Artık hepimizin malumu;

 Özellikle bulaşıcı hastalıklarda hastalığın ilk ortaya çıkış nedenini bulmak için yapılan çalışmaya Filyasyon deniliyor.

Sözcüğün tıp dilindeki en net karşılığı da  ‘’Bulmak’’

Başka bir deyişle kaynak arama çalışması da denilebilen faaliyet, tehlikenin hala devam edip etmediği ve başka insanların risk altında olup olmadığı gibi önemli bilgiler elde edilebilmesini amaçlıyor.

Yani Filyasyon Ekipleri virüsün izini sürüyorlar.

Bu yüzden ben de onları İzciler olarak nitelendiriyorum.

Virüsün izini sürenler,virüs avcıları diyenler de var.

Son zamanlarda Sağlık Bakanlığının açıkladığı korona istatistiklerinde ki rakamların olumluya dönmesinin altında işte bu Virüs İzcilerinin payları çok büyük.

Filyasyon Ekipleri bir salgında saha incelemesine başlamadan önce ilk yapılması gereken bu incelemede kimlere ihtiyaç olduğunun saptanması ile oluşturuluyorlar.

Burada ana ilke salgının niteliği oluyor.

 Bulaşıcı hastalıklar şubesi çalışanları /  Toplum sağlığı merkezi çalışanları /  Çevre sağlığı teknisyenleri / Halk sağlığı uzmanları /  Klinisyenler /  Veteriner hekimler /  Laboratuvar çalışanları ve varsa ya da ulaşılabiliyorsa konuyla ilişkili diğer teknik uzmanlar gereksinime ve salgının niteliğine göre ekipte görev alıyorlar ki son salgında aralarında diş hekimleri bile var.

Ülkemiz de Filyasyon çalışmaları gerçekten de İzcilerin olağan üstü çabaları ve özverileri ile yürütülüyor.

Gerçi tüm sağlıkçılarımız çalışmalarını bu özveri parantezinde yürütüyorlar da  İzcilerin sorumlulukları daha bir farklı.

Onlar olası hastaları saptamakla ve gerekli önlemleri almakla görevliler.

Sayıları 4.600 e varan ve 24 saat esasına göre çalışan İzciler, öncelikle pozitif tanı konulan  hastaların her birinin son üç gün içinde temas ettiği bütün kişilere ulaşıp, onları taramaya çalışıyorlar.

Bunu yazıp geçmek çok kolayda yaptıkları iş hiç kolay değil.

Çalışma son derece dikkat ve titizlik gerektiren bir süreç olduğundan ekibin tam bir eş güdüm içerisinde olması gerekiyor.

Özetle İzcilerin ‘’Pardon’’diyebilme lüksleri yok.

Türkiye’nin  ölüm artış hızındaki yavaşlamayı en erken yakalayan ülke olması da görevlerini nasıl yaptıklarının bir sağlaması..

Her doğrulanmış vakaya ortalama 4.5 temaslı kişi düştüğü ve bunların yaklaşık yüzde 96 sına ulaşıldığı göz önüne alınınca yaptıkları işin ne denli ayrıntılı olduğu çok daha net anlaşılabiliyor.

Sağlık Bakanlığının son verilerine göre yurt genelinde takipleri yapılan kişilerin sayılarının 251 bini aşması ve bu kişilere tek tek  ulaşılması da çalışmaların ne denli yoğun olduklarının bir başka göstergesi.

Covid-19 salgınında Filyasyon ekiplerimiz genellikle biri doktor, biri sağlık memuru, biri yardımcı personel olmak üzere ortalama üç sağlıkçıdan oluşuyorlar ve her yeni koronavirüs vakasının tespitinde, vakanın hikâyesi alınır alınmaz harekete geçip hastanın temas halinde olduğu listelenmiş kişileri 48-49 saat zaman zarfında tarıyorlar.

Mobil cihazlarla hareket eden ekiplere merkez birimler de sahadaki çalışmalarını izleyerek destek veriyorlar.

Eğer konu ile ilgi okuduklarımdan aklımda yanlış kalmadı ise İlimizde de 502 kişilik filyasyon ekibi çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

Görünen o ki;

Türkiye bu salgını  gerçekten de o kibir abidesi batılı ülkelerin fersah fersah önünde bir başarı ile sürdürüyor.

Bir de Milletimizin gösterdiği bir dayanışma var ki,biz ona zaten çok alışkınız da,dünya bu konuda da su yutuyor.

Hiç moralini bozmayınız;

Her ne kadar pencereden bakınca kalabalıklar görseniz de Google’ in tarayıcaları Türk Halkı’nın gönüllü karantiya uyma oranını %80 olarak veriyor.

Yani burada da durum dünya ortalamasının üzerinde.

Evet hemen bitmeyecek;

Belki de yıllar bile alacak virüsün tarihe gömülmesi

Ancak hepimiz bilmeliyiz ki bizim bu güne dek pekte fark etmediğimiz son derece güçlü bir ordumuz daha var.

Sağlık ordumuz.

Elleri öpülesi gönüllülerimizin bu orduya verdikleri  lojistik destekleri de katarsak emin ellerdeyiz dememememiz için hiçbir neden yok.

Hepsine bin selam olsun.

Ah bir de siyasetin gölgesi düşmese nice emeklerin üstüne.