Dünyanın yarısı helikobakter riskiyle karşı karşıya
Dünyanın yarısı helikobakter riskiyle karşı karşıya
Uzmanlar, dünya nüfusunun yarısını tehdit eden ve gastrit, ülser, sindirim güçlüğü gibi tedavisi uzun süren rahatsızlıklara sebep olan helikobakter enfeksiyonunun, seyrek de olsa kansere yol açabileceğini söyledi.Yapılan araştırmaya göre...
Haber Giriş Tarihi: 21.08.2016 10:03
Haber Güncellenme Tarihi: 21.08.2016 10:03
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Uzmanlar, dünya nüfusunun yarısını tehdit eden ve gastrit, ülser, sindirim güçlüğü gibi tedavisi uzun süren rahatsızlıklara sebep olan helikobakter enfeksiyonunun, seyrek de olsa kansere yol açabileceğini söyledi. Yapılan araştırmaya göre dünya nüfusunun yarısından fazlasında helikobakter pilori bulunduğunu belirten uzmanlar, bu enfeksiyonunu gelişmekte olan ülkelerde ise daha sık görüldüğünü söyledi. Helikobakter pilorinin yayılması çok kolay bir bakteri olduğunu belirten Özel Hayat Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Celalettin Çetin, “Helikobakter pilori, genellikle midede bulunan ve orada kronik iltihaba (inflamasyon) sebebiyet veren bir bakterinin adıdır. Mide ve on iki parmak bağırsağı iç yüzündeki koruyucu mukus tabaka içine yerleşip hem mide asidinin artmasına, hem de salgıladığı maddelerle mide iç yüzeyini döşeyen mukoza tabakasının zarar görmesine sebep olur” dedi. Helikobakter pilori ile enfekte olan insanların yüzde 80’den fazlasında da herhangi bir şikayet olmadığına dikkat çeken Dr. Celalettin Çetin, şöyle devam etti: “Helikobakter enfeksiyonunda şişkinlik, çok az yemekle doyma hissi, iştahsızlık, üst karın bölgesinde ağrı hissi, bulantı gibi şikayetlerden bir veya birkaçı görülebilir. Helikobakter enfeksiyonu, başta gastrit, peptik ülser, sindirim güçlüğü (dispepsi) olmak üzere tedavisiz geçen, uzun zaman sonra nadiren de olsa mide lenfoması ve kanserine yol açabilmektedir.” Dr. Celalettin Çetin, temizlenmemiş yiyecekler, kirli su içilmesi, tükürük, kusmuk ve dışkı ile doğrudan temas kurulması halinde helikobakter pilorinin bulaştığının düşünüldüğünü, ancak tam olarak nasıl bulaştığının bilinmediğini söyledi. Çeşitli testlerle teşhis koyulabileceğini söyleyen Dr. Çetin, "Tedavinin temelini, mide asit salgısını baskılayan bir ilaç ve en az iki çeşit antibiyotiğin birlikte 7 veya 14 gün süreyle kullanılması oluşturur. Bakteri antibiyotiklere hassastır, pH aralığı 6-8 arasında olduğundan, tedavi sırasında mide asit salgısının baskılanması gerekir. Tedavi uygulanan hastaların yaklaşık yarısında ilaçlara bağlı yan etkiler görülmektedir. Ancak yan etkiler genellikle hafiftir. Helikobakterin yok edilemediği durumlarda hastalarda değişik tedavi kürleri uygulanmalıdır" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dünyanın yarısı helikobakter riskiyle karşı karşıya
Uzmanlar, dünya nüfusunun yarısını tehdit eden ve gastrit, ülser, sindirim güçlüğü gibi tedavisi uzun süren rahatsızlıklara sebep olan helikobakter enfeksiyonunun, seyrek de olsa kansere yol açabileceğini söyledi.Yapılan araştırmaya göre...
Yapılan araştırmaya göre dünya nüfusunun yarısından fazlasında helikobakter pilori bulunduğunu belirten uzmanlar, bu enfeksiyonunu gelişmekte olan ülkelerde ise daha sık görüldüğünü söyledi. Helikobakter pilorinin yayılması çok kolay bir bakteri olduğunu belirten Özel Hayat Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Celalettin Çetin, “Helikobakter pilori, genellikle midede bulunan ve orada kronik iltihaba (inflamasyon) sebebiyet veren bir bakterinin adıdır. Mide ve on iki parmak bağırsağı iç yüzündeki koruyucu mukus tabaka içine yerleşip hem mide asidinin artmasına, hem de salgıladığı maddelerle mide iç yüzeyini döşeyen mukoza tabakasının zarar görmesine sebep olur” dedi.
Helikobakter pilori ile enfekte olan insanların yüzde 80’den fazlasında da herhangi bir şikayet olmadığına dikkat çeken Dr. Celalettin Çetin, şöyle devam etti:
“Helikobakter enfeksiyonunda şişkinlik, çok az yemekle doyma hissi, iştahsızlık, üst karın bölgesinde ağrı hissi, bulantı gibi şikayetlerden bir veya birkaçı görülebilir. Helikobakter enfeksiyonu, başta gastrit, peptik ülser, sindirim güçlüğü (dispepsi) olmak üzere tedavisiz geçen, uzun zaman sonra nadiren de olsa mide lenfoması ve kanserine yol açabilmektedir.”
Dr. Celalettin Çetin, temizlenmemiş yiyecekler, kirli su içilmesi, tükürük, kusmuk ve dışkı ile doğrudan temas kurulması halinde helikobakter pilorinin bulaştığının düşünüldüğünü, ancak tam olarak nasıl bulaştığının bilinmediğini söyledi. Çeşitli testlerle teşhis koyulabileceğini söyleyen Dr. Çetin, "Tedavinin temelini, mide asit salgısını baskılayan bir ilaç ve en az iki çeşit antibiyotiğin birlikte 7 veya 14 gün süreyle kullanılması oluşturur. Bakteri antibiyotiklere hassastır, pH aralığı 6-8 arasında olduğundan, tedavi sırasında mide asit salgısının baskılanması gerekir. Tedavi uygulanan hastaların yaklaşık yarısında ilaçlara bağlı yan etkiler görülmektedir. Ancak yan etkiler genellikle hafiftir. Helikobakterin yok edilemediği durumlarda hastalarda değişik tedavi kürleri uygulanmalıdır" diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler