Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Rıza Nur ve Kadir Mısıroğlu

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2020 00:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2020 00:46

Rıza Nur II. Meşrutiyet'in ilanından sonra yapılan seçimlerde Sinop'tan milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. İttihatçılara yönelik ağır muhalefeti sebebiyle profesörlük yaptığı Askeri Tıbbiye’deki görevinden alındı. Daha sonra binbaşı rütbeleri de söküldü. Eleştirilerini keskin bir dille sürdürmesi üzerine üç ay hapis yattı ve Bekirağa Bölüğü'nde idamını beklerken Cemal Paşa'nın emriyle sürgüne gönderildi. 8 yıllık sürgünden sonra ancak Mütareke döneminde İstanbul'a dönebildi.

1920 yılına kadar kaldığı Mısır'da Cemiyet-i Hafiye ve Türkiye'nin Tarik-i Selameti (Türkiye'nin Kurtuluş Yolu) adlı eserlerini kaleme aldı. Balkan Savaşı'na da katıldığı bilgisi yer almaktadır. Osmanlı ordusunda görev yapan Rıza Nur 1930 yılında Avrupa`ya akıl sağlığından dolayı tedaviye gidiyor. Burada bin sayfalık kitap yazıyor ve bunu Britisch Museum denen İngiltere Müzesine verip vasiyetini yazıyor. Öldükten 35 yıl sonra açıklansınBu hatıraların mikro filmi bir tesadüf sonucu 1960 yılında Kadir Mısıroğlu'nun eline geçiyor. Nasil gecti peki? . Atatürk hakkında yalan ve iftiralar bu ikisinden sonra meydana çıktı. Peki bu düşmanlığın sebebi nedir? Atatürk Nutuk kitabında da Rıza Nur`u Arnavutluk'u kaybetmekle suçluyor, Kadir Mısıroğlu, ''Atatürk Osmanlıyı yıktı'' diyor. 30 Ağustos 1879 tarihinde Sinop'ta doğdu. Zor bir çocukluk geçirdi. İlköğrenimini Sinop'ta yaptıktan sonra İstanbul'a gelerek Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'ne girdi. Sonra Tıbbiye İdadisi'ni (Tıp Lisesi) ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'yi (Askeri Tıp Okulu) tabip yüzbaşı olarak bitirdi. 1901 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde staj yaparken çalışkanlığı ile Alman hocaların ilgisini çekti ve orada asistan oldu.

Önce Prof. Dr. Deike Paşa'nın yanında çalıştı, sonra cerrahi kısmına geçti. Prof. Dr. Wietin Paşa'nın yanında çalışarak operatör oldu. Bu arada fenni sünnet usul ve aletlerini anlatan özgün bir kitap yazdı. Önce padişaha sunulan kitap, daha sonra yayımlandı ve Prof. Wieting tarafından bir kısmı Almancaya çevrildi.1903 yılında Rumeli Zibefçe gümrük kapısına bakteriyolog olarak atandı. 1905 yılında Gülhane'ye yardımcı öğretmen, 1907 yılında da Askeri Tıbbiye'ye cerrahi hocası oldu.

1920'lerde Rıza NurTBMM 1. Dönem ve 2. Dönem'de Sinop milletvekili olarak yer aldı. Maarif Vekilliği yaptı. 1920 yılında Sovyetler Birliği ile dostluk ve  yardım antlaşması yapmak üzere Moskova'ya gönderilen heyete delege olarak katıldı. Çiçerin ve Josef Stalin ile görüştü.

TBMM hükûmeti  adına Moskova  Antlaşması'nı Ali Fuat Cebesoy ve Yusuf Kemal Tengirşenk ile birlikte imzaladı. Cumhuriyet'in ilanına kadar bütün hükûmetlerde sıhhiye vekili olarak görev aldı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra yapılan seçimlerde Sinop'tan milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. İttihatçılara yönelik ağır muhalefeti sebebiyle profesörlük yaptığı Askeri Tıbbiye’deki görevinden alındı. Daha sonra binbaşı rütbeleri de söküldü. Eleştirilerini keskin bir dille sürdürmesi üzerine üç ay hapis yattı ve Bekirağa Bölüğü'nde idamını beklerken Cemal Paşa'nın emriyle sürgüne gönderildi. 8 yıllık sürgünden sonra ancak Mütareke döneminde İstanbul'a dönebildi. 1920 yılına kadar kaldığı Mısır'da Cemiyet-i Hafiye ve Türkiye'nin Tarik-i Selameti (Türkiye'nin Kurtuluş Yolu) adlı eserlerini kaleme aldı. Balkan Savaşı'na da katıldığı bilgisi yer almaktadır. Atatürk ile arası açıldı. Milletvekili olduğu halde, İzmir Suikastı'na karışanların idam edilmeleri ve bunların kendisi gibi muhalif kimseler olmaları sebebiyle yurdu terk etti. 1926 yılında kitabında belirttiği bu gibi kuşku ve korkular nedeniyle Fransa'ya gitti ve Paris'e yerleşti. Mehmet Cavit Bey ve diğer  suikastçı olduğu iddia edilenlerin, politik karşıtı olduklarından dolayı şahsen sevmemesine rağmen, onların komploda yer almadıklarını, dolayısıyla haksız yere öldürüldüklerini savundu. Atatürk'ün alkolizmi iddiası hakkında geniş ölçüde yazdı. Atatürk ve yeni rejimin aleyhinde yazdıkları ona saltanatçı ve İslamcı tarih revizyonistleri arasında popülerlik kazandırdı. Daha sonra Fransa'dan Mısır'a geçti. İskenderiye'de bu kez 12 yıl süren bir gurbet dönemi yaşadı. Bu arada Türkbirlik Revüsü adlı yıllık bir Türkoloji dergisini yayımladı. Leiden'de toplanan Şarkiyatçılar Kongresi'nde Reşit Saffet'le birlikte Türkiye'yi temsil etti. Öğrenciliğinden beri hayranı olduğu Namık Kemal üzerine 720 sayfalık bir inceleme yazdı. 1934 yılında Soyadı Kanunu'nun çıkmasından sonra "Nur" soyadını aldı. 1938 yılında, Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'ye döndü. Ölene kadar İstanbul, Taksim'de kiraladığı 3 odalı bir apartman dairesinde yaşadı. Burası aynı zamanda Tanrıdağ dergisinin de idarehanesi oldu. 8 Eylül 1942 tarihinde İstanbul'da öldü.

Tepkiler

Kadir Mısıroğlu bu kitabı "tarihî belge" olarak görerek kitabın çevirisini yapmış, Türkiye'de tekrardan yayımlanmasını sağlamış ve birçok konuşmasında Atatürk ve cumhuriyeti kötülemek için bunu kullanmıştır. Mısıroğlu'nun aksine İlber Ortaylı bu kitabın hiçbir şekilde tarihsel bir belge değeri taşımadığını, Rıza  Nur'un etrafta kadınlardan duyduğu dedikodularla yazdığı bir kitap olduğunu söylemiştir. Benzer şekilde tarih araştırmacıları da kitabın tarihi gerçekleri çarpıtan yalan ve iftiralar üzerine kurulu olduğunu savunmakta bununla beraber kitabın; cumhuriyet dönemi, Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerini kötülemek için kullanıldığını belirtmektedir.

Kitabın gerçekliği

Kitap, iddialara göre ölmeden önce Rıza Nur tarafından

 British Museum'a 1960 yılında yayımlanması şartıyla verilmiştir fakat British Museum'da bu konu hakkında herhangi bir sözlü veya yazılı belge bulunmamaktadır. Fransa Millî Kütüphanesi'nde ise kitabın 1949 yılında ismi bilinmeyen birisi tarafından teslim edildiği yazmakta ise de Nur 8 Eylül 1942'de ölmüştür. Kitap hakkında birçok çarpıcı iddia bulunsa da, bunlardan en göze çarpanı, kitabın Nur ile hiçbir ilgisi olmadığı, yabancı devletlerin (veya Mısıroğlu'nun) o zamanlar çok fazla olan sağ-sol çatışmasının solcu cephesini yıpratmak amacıyla yaptığı bir karalama politikası olduğudur. Kitapta yazan küfürlü kısımların, kitaba birileri tarafından daha sonradan eklendiği düşünülmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.