Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

"Türkiye geçici çözüm arayışlarında kendisini kullandıracak bir ülke değildir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Genel Kurulu'nda yeni yasama yılının açış konuşmasını yaptı. "Teröre karşı verilecek mücadelede işbirliğine açığız." diyen Erdoğan, "Ancak bilinmelidir ki Türkiye geçici çözüm arayışlarında...

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2014 17:02
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2014 17:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
"Türkiye geçici çözüm arayışlarında kendisini kullandıracak bir ülke değildir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Genel Kurulu'nda yeni yasama yılının açış konuşmasını yaptı. "Teröre karşı verilecek mücadelede işbirliğine açığız." diyen Erdoğan, "Ancak bilinmelidir ki Türkiye geçici çözüm arayışlarında kendisini kullandıracak bir ülke değildir. Türkiye’nin önerilere dikkate alınmalıdır. Gerek IŞİD terör örgütü, gerek bölgedeki diğer terör örgütlerine karşı etkili bir mücadele, önceliğimiz olacaktır." dedi.

TBMM Genel Kurulu, saat 15.00'te toplandı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, birleşimi açtıktan sonra sunuş konuşması yaptı. Ardından ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılının açış konuşmasını yapmak üzere Meclis Genel Kurulu'na geldi. Erdoğan içeri girdiğinde AK Parti milletvekilleri ayakta alkışlarken; CHP, MHP ve HDP sıralarından bazı milletvekilleri ayağa kalktı. Erdoğan kürsüye geçerken ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ayağa kalktı.

KONUŞMASI SIRASINDA PROMPTER KULLANDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında prompter kullandı. Bu TBMM tarihinde bir ilk oldu. Önceki yıllarda TBMM açılış konuşması yapan hiçbir cumhurbaşkanı prompter kullanmadı. Sadece 2009 yılında TBMM'de konuşan ABD Başkanı Obama prompter kullanmıştı. Milletin kürsüsünde Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak seslenmenin heyecanını yaşadığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin sadece son üç yıl içinde 3 seçime şahit olduğunu belirterek, "12 Haziran 2011 seçimleri, 30 Mart ve 10 Ağustos seçimleri büyük bir katılımla, büyük bir heyecanla milletin demokratik olgunluğuyla tecelli etmiş, milletin iradesi son derece şeffaf bir şekilde sandığa yansımıştır. Bugün şurası artık tartışmaya mahal bırakmayacak derecede belirgin hâle gelmiştir: Sandık her meselenin çözüm yeridir. Milletin kararı mukadderat dâhilinde her kararın üzerindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisini şekillendirecek yegâne vasıta sandıktır. Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerini takdir ve tayin edecek yegâne vasıta aynı şekilde sandıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisine istikamet çizmek, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerini tayin etmek, tenzil etmek için sandık dışındaki her yol, her yöntem gayrimeşrudur." diye konuştu.

Sandıktan umudunu kesenlerin sokak eylemlerine umut bağladığını, siyaset dışı kurumları sözüm ona vazifeye davet ettiklerini belirten Erdoğan, siyasetin dışından çözüm arayışları Türkiye'ye çok ağır bedeller ödettiğini ve on yıllar boyunca faturası ödenen çok ağır enkazlar bıraktığını ifade etti.
"Siyaseti ve millî iradeyi tehdit eden terör ve şiddet eylemleri karşısında en başta ve en cesur şekilde önce siyasetçinin durması, önce siyasetçinin ve siyasi partilerin buna karşı çıkması gerekir." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Elinde silahla cinayet işleyen şebekeleri öven ve destekleyen bir siyaset anlayışı kendisini inkâr eden bir siyaset anlayışıdır. Küçük çocukların eline taş vererek şiddeti körükleyen bir siyaset anlayışı hiç şüphesiz acziyet ifade eden bir siyaset anlayışıdır. Ülkenin huzur ve güvenliği için canını ortaya koyan güvenlik güçlerine taş fırlatan bir siyaset anlayışı aslında kendisini küçülten bir siyaset anlayışıdır. Aynı şekilde, sokak eylemlerini, vandallığı, yakıp yıkmayı, hakareti teşvik eden, eylemcilerin önünde polise taş fırlatan, polise hakaret eden bir siyaset anlayışı da, kendisini inkâr eden, aslında çaresizlik sergileyen bir siyaset anlayışıdır."

"ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM EDECEK"

Çözüm sürecinin, Türkiye'nin istikbali, kardeşliği ve demokrasi açısından hayati derecede önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, "Mimarı olduğum, her türlü siyasi riskine rağmen kararlılıkla bugünlere taşıdığımız çözüm sürecinin, yine kararlılıkla, cesaretle, sabırla geleceğe taşınması en büyük arzumdur. Aziz milletimiz de çözüm sürecinin arkasındadır. Hiç kimse, hiçbir anne, hiçbir baba, çocuklarının genç yaşta hayattan kopmasını istemez. Rabb'im hiç kimseye yaşatmasın. Hiçbir anne, hiçbir baba, evlat acısı yaşamak istemez, başkasının da bunu yaşamasına razı olmaz. Otuz yıldır devam eden şiddet ortamı, bazı istisnai sabotaj girişimlerine rağmen, son iki yılda farklı bir mecraya girmiştir. Evladı asker ve polis olan anne babaların rahat bir nefes aldıkları, evladı dağa kaçırılan anne babaların artık yürekli şekilde itirazlarını ortaya koydukları bir süreci yaşıyoruz. Hiç kuşkusuz, bu güzel süreçten rahatsız olanlar da var. Türkiye'de barışı, huzuru, kardeşliği tesis edecek, ekonomiyi prangalarından kurtarıp âdeta uçuşa geçirecek bu süreci hazmedemeyenler ve kesintiye uğratmak isteyenler de var. Bu, kan ve rant lobilerine karşı her zaman duyarlı olduk, bundan sonra da duyarlı olmaya hep birlikte devam edeceğiz. Son günlerde sergilenen, çözüm sürecini sabote etmeye yönelik tahrik girişimleri, sadece ve sadece bu girişimlerin sahiplerine zarar verecektir. Özellikle, iki yıldır devam eden huzur ortamını teneffüs eden vatandaşlarımız, inanıyorum ki, bu tahrik girişimlerine prim vermeyecek, bu sabotajların dimdik karşısında duracaklardır. Türkiye'nin, çözüm yolundaki bu kararlı ilerleyişinin karşısında durmak, akıntıya kürek çekmektir. Tarih, çözüme doğru son derece kararlı şekilde akarken, Meclis içindeki ve dışındaki tüm siyasi partilerin sürece destek olmaları da tarihî bir sorumluluktur. Her türlü kaygı, endişe, tereddüt, bu çatı altında özgürce ama nezaket, hoşgörü ve empati içinde mutlaka tartışılmalı, müzakere edilmelidir. Çözüm sürecinde nihai hedef, şiddetin her türlüsünün dışlanması, siyasetin çözüm aracı olarak devreye alınmasıdır. Siyasi partilerimiz, şiddetle aralarına mesafe koymalı, peşin hükümlü ve önyargılı olmaktan kurtulmalı, kararsızlığı bir kenara bırakarak çözümün tarafında, çözüme katkı sunmanın mücadelesi içinde olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, akan kan, bizim gençlerimizin kanıdır; bunu durdurmak da bu yüce Meclis başta olmak üzere her kesimin ve herkesin sorumluluğudur." şeklinde konuştu.

IŞİD'E 'TERÖR ÖRGÜTÜ' DEDİ

"Vatandaşlarımız IŞİD’in elindeyken oradaki vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye atacak açıklamaların yapılması doğru olmamıştır." diyen Erdoğan, ne topraklarımızda ne bölgemizde hiçbir terör örgütüne sempati ile bakılmasının söz konusu olamayacağını vurguladı. "Teröre karşı verilecek mücadelede işbirliğine açığız." diyen Erdoğan, "Ancak bilinmelidir ki Türkiye geçici çözüm arayışlarında kendisini kullandıracak bir ülke değildir. Türkiye’nin önerilere dikkate alınmalıdır. Her durumda Türkiye, tezlerini en güçlü şekilde savunmaya devam edecektir. Gerek IŞİD terör örgütü, gerek bölgedeki diğer terör örgütlerine karşı etkili bir mücadele, önceliğimiz olacaktır. Sadece Türkiye'de sayıları 1,5 milyonu aşan göçmenlerin ülkelerine dönebilmeleri ya da ülkelerinde barındırılmaları aynı şekilde önceliğimiz olacaktır. Şam yönetiminin derhal uzaklaştırılması, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korunarak, Anayasal ve Parlamenter sistemle, herkesi kucaklayan bir yönetimin acilen tesis edilmesi de yine önceliğimiz olmaya devam edecektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Genel Kurul'dan ayrılışı sırasında CHP, MHP ve HDP milletvekilleri ayağa kalkmadı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.