Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dünya Parkinson Günü

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinde Nöroloji Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Sevda Diker, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü dolayısıyla, hastalığa ilişkin özellikler, belirtiler, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi.Tüm dünyada...

Haber Giriş Tarihi: 11.04.2016 14:49
Haber Güncellenme Tarihi: 11.04.2016 14:49
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinde Nöroloji Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Sevda Diker, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü dolayısıyla, hastalığa ilişkin özellikler, belirtiler, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi.
Tüm dünyada 10 milyonu aşkın kişiyi etkilediği tahmin edilen parkinson hastalığı hakkında farkındalık oluşturmak ve toplumun bilinçlenmesini sağlamak amacıyla 11 Nisan Dünya Parkinson Günü olarak anılıyor.
“PARKİNSON, İLERLEYEN YAŞLA BİRLİKTE ORTAYA ÇIKAN VE YAVAŞ İLERLEYEN BİR HASTALIKTIR”
“İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan parkinson hastalığının en iyi bilinen belirtileri, hareketlerde yavaşlama ve titremedir” diyen Dr. Sevda Diker, “Daha çok 50-75 yaş arası kişilerde gözlenirken, 65 yaş sonrası her 100 kişiden birinde, 85 yaş sonrası ise her 20 kişiden birinde görülmektedir. Ancak hastalığın sadece yaşlıları etkilediği düşünülmemelidir. Hastaların yüzde onluk bir kısmında hastalık belirtileri 40 yaşından önce ortaya çıkabilmekte, bazı özel ailevi formlarda ise başlangıç yaşı 20 yaş öncesinde olabilmektedir. Beynin belli bölgelerinde hücre kaybı ile seyreden hastalık sonucu, vücut hareketlerinin ahengini sağlayan ve ‘dopamin’ adı verilen kimyasalın beyin dokusundaki miktarı giderek azalmakta, böylece hastalarda hareket sistemine ait bozukluk ortaya çıkmaktadır” dedi.
HASTALIĞIN EN ÇOK BİLİNEN BELİRTİSİ TİTREME
Parkinsonun en çok bilinen belirtisinin titreme olduğunu ifade eden Diker, şunları söyledi: “Sıklıkla tek taraflı olarak elde başlamakta, zamanla bacağa ya da diğer ele yayılabilmektedir. İnce beceri isteyen işlerden ziyade istirahat sırasında belirginleşmekte, ilk zamanlar heyecanla ortaya çıkarken, zamanla daha kalıcı hale gelmektedir. Titreme daha çarpıcı bir belirti olduğu için hastalar doktora daha erken başvurmaktadır. Yavaşlamanın hasta tarafından fark edilmesi ise biraz daha geç olmaktadır. Hastaların yaklaşık üçte birinde hastalık vücudun tek tarafında yavaşlık, harekete başlamakta zorluk, tekrarlayıcı hareketleri yapmakta güçlük, el yazısının küçülmesi, yürümenin yavaşlaması, adım mesafelerinin kısalması, mimiklerin azalıp yüzün donuklaşması gibi belirtileri ile ortaya çıkar. Bu belirtiler yaşlılığın bir getirisi olarak yanlış değerlendirilip doktora başvuruyu geciktirebilmektedir.”
HASTALIĞIN HABERCİSİ DİĞER BELİRTİLER
Hastalığın diğer belirtileri için de bilgi veren Diker, şunları söyledi: “Beyindeki hücre kaybı ve dopaminin azalma süreci, aslında hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından 6-8 yıl önce başlamaktadır. Buna bağlı olarak bazı hastalarda daha önceye ait bulgu olabilir. İlaca dirençli depresyon, kabızlık, koku duyusunda azalma, uykuda rüyalar sırasında bağırma ve hareketlilik gibi belirtiler, parkinson hastalığının habercisi olabilir.”
“ERKEN TEŞHİS VE DOĞRU TEDAVİ YÖNTEMİYLE HASTALIĞIN GİDİŞATINI YAVAŞLATMAK MÜMKÜN”
Hastalığın henüz daha önleyici bir tedavisi olmadığını söyleyen Diker, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak erken teşhis ve doğru tedavi yöntemi ile hastalığın gidişatını yavaşlatmak ve yaşam kalitesini yükseltmek mümkün. Tedavide birinci seçenek ilaçlar ile beyinde azalan dopaminin yerine konması, etkisinin artırılması ya da onun yerine geçecek başka ajanların takviyesi amaçlanır. Hastanın yaşına, belirtilerine ve eşlik eden hastalıkların varlığına göre uygun ilaç tedavisi seçilmektedir. İlaç tedavisinde hasta ve yakınlarının doktor ile işbirliği içinde olmaları ve tedavi uyumları çok önemlidir. Uzun soluklu bu hastalıkta, hasta yakından takip edilir, ilaç tedavisi hem etkinlik hem de yan etkiler dikkate alınarak dinamik bir şekilde düzenlenir. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı ve hastanın işlevselliğinin çok aksadığı durumlarda, beyin pili takılması ya da yakma gibi cerrahi müdahale yapılabilir.”
“HAREKETTEN VAZGEÇİLMEMELİ”
Son olarak Diken, “Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise hareketlilikten vazgeçmemenin ilaç tedavileri kadar etkin olduğudur. Düzenli yapılan egzersiz, yoga ve dans gibi ritim duygusunu pekiştiren aktiviteler ile fiziksel hareketliliğin devamının sağlanması hastalığın ilerlemesini yavaşlatan en önemli unsurlardır” diyerek sözlerini tamamladı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.