum tedavisi gören Diyarbakırlı guatr hastası V.C’nin Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde tamamen Türk bilim insanları tarafından geliştirilen sadece aşı yoluyla uygulanan yeni bir teknikle sağlığına kavuştuğunu söyledi.

Prof. Dr. Erhan Ayşan’ın aktardığı bilgilere göre, tiroit ameliyatı geçiren hastalarda bazen paratiroit bezleri hasar görerek fonksiyon görmez hale gelebiliyor ve bu hastalar ömür boyu kalsiyum ilaçları kullanmak zorunda kalıyorlar. İrice bir pirinç büyüklüğündeki bu bezler, vücudun tüm kalsiyum ve kemik metabolizmasını düzenliyor. Bazı tiroit ameliyatlarında bu organ hasar görebiliyor ya da çok küçük olduklarından fark edilmeden yanlışlıkla çıkartılabiliyorlar. Bu durumdaki hastalar ömür boyu dışarıdan kalsiyum ve D vitamini almak zorunda kalıyor. Bazı hastalar sadece tablet şeklinde ağız yoluyla alınan ilaçlarla hayatlarını idame ettirirken, az sayıdaki hasta grubu serum yoluyla damardan ilaç almak zorunda kalıyor ve hastaneye bağımlı hale geliyor. Serumu bir gün bile almayan hastalar, kalp durmasına kadar gidebilecek ciddi bir risk altında yaşıyor.

Ayşan, vücudun kalsiyum ihtiyacının karşılanması için gerekli olan bir hormonu salgılayan paratiroit dokusunun, doğuştan ya da ameliyat sonucu hasar görmesi durumunda gelişen paratiroit yetmezliğinin, bulunan yeni bir teknikle tedavi edildiğini söyledi. Ayşan, Paratiroit yetmezliği sebebiyle hayatta kalabilmek için ömür boyu bir avuç dolusu ilaç ve serum kullanmak zorunda olan hastaların Bezmiâlem Vakıf Üniversitesinde açılan merkezde geliştirilen yeni bir tedavi yöntemiyle ameliyata gerek kalmadan enjeksiyon şeklindeki uygulamayla tamamen sağlıklarına kavuşabileceklerini belirtti.

Ameliyat olduktan sonra hayatı tamamen kabusa dönen Diyarbakırlı guatr hastası V.C’nin bu yolla tedavi edildiğine dikkat çeken Ayşan, “Genç kadının vücudunun her yerinde her geçen gün artan uyuşmalar ve kasılmalar meydana geldi. Avuç dolusu kalsiyum ilacı almasına rağmen, uyuşmalar bir türlü geçmiyordu. Sık sık acillik olan genç kadın, ancak serum takıldığında kendine geliyordu. Sonunda Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne yattı ve tam 3.5 yıl hastanede kaldı. Duş almak için bile evine çıkamaz oldu. Günde yaklaşık 15 ampul kalsiyum ve bazı haplar kullanmasına rağmen, bir türlü toparlanamıyordu. Hastanın düşük kalsiyum seviyesi, uygulanan başarılı serum tedavisi ile normal düzeylere getirildi ve hayati tehlikesi ortadan kaldırıldı. Ancak hasta sürekli serum tedavisine mahkum olarak yaşamak zorundaydı. Kalsiyum içeren serumları bir gün bile almadığında kalp durmasına kadar gidebilecek ciddi risk altında olduğundan hasta 3.5 yıl boyunca taburcu edilemeden özenle bakıldı” dedi.

“Tıp literatüründe bir ilk”

İstanbul Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Multidisipliner Paratiroit Araştırma Grubu tarafından geliştirilen, immunsupresyon (vücut savunma sisteminin baskılanması) gerektirmeyen, üstelik ameliyat da gerektirmeyen, sadece aşı yoluyla uygulanan yeni bir tekniğin bu hasta üzerinde uygulanması planlandı. Ayşan bu süreci şu şekilde anlattı: “İki üniversitenin akademisyenleri arasında koordinasyon kuruldu. Hastanın transferi riskli olacağı için Bezmiâlem ekibi daha önceden nakil için hazırlanmış olan hücrelerle birlikte Diyarbakır’da paratiroit naklini hastanın yattığı klinikte gerçekleştirildi. Nakil sonrası dönemde, her geçen gün hastanın serumla aldığı kalsiyum gereksinimi azaldı ve nihayet serum almadan hayatını idame eder duruma gelerek taburcu edildi.”

Dünyada ilk merkez

Uzun bir araştırma ve geliştirme sonucunda kurulan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Paratiroit Doku Transplantasyon Ünitesinde paratiroit dokuları olmayan ya da fonksiyon görmeyen insanlara ameliyatsız doku nakli yapılıyor. Paratiroit Doku Transplantasyon Ünitesindeki tüm nakil işlemleri, hastalara ücretsiz sunuluyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nde açılan merkez, dünyadaki ilk paratiroid transplantasyon ünitesi olma özelliği taşıyor.

Doğumsal olarak veya guatr ameliyatlarından sonra paratiroit dokular hasar gördüğünde çalışmaz hâle geliyor. Salgıladıkları parathormon isimli hormon vücutta olmayınca kanda kalsiyum düzeyi düşüyor ve ellerde titremeler, kalpte ritim bozuklukları, ciddi yorgunluk ve bitkinlik olabiliyor. Hastalar günlük işlerini yapamaz duruma gelirken, solunum kaslarının çalışmaması sonucu ölüm riski bile ortaya çıkabiliyor.

Ameliyat değil enjeksiyon

Alınan bilgiye göre söz konusu operasyonlarda paratiroid dokuları fazla çalıştığı için bir bölümünün ameliyatla alınması gereken hastalardan elde edilen fazla dokular saklanıyor ve bunlar özel besi yeri ortamında tutularak güçlendiriliyor. Bu dokular, hastalara ameliyatsız, sadece enjektörle naklediliyor. Hastalar bağışıklık başkılayıcı ilaç kullanmadan hayatlarını normal bir şekilde sürdürebiliyor.

“Yüzde 100 yerli ilaç yolda”

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ve Paratiroit Nakil Merkezi başkanı Prof. Dr. Erhan Ayşan şunları söyledi: “Biz 11 farklı bilim dalından akademisyenler tarafından kurulmuş multidisipliner bir araştırma grubuyuz. Yaklaşık 6 yıldır paratiroit nakli üzerinde çalışan bu konuda dünyadaki tek merkeziz. Birkaç yıl önce Sağlık Bakanlığından nakil ruhsatı aldık ve şimdiye kadar onlarca nakil yaptık. Diyarbakır’daki hasta bizim ilk naklimiz değil ancak bizi en çok mutlu eden hastamız o oldu. 3,5 yıldır hastanede yatan bir hastayı taburcu etmek elbette büyük mutluluk. Bu başarıda hastaya özenle bakan Dicle Üniversitesi Endokrinoloji Bilim dalı başkanı sayın Prof. Dr. Alparslan Tuzcu, Dr. Zafer Pekkolay ve ekibinin payı da büyük.”

Prof. Ayşan ayrıca nakil çalışmalarının yanında yüzde 100 yerli yeni bir ilaç geliştirme çalışmalarına da başladıklarını, nakil şansı olmayan hastaların bu ilaç sayesinde, ne kalsiyum haplarına, ne de seruma ihtiyaç duymadan günlük hayatlarını rahatça devam ettirebileceklerini söyledi.

“Tedavi için Türkiye’ye geliyorlar”

Türk doktorların bu başarısı, uluslararası literatürde de büyük yankı oluşturdu. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, “Sağlık Bakanlığından bu nakli gerçekleştirmek üzere ruhsat aldık, bu anlamda Türkiye’de ilk ve tek sağlık kuruluşuyuz. Yaptığımız bu özel nakil işlemi yurtdışında da ilgi görüyor ve bize yurtdışından nakil için başvuran hastalar da var. Bakanlıktan yabancı uyruklu hastalar için özel nakil izni de aldık ve paratiroit naklini onlara da uygulayacağız. Bu nakiller için şimdiye kadar hiçbir hastadan ücret almadığımızı ve bunu yerli ve milli bir sağlık hizmeti olarak yaptığımızı da belirtmek isterim. Ayrıca Beykoz Enstitümüzdeki laboratuvarlarımızda, paratiroit bezlerinin salgıladığı parathormonu üretmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz ve sona çok yaklaştık. Kısa süre içinde yüzde 100 yerli ilacımızın ruhsatı için bakanlığa başvurumuzu yapmış olacağız. Dünyada bu üretim çok sınırlı bir şekilde yapılıyor ve hastalara çok yüksek maliyetlerle sunuluyor. Biz bu ilacı toplumumuza çok daha erişilebilir bir maliyetle sunmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bezmiâlem Valide Sultan tarafından 1845 tarihinde bir sağlık ve eğitim yuvası olarak kurulan Bezm-i Âlem Gureba-i Müslimin Hastanesi, Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi olarak sağlık alanında eğitim vermeye devam ediyor. Ahmet Akça’nın Mütevelli Heyeti Başkanı olarak görev yaptığı üniversite, son olarak bir yeniliğe imza atarak yurtdışından, alanlarında uzman insan kaynağını Türkiye’ye getirecek değerli bir projeyi hayata geçirdi.

Dünyanın en iyi üniversitelerinden Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ihtisas eğitimini tamamlamış akademisyenlerin de yer aldığı bir ekip tarafından kurulan Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’ne, Tarihi Beykoz Kışlası ev sahipliği yapıyor. Enstitüde endüstriyel enzim ve Hepatit B aşı üretimi, sıtma, Kırım Kongo ve parat hormon üretimi gibi alanlarda çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar hem tersine beyin göçü için önemli bir aşama niteliği taşıyor hem de sağlık alanında yapılan ithalatı azaltmaya yönelik ciddi bir kaynak oluşturmayı hedefliyor.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.