Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sağlık Bakanı Recep Akdağ:

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM Genel Kurulu’ndaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde ilk akşam yaşanan ‘açık oy’ krizi ile ilgili, “CHP’li milletvekillerine ne oluyor da gelip gözümüzün içine kadar kamera sokma hakkını buluyorlar kendilerinde? Ben de tabii ki tepkimi gösterdim, yine aynısını yapsalar yine aynı tepkiyi gösterirdim açık söylüyorum” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 11.01.2017 15:12
Haber Güncellenme Tarihi: 11.01.2017 15:12
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM Genel Kurulu’ndaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde ilk akşam yaşanan ‘açık oy’ krizi ile ilgili, “CHP’li milletvekillerine ne oluyor da gelip gözümüzün içine kadar kamera sokma hakkını buluyorlar kendilerinde? Ben de tabii ki tepkimi gösterdim, yine aynısını yapsalar yine aynı tepkiyi gösterirdim açık söylüyorum” dedi.

Sağlık Bakanı Akdağ, The Green Park Otel’de 2016 yılını değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Hastanelerin yatırım, donanım, cihaz ihtiyacı bunların hepsine yönelik alım garantili sistem önerilmişti. Burada hastanelerin donanımı açısından ne aşamadayız? İlaç ve aşı Türkiye’de alım garantili üretilmesi vardı bunlarda hangi aşamadayız?” soruları üzerine, “Bizim kendi alanımızdan elde edilen plazmayla bir takım kan ürünleri, kan ilaçları şu anda bahsettiğimiz projelerden en önde olan o. Sosyal Güvenlik Kurumu, Türk Kızılay’ının topladığı kanlardan elde edilen plazmayı ürün haline dönüştürecek. Bunun ihale ile ilgili aşamalarından önemli bir bölümünü tamamlamış durumdayız. Zannediyorum 2017’nin ilk 6 ayı içinde bu plazma işini halletmiş olacağız. Yılda aşağı yukarı 1,5 milyar Türk lirasına yakın bu ürünler dışarıdan ithal ediliyor. Bu ithal ürünleri böylece Türkiye’de üretmeye başlayacağız. Zaman içerisinde kendi plazmamızı yurt dışına göndererek ihaleyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız Sosyal Güvenlik Kurumu yapacak, Sağlık Bakanlığı olarak biz teknik destek vereceğiz. Tomografi, MR, ultrason ve dijital önlemlerle alakalı, 2017 yılı içerisinde bu hususta da belli bir noktaya gelmeyi ümit ediyoruz. Firmalarımız satın alma garantisi istiyor biz de onlardan teknolojik transfer, fiyat avantajları istiyoruz. Biraz daha üzerine çalışmamız lazım” diye konuştu.

Terör saldırılarında yaralananların bilançosu

Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Son olarak Antep’te gerçekleştirilen terör saldırısında yaralanan polisimizin son durumu ve son saldırılardaki bilanço nedir? Grip bir salgın olarak görülebilir mi bundan sonraki aşamada, ne gibi tedbirler alıyorsunuz?” soruları üzerine ise, “Terör olayları sebebiyle hastanelerimizde şu anda 71 yaralımızın tedavisi devam etmektedir. Bunlardan 8’inin hayati tehlikesi var diyebiliriz. Gaziantep’teki yaralımızın, polis memurumuzun durumu iyi Allah’a şükür. Sanıldığının aksine nezle ya da gribi yapan soğuk değil, virüslerdir. Soğuk zamanlarda biz toplu olarak daha fazla yaşadığımız için temasımız artıyor ve salgınlar daha çok bu aylarda görülüyor.Yapacağımız iki ana tedbir var: Birincisi ellerimizin temizliğine her zamankinden daha fazla özen göstermeliyiz. Nezle ve grip sadece solunum yoluyla bulaşmaz. Ellerimizi iyice sabunlayarak yıkamak aslında sağlımızı korumanın en kestirme yollarından birisi. Grip aşıyla korunabildiğimiz bir hastalıktır, belli yaşın üstünde olanlarda, şeker hastalığı gibi hastalığı olanlarda grip aşısının yapılmasını önemsiyoruz ve ücretsiz olarak da yapıyoruz ama sağlıklı erişkinlerin grip aşısı yaptırması gerekmez. Çünkü her yıl grip mikropları elbiselerini değiştiriyorlar. Grip nezleden daha ağırdır, yüksek ateş ve biraz daha yatağa bağlar. Ne nezle de ne de gripte antibiyotik kullanmak gerekmez” ifadelerini kullandı.

“Grip nedeniyle çok fazla hastanelere gidildiği ve domuz gribinin mutasyona uğramış olabileceği söyleniyor, doğru mudur değil midir? " sorusu üzerine de Bakan Akdağ, “Şu anda Epidemi dediğimiz yaygın gribe yol açan, risk taşıyan bir virüs dünyada yok Türkiye’de de yok onun için hiç kimse bu hususta endişe etmesin” cevabını verdi.

Suriyeli hekimlerin istihdamı

Bakan Akdağ, bir gazetecinin, “Hekimlerin çalışma koşulları ile ilgili 2017’de bir iyileştirme olacak mı? Suriyeli hekimlerin istihdamı ile ilgili öngörülen bir çalışma var mı? MHRS randevu aralıklarının çok kısa olması ile ilgili de hekimler ve hastaların problem yaşadığını duyuyoruz bu konuda bir iyileştirme olacak mı?” sorularına ise, “Hekimlerin çalışma şartlarını düzeltmek sağlıkta dönüşüm programının ikinci faz programında en önemli hedeflerden birisi. Aslında özellikle emeklilik maaşlarının arttırılması, yıpranma payı verilmesi hususunda ekonomi yönetimi ile bir mutabakata varmıştık. Fakat 2016-2017 ekonomi yönetimini dikkate alarak bu hususta onlar biraz ağırdan almaya çalışıyorlar biz de bastırıyoruz. Suriyeli hekimler evet çalışacaklar onlarla ilgili eğitim çalışmaları ve lisanlama çalışmalarını yürütüyoruz, birkaç ay içinde bitiririz. Özellikle Göçmen Sağlığı Merkezlerinde çalışacaklar var. Bunların birçoğunun diplomalarıyla ilgili kayıt sıkıntıları var, her şeylerini bırakmış gelmişler. Suriyeli doktorun Türk hastalara bakabilmesi için, biliyorsunuz yabancı doktorların Türkiye’de çalışması mümkün, neyse Suriyeliler için de geçerli. Suriyeli göçmen kardeşlerimize hizmet vermeleri açısından onlara yeni bir lisanslama hattı açtık ama kısıtlı bir lisanslama hattı. Merkezi Randevu Sistemi’nde şu anda asgari randevu verme süresi 10 dakikadır. Bunu bizim yazılım sistemimizdeki küçük bir problemden dolayı birkaç yüz bin kişiye verilir 5-10 dakika aralıklarla. Bunu istismar eden bazı Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ya da bir takım muhalif yazan çizenler haksızlık yapıyorlar. Prensibimiz çok açık 10 dakikayı bile aslında yeterli görmüyoruz ama Türkiye’deki doktor sayısı itibariyle asgari zaman 10 dakika olarak ölçebiliriz. 5 dakika dediğim gibi biz bir günde 650 bin kişiye randevu veriyoruz yerine göre 400 bin kişiye randevu veriyoruz. 10 dakikayı 15 dakikaya çıkarabilir miyiz? Neden olmasın zaten doktor sayımız arttıkça zaten yapacağız” değerlendirmesinde bulundu.

Gereksiz antibiyotik kullanımı

Bakan Akdağ, antibiyotik kullanımı ve sezaryen doğumu konuları ile ilgili de Bakan Akdağ, şunları kaydetti:

“Antibiyotik kullanımı, Avrupa’da reçetelerin yüzde 15’inde filan var bizde yüzde 30’unda var. Şu anda bütün aile ve çocuk hekimlerimize kısa süreli bir kurs yapıyoruz ve bunu bir haftaya kadar bitireceğiz. Tamamen pratiğe yönelik bir kurs. Özellikle virüslere bağlı üst solunum yolu enfeksiyonu dediğimiz nezle, gripte ve diğerleri. Birkaç hafta sonra da bir medya kampanyası başlatacağız antibiyotiği özellikle üst solunum enfeksiyonlarında gereksiz kullanmayalım bir de doktorumuzu zorlamayalım. Aşağı yukarı bir hafta, 10 gün devam ettikten sonra uygulamaya başlıyoruz. Doktorlarımızın elinde artık boğaz kültür testleri var. Bu boğazda ya Beta mikrobu var ya da virüsler var ikisinden biri. Beta mikrobu olursa romatizma hastalığına, başka şeylere yol açabileceğinden endişe ettiği içinde sürekli antibiyotik yazılıyor böyle bir kültür gelişmiş Türkiye’de. Şimdi bir taraftan farkındalık kampanyası ile bunu değiştirmeye çalışıyoruz bir taraftan da hastanın eline böyle bir imkan veriyoruz, hastanın başında testi bitirilebilecek bir imkan sağlıyoruz. Antibiyotik bir ağrı kesici değildir, antibiyotik Beta mikrobunun bir ilacı. Bu programlara biz bu sene çok büyük mesafe aldık.”

Bakan Akdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman’ın sağlık durumu ile ilgili de, “Çok başarılı bir damar ameliyatı geçirdi, bu ameliyatların ameliyat sonrası Yoğun Bakım ve sonrası dönemleri var. Birkaç gün önce de küçük bir enfeksiyon geçirdi, önemli bir risk olmaması için de Yoğun Bakım’a aldılar. İki gün önce Yoğun Bakıma ilk alındığı günün ertesinde tahtaya ‘şaka yaptım’ diye bir yazı yazmış. Meclis Başkanımızın böyle bir özelliği de var. Durumu iyi inşallah yakın zamanda da hastaneden çıkar” şeklinde konuştu.

TBMM’de yaşanan ‘açık oy’ krizi

TBMM Genel Kurulu’ndaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde ilk akşam yaşanan ‘açık oy’ krizi ile ilgili ise Bakan Akdağ, “Oy kullanacaksınız. Ben yeni bir politikacı değilim, defalarca anayasa oylamalarında oy kullandım. Nasıl kullanıldığını da hepimiz biliyoruz. Gidiyorsunuz orada bir kabin var onun önünde, içinde, neyse bir yerde koyuyorsunuz bir pulu içine, kapatıyorsunuz götürüp, atıyorsunuz. Meşhur bir fıkra var: Birisi bir pire ilacı satıyor. Alıyor, bir başkası kullanıyor hiçbir faydası olmuyor pireye. Gelip diyor ki ‘Arkadaş, hani bu kadar para verdim, pire ilacı aldım hiçbir faydası olmadı’. ‘Nasıl kullandın’ diyor. ‘Böyle sıktım’ diyor. ‘Olur mu, yakalayacaksın, gözüne sıkacaksın, ölecek’ diyor. Şimdi aynen bu mantıkla gözünüzün içine kadar yaklaşmış orada bir milletvekili sizin kamerayla fotoğrafınızı çekmeye çalışıyor. Ben de açıkça ‘Sen kim oluyorsun’ diyorum. Ne hakla geldin, benim videomu çekiyorsun? Orada bir yöntem var, isimleri okunan insanlar, oylarını veriyorlar. Otur, senin de sıran geldiği zaman oyunu ver. Bu ülkede hukuk var, eğer yanlış bir şey yapmışsan, suç işlemişsen onlar suç diyorlar, sen misin savcı ya da hakim kardeşim? Zaten oyumuzu kırk defa açık etmişiz. Gizlenecek bir şey mi var Evet, ’evet’ oyu veriyorum. Ben açık ediyorum zaten orada açık etsem ne? Bunlar yakışık almıyor bunlar ana muhalefet partisinin acizliğini gösteriyor. Yapmaya çalıştığımız milletin önüne bir anayasa teklifi ile gitmek, 18 maddelik bir anayasa teklifi en aşağı 2 ay bir süre oldu, defalarca tartışıldı. CHP’li milletvekillerine ne oluyor da gelip gözümüzün içine kadar kamera sokma hakkını buluyorlar kendilerinde? Ben de tabii ki tepkimi gösterdim, yine aynısını yapsalar yine aynı tepkiyi gösterirdim açık söylüyorum” açıklamasını yaptı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.