Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cilt Tümörüne ‘Hipertansiyon’ İlacıyla Tedavi

Başkent Üniversitesi Çocuk Onkoloji Hematoloji Bölümü’nden Dr. Nalan Yazıcı, 60 Yıldır Hipertansiyon Tedavisinde Kullanılan İlacin, 2008 Yılında Tesadüfi Bir Bulguyla Cilt Tümörlerine İyi Geldiğinin Tespit Edildiğini Belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 26.04.2016 10:38
Haber Güncellenme Tarihi: 26.04.2016 10:38
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Cilt Tümörüne ‘Hipertansiyon’ İlacıyla Tedavi
60 yıldır hipertansiyon tedavisinde kullanılan ‘Propranolol’ isimli ilacın, bebeklik çağı cilt tümörlerinde büyümeyi engellediği kanıtlandı.
Başkent Üniversitesi Çocuk Onkoloji Hematoloji Bölümü’nden Dr. Nalan Yazıcı, 60 yıldır hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilacın, 2008 yılında tesadüfi bir bulguyla cilt tümörlerine iyi geldiğinin tespit edildiğini belirtti. Bunun üzerine Fransa’da 2010 yılı başlarında 50 hasta ile bir çalışma başlatıldığını ifade eden Yazıcı, “Tedavi o kadar etkiliydi ki, çalışmanın sonlanması beklenmeden 32 hastanın sonuçları yayınlandı” dedi.
“KIRMIZI DOĞUM LEKESİ” OLARAK BİLİNİYOR
Halk arasında “kırmızı doğum lekesi” olarak bilinen hemanjiomların (cilt tümörü), damar tümörü olarak bilinmesine rağmen, kanserle ilişkili bir durum olmadığını vurgulayan Yazıcı, “Tarihte Eskimolar’dan Kızılderililere kadar pek çok toplumda bu lekelerin, hamile kadınların kiraz, çilek, karpuz gibi bazı besinlere aşermesi, ancak yiyememesi nedeniyle çocuklarının cildinde ortaya çıktığına inanılırdı. Kız bebeklerde, tüp bebeklerde, prematürelerde daha sık görülen hemanjiomların, anne karnında geçirilmiş sadece deriyi etkileyen oksijen eksikliğinden kaynaklandığı bilinmektedir” diye konuştu.
Hemanjiomların en önemlilerinin, ciltte renk değişikliği olarak başlayıp, giderek ciltten kabarık hal alanları olduğunu anlatan Yazıcı, şöyle devam etti:
“Doğuştan olan bu yapılar, doğumda önce belli belirsiz fark edilmeyip, kısa süre içinde kırmızı, mor renk değişikliği şeklinde belirginleşirler. Özellikle ilk 3 ayda büyüyerek, 1 yaşına kadar hızlı büyüme gösterebilirler. Büyüme hızı bebekten bebeğe değişir. Bazıları hiç değişmeden kalırken, bazıları dev boyutlara ulaşabilir. Hemanjiomların büyümesi 1 yaşına kadar devam edip, 12-18 ay arasında büyümeleri durur. 18 aylıktan itibaren gerileme süreci başlar ve küçülme 9-10 yaşlarına kadar devam eder. Bu yaşa kadar gerileme göstermemiş alanlar, ömür boyu kalıcıdır. Hemanjiomun her yıl yaklaşık yüzde 10’u geriler. 5 yaşına kadar hemanjiomların gerileme şansı yüzde 70 kadardır.”
Hemanjiomların gerilerken renklerinin solduğunu, üzerinde beyazımsı alanların geliştiğini ve kabarıklığının azaldığını kaydeden Dr. Nalan Yazıcı, şu ifadeleri kullandı:
“Bazıları iz bırakmadan kaybolurken; dev hemanjiomlar, enfekte olmuş ya da kanamış olanlar, cilt katlantısı ya da yanık izi gibi bir yara izi bırakabilirler. Yüzde yerleşenler kozmetik sorunlara yol açıp, ileride cerrahi girişim gerektirebilirler. Yüz bölgesindeki bu izler, kozmetik ve psikolojik problemlere neden olabilirler.”
TEDAVİDE YILLARCA ÇEŞİTLİ YÖNTEMLER KULLANILDI
Geçmişten bu yana hemanjiomların, yara içine başta kortizon olmak üzere enjekte edilen ilaçlar, lazer, cerrahi, radyoterapi, hatta çok ileri vakalarda bazı kemoterapi ilaçları gibi yöntemlerle tedavi edildiğini belirten Yazıcı, “Bunların en sık kullanılanı kortizondur. Hastaların yüzde 60’ı kortizona cevap verirler, ancak bu ilaç uzun süre ve yüksek dozda kulanım gerektirir. İlaç kesildiğinde yaklaşık hastaların yarısında lezyonlar tekrar büyür. Prematürelerde ve küçük bebeklerde kortizon tedavisinin bebeklerin beyni üzerine geç etkileri nedeniyle ancak seçilmiş hastalarda başlanması uygun görülmekteydi” dedi.
BEBEKLİK ÇAĞINDA, HİPERTANSİYON İLACI İLK SEÇENEK
Günümüzde hemanjiom tedavisinin değişime uğradığını, hipertansiyon için 60 yıldır kullanılmakta olan ve ciddi kalıcı yan etkisi olmayan ‘Propranolol’ isimli ilacın, bebeklerde büyüyen cilt tümörleri üzerinde etkili bulunduğunu ifade eden Yazıcı, şunları kaydetti:
“Başlangıçta tek tek hastalarda uygulanırken, 2009 yılı sonlarında geniş hasta çalışmaları ile etkinliği kanıtlandı. Başkent Üniversitesi’nde ilk hastamız 2009 yılında dev karaciğer hemanjiomu olup, kan değerlerinde pıhtılaşma hücrelerinde azalma ile kanama riski yaşayan ve daha önce uygulanmış pek çok tedaviye cevapsız olan bir hastamızdı. Bu hastaya önce kemoterapi ilacı başlanmış ve karaciğer nakli dışında yaşama şansı olmadığı kararı verilmişti. Hastaya ‘Propranolol’ başlandı. 3 ay içinde mükemmel bir cevap elde edildi. O dönemde bu hasta dünyada bu ilaçla tedavi edilen ikinci hastaydı. Ekim 2009’dan sonra tedavi gerektiren hastalarımızda bu tedaviyi uygulamaya başladık.”
Tedavinin, çocuk onkoloğunun yanı sıra kardiyolog, gerekli vakalarda radyolog, yenidoğan hekimleri, dermatolog, plastik cerrahi gibi birçok bölümle işbirliği içerisinde yürütüldüğünü kaydeden Yazıcı, Türkiye’nin her tarafından, hatta Avrupa, Ukrayna, Çin gibi yurt dışından da hastaların tedavi için Başkent Üniversitesi’ne başvurduğunu söyledi.
Bebeklik çağı hemanjiomlarının tedavisinde ‘Propranolol’ün artık ilk seçenek olarak kullanıldığını vurgulayan Dr. Nalan Yazıcı, “Hemanjiomun erken evrelerinde benzer etkili bir ilaç hemanjiomlu cilt yüzeyine sürülerek büyümeyi engelleyebilmektedir. Bu nedenle hastalığın erken görülmesi önem arz etmektedir” dedi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.