Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sadece izin almak yetmez, gönüller de alınmalı…

Yazının Giriş Tarihi: 09.06.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.06.2020 00:01

Bağımsız gazetecilik; Sermayeye karşı halkı, sömürüye karşı emeği, eşitsizliğe karşı adaleti, piyasacı uygulamalara karşı temel hakları, talana karşı doğayı, erkek şiddetine karşı kadınları, istismara karşı çocukları, savaşa karşı barışı, dogmalara karşı bilimi, gaddarlara karşı masumları, mandacılığa karşı tam bağımsızlığı savunur.

Gazeteci; Atacağı başlıkları güç odaklarına sormaz, danışmaz, etki altında kalmaz… Ülkesi başta olmak üzere gezegende yaşayan insanların barış içinde gelişebileceklerine olan inancını korur. İnsan, hayvan ve bitkilerin geleceği ile ilgili çalışmalara destek verir, coğrafi ve iklimsel değişikliklerin kaynaklarını bulur, bu konularda araştırma yapan kişi ve kurumlara tam destek verir.

Kirlenen ve kirleten odaklarla sonuna kadar mücadele eder…

Değerli okurlar, Anadolu toprakları yüzlerce çeşit madene ev sahipliği yapar. 1936 yılında Alman bilim insanlarının ‘Toryum’u bulduğunu ben daha beş yıl önce öğrendim. Bu maden, ülkemizin geleceğinde büyük rol oynayabilir… Müthiş bir enerji kaynağı… Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün Almanlara “Olmaz” demesi ve madenin üzerine mayın döşetmesi de doğru bir karar. “Yapacaksak eğer; biz yapmalıyız” diye yola çıkan bir liderden beklenen de bu karar olmalı… Oysa şimdilerde her yer kazılıyor, ormanlar yok ediliyor, coğrafyamızda ellenmedik yer kalmadı… Her yere tecavüz ediliyor ve babalar, analar çırpınıp duruyor…

Yatırım, gelişme, istihdam gibi argümanlarla yola çıkanların pervasızlığı karşısında hepiniz gibi yüreğim sıkışıyor. Kirletici sanayi kuruluşlarının artık kurulmaması gerekiyor. Hem karbon salınımına hayır diyeceğiz hem de havayı, suyu ve derin deşarj yaparak yeraltı kaynakları kirletecek fabrikalara izin vereceğiz… Olacak şey değil…

Bu arada burnumuzun hemen dibindeki çalışmalarından biri olan Yenişehir’e bağlı Kirazlıyayla köyünde kurulma çalışmalarına başlanan flotasyon (cevher zenginleştirme) ve atık tesisinde yaşanan olaylar artmaya başladı. Bu fabrikaya karşı direnen köylüleri anlamaya çalışıyorum. Onların kendi geleceklerine ilişkin kaygıları, insanlığın ortak kaygısı olmalı. “İstemiyorlarsa vardır bir nedeni” demiyor kimse… Daha dün 9 köylü vatandaşımız ifadeye çağrıldı. Gülizar Canbaz, Emine Çip, Hatice Kara, Nermin Çetin ve Kaniye Karasu gözaltına alınırken, köyün erkekleri Ferhat Fındıl, Ömer Güler, Muhammed Çakır ve Hüseyin Tekin serbest bırakıldı. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde henüz savcılıkta sorgulanmamışlardı. Umarım serbest bırakılırlar…

Aldığım bilgiye göre maden şirketi için kurulan şantiye binası taşlanmış… Eğer iddia doğruysa; Taş atanlara buradan bir çift sözüm var; YANLIŞ YAPTINIZHaklı iken haksız duruma düşersiniz… Yargı, önüne gelen dosya üzerinden karar verir.

Köylüler, kendi geleceklerini kurtarmanın çabası içinde. Onları anlıyorum. Şirket ise aldığı izinlerin gereğini yerine getiriyor. Burada devlet kuruluşlarının hakem rolü üstlenerek söz ve eylem birliğini sağlaması gerekiyor. Yüzyıllarca özgürlüğün tadını çıkarmış, ekip biçmiş, çocuklarını yetiştirmiş, tertemiz su kaynaklarından beslenmiş yöre halkının çekinceleri mutlaka dinlenmeli.

Gölün kirletilmesi, ağaçların kesilmesi, köye gelecek olanların engellenmesi, köylünün 12 kilometre yürüyerek sıkıntılarını anlatması hep art arda gelen, çözümsüzlüğü örgütleyen bir süreç.

Şimdi şirket yetkililerinin sağduyu ile hareket etmesi gerek. Köylünün istemediği bir tesisi kurmak için sadece izin almak yetmez; Gönül de alınmalı…

Akademik odalardan alınmış raporlar olmalı. Atıkların içerikleri, hava ve suya karışması muhtemel partiküllerin neler olduğu, tesisin ekonomik ömrü, hammadde taşınması, günde kaç ton su harcayacağı gibi teknik detaylar anlatılmalı. Denetlemenin nasıl olacağı da yazılı olarak açıklanmalı…

Köylü, jandarma ile karşı karşıya kalmamalı. Çok ama çok özenli olmalı herkes. Saygısızca sözler, hakaretler, itişip kakışmalar falan bu çağa, bu güzel insanlara yakışmıyor…

Temel sorunumuz ise “BURSA ANAYASASI…”  Ülkenin en gözde üretim merkezi olan BURSA, artık daha fazla örselenmemeli

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.