En sevmediğim tiplerdir.

Zaten atalarda sevmemiştir onları ki yaralı parmağa işemez diye anmıştır.

Böyle her şeyi bilen pozlarda dolaşıp,hayali kahramanlarını anlatarak ezberledikleri beş on cümle ile adamdan sayılmanın hazzını yaşayan birini görürseniz biliniz ki bu sınıftandır hazret.

Biraz deşin geçmişini sokakta ki kedi dahil hiç kimseye bir faydası dokunmamıştır. Sadece konuşur. Konuşturmadan ve asla dinlemeden.

Kendince futbolu çok iyi bilir,müziği de,edebiyatı da.Hadi çiz şuraya bir şeyler denilme olasılığı olduğu için resime pek bulaşmaz ama değme uzmandan daha iyi anlar tuvalden,fırça darbelerinden,renklerin ahenginden..

Sürekli bilmem kim demiş ki,bilmem kimin dediği gibi başkalarına ait cümlelerle  konuşur ki dinleyen amma da kültürlü adam yahu desin.

Kendi başına becerisi ile başarabildiği hiçbir öyküsü yoktur varsa da mutlaka başka birileri, ön ayak olmuştur.

Genellikle zavallı eziklerin koynunda geçirir yıllarını.Kimi bulursa ona baktırır kendini.Ta ki foyası ortaya çıkana kadar.

Megaloman diyeceğim ama değildir. Bilir ciddi hiç yeteneğinin olmadığını.O yüzden en zararsınızı seçer muhatabının seçmekle de kalmaz yapışır.

Siyaset deseniz ilgi alanının tam ortasındadır .Gerçi neme lazım deyip,sadece kendi düşüncesinde ki partiye yüklenir ama muhalifin dibidir.

Edebiyat konu olunca üç bin kitap okumuştur,yazmaya gelince bir türlü vakti yoktur.

Yıllardır sivil toplum kuruluşları ile haşır neşir olduğum için olsa gerek,insan değerlendirmem kendinden başka canlıya faydası olan ve olmayan diye iki safta toplandı.

Kendinden başka hiçbir yaradılmışı önemsemeyen,hadi gel şu projeye ortak oluver denildiğinde ya yeri olmayan ya da yeri dar olan öyle çok kişilik tanıdım ki...

Elini taşın altına koymayı becerebilenlere saygım kat be kat arttı.

Aktüel haber yapmanın en heyecan verici yanı, elini taşın altına koymaktan asla çekinmeyen insanlara ulaşmak ve onların fedakarane çabalarına tanık olmak.

Kimi, insanlara maddi yardımı hedeflemiş gece gündüz finans bulmaya çalışıyor,

Kimi turizmi hedeflemiş,kentini ya da her hangi bir coğrafyayı bir kişi daha fazla tanısın diye uğraşıyor,

Kimi engel sizsiniz demiş,ne kadar engel türü varsa hepsine dokunmanın çabasında

Kimi kansere takmış,ölümüne savaşıyor bu berbat hastalıkla

Kimi çocukları sokağın tehlikelerinden korumak için spor kulüpleri kuruyor,

Kimi çok yoğun göç alan bu kentte hemşehrilerini yalnız bırakmamak,onları yine bu kentin kültürü ile bağdaştırmak için geceli gündüzlü çalışıyor.

Kimi de tarihi değerlerini almış arkasına,pupa yelken yol alıyor hayır deryasında.

Kimi gezegeni ve hayatı paylaştığımız hayvanları koruma,kollama derdinde…

Yukarıda saydığım ve sayamadığım çeşitli sorumlulukları seve seve üstlenen pek çok sivil toplum kuruluşuna konuk oldum bu güne kadar.

Nasıl çalıştıklarını araştırdım,bir lokmanın bir hırkanın hangi koşullarda temin edildiğine tanık oldum.

İnsana yardımın siyasetin çok üzerinde gerçekleştirildiği onlarca çabaya şahitlik ettim.

Bilmenizi ve inanmanızı isterim ki,hemen hepsi ‘vicdan’sözcüğünün birer neferi.

Hangisini yakından tanıysam,ona borçlu olduğumu hissettim.

Yoksa bu yıl sekizincisini nasıl yaparım diye düşünmeye başladığım FARK YARATANLAR doğar mıydı?

Demem o ki;

Bakın etrafınıza kim ben şöyleyim ben böyleyim diye sanal protez takıp hava atıyorsa soruverin;

Hangi sosyal projelere destek verdin hangisin de bizzat görev aldın ? Diye.

Kem küm ediyorsa bilin ki vicdanı protezdir.

Ciddiye almayın…