Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Refahyol Bakanı: 28 Şubat muktedirleri, Türk okullarına karşı daha terbiyeliydi

Refahyol Hükümeti'nin devlet bakanlarından Gürcan Dağdaş, Türk okullarını kapatma girişimleri konusunda 28 Şubat dönemi muktedirlerinin bile bugünkü muktedirlerden 'daha terbiyeli daha dikkatli bir yerde durduklarını' söyledi. 28 Şubat...

Haber Giriş Tarihi: 31.01.2015 12:16
Haber Güncellenme Tarihi: 31.01.2015 12:16
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Refahyol Bakanı: 28 Şubat muktedirleri, Türk okullarına karşı daha terbiyeliydi
Refahyol Hükümeti'nin devlet bakanlarından Gürcan Dağdaş, Türk okullarını kapatma girişimleri konusunda 28 Şubat dönemi muktedirlerinin bile bugünkü muktedirlerden 'daha terbiyeli daha dikkatli bir yerde durduklarını' söyledi. 28 Şubat dönemini birebir yaşamış bir siyasetçi olan Dağdaş, “28 Şubat’ın muktedirleri bu okulları zararlı ve ülkenin birliği için tehlikeli unsur ilan etmişti. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı da tıpkı 28 Şubat’ın söylemcileri gibi aynı şeyleri ifade ediyor. Fakat işin ilginç tarafı 28 Şubat’ın muktedirleri Sayın Cumhurbaşkanı gibi ülke ülke dolaşıp bu düşüncelerini ifade ederek, toplumda bir bence negatif kayıt düşmediler. Daha terbiyeli daha dikkatli bir yerde durdular.” dedi.

Dağdaş, Cihan'a verdiği röportajda, "Bu okullar bizim dışarıda hizmet satışı açısından, ihracat açısından bakacak olursak en kıymetli ürünümüz." diye konuştu. Dağdaş, Türk okullarını kapatmak isteyenlere karşı, "Bence bu okulların beton boyutu bunları ilgilendirir kapatma noktasında. O betonun içindeki ruhu buradan üflemek mümkün değil." şeklinde konuştu.

Refah Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilerek siyasete atılan ve Necmettin Erbakan döneminde 54. Refahyol Hükümeti'nde devlet bakanı olarak çalışan Gürcan Dağdaş, Türk okullarının kapatılmak istenmesine tepki gösterdi. 28 Şubat döneminde dönemin muktedirlerinin de bu okullara gözünü diktiğini anlatan Dağdaş, “Bu okulları zararlı ve ülkenin dirliği, birliği için tehlikeli unsur olarak ilan etmişti.” diye kaydetti. Şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da 'tıpkı 28 Şubat’ın söylemcileri gibi aynı şeyleri' ifade ettiğini dile getiren eski Bakan, “Fakat işin ilginç tarafı 28 Şubat’ın muktedirleri Sayın Cumhurbaşkanı gibi ülke ülke dolaşıp bu düşüncelerini ifade ederek toplumda bence negatif kayıt düşmediler. Daha terbiyeli daha dikkatli bir yerde durdular.” diye ifade etti.

"İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAYACAK NOKTADA DURUYORLAR"

Türk okullarını kapattırmak isteyenlere, “Bu okulların kapatılmasının Türkiye’ye faydası nedir? Bunu Sayın Cumhurbaşkanı bize veya bunu kapattırmak isteyen AKP muktedirlerinin bize anlatması lazım.” diye seslenen Dağdaş, “Bunların varlığı hangi zararı veriyor, kapatılırsa hangi kârı elde edeceğiz? Bu iktidar mensuplarının tamamı bu okullardan hep iftiharla bahsetmiştir. Bu okulları ziyaretlerinde onların söylediklerini belki bir dökümanter hale getirebilsek işin içinden çıkamayacak noktada duruyorlar.” şeklinde konuştu.

"BU OKULLAR EN KIYMETLİ ÜRÜNÜMÜZ"

Kendisinin de bu okulların bir kısmını gördüğünü aktaran Dağdaş, “Bu okullar bizim dışarıda hizmet satışı açısından, ihracat açısından bakacak olursak en kıymetli ürünümüz. Bir kere böyle bir ekonomik değeri var. Bu Türkiye’nin yeryüzüyle irtibatlanmasında çok önemli bir misyon ifade ediyor bu okullar. Bu okullar Türkçe öğretiyorlar. Türk bayrağını dalgalandırıyorlar.” diye konuştu.

Gürcan Dağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizin dolgun ücretli hariciye mensuplarınız büyükelçilik binasının dışını tanımazken, bunlar birer fahri büyükelçiniz fahri başkonsolosunuz olarak orada hizmet ediyorlar. Ülkenizle ilgili gittikleri toplumun bakış açısını pozitif manada etkiliyorlar. Sizin iş adamlarınızı yeryüzünü bir pazar olarak algılamasına vizyon koyarak önemli bir hizmet yaptılar ve yapıyorlar. Şimdi siz bilmediğiniz garip bir coğrafyaya gittiğinizde bir mihmandarın varlığından mı daha iyi neticeler ve memnuniyet duyarsınız. Sizin bir mihmandarınız yoksa el yordamıyla bir şey arayıp bulmak gibi bir zaman kaybı nafile işle mi uğraşırsınız?"

"İNSANA GÜLERLER..! BÖYLE BİR SAÇMALIK OLABİLİR Mİ?"

Türk okullarının kapatılıp yerine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yeni okullar açılması vaadini ise 'gülünç' bulduğunu aktaran Dağdaş, şöyle devam etti: “Niye kapatacaksınız bu okulları? ‘Efendim biz bu okulları kapatacağız, Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden bu okulların hizmet anlayışını devam ettireceğiz.’ İnsana gülerler ya..! Şu coğrafyanın hangi noktasına giderseniz gidin sizin okullarınızdaki hizmet kalitesi belli. MEB kontrolündeki okullar belli. Bu okulların tamamının kapısına uyuşturucu gelmiş dayanmış. Ve bu okullardan mezun ettiğiniz insanların yüzde 99’unun eline verdiğiniz diploma pul parası bile etmiyor. Ne yerli sermayenin muhatap aldığı ne uluslararası sermeyenin muhatap aldığı diplomalar değil. Birer kağıt parçası. Milyonlarca üniversite mezunu işsiz. Mesleksiz bir toplum yetiştirdiniz. Şimdi siz burada neyi başardınız ki dışarıda gittiğiniz ülkelerde o insanlara bu başarıyı bir ilaç olarak sunacaksınız. Ve onlar da diyecek ki ‘evet bu okullar zararlıydı alın bu okulları siz hayatını devam ettirin.’ Böyle bir saçmalık olabilir mi?”

"MEZUNLARIN NEREDE OLDUĞUNU HİÇ ETÜT ETTİNİZ Mİ?"

Türk okullarından mezun olan öğrencilerin kendi ülkelerindeki konumuna da işaret eden Gürcan Dağdaş, “Peki o okulların orada yetiştirdiği öğrencilerin, yaklaşık 20 yılı dikkate alacak olursak, şimdi nerelerde olduklarını hiç etüt edebildiniz mi? O ülkelerin kendi devlet hiyerarşisinde nerelere geldiler? Kendi siyasetinde nerelere geldiler. Bunların bir avantajı yok mu? Gittiğiniz ülkede sizin dilinizi bilen, ülkenizi bilen, geleneklerinizi bilen bir muhatabınızın olması kadar insanı rahatlatacak bir şey olabilir mi? Burada Robert Koleji vardı. Rahmetli Ecevit de Tansu Çiller hanımefendi de Robert Koleji’nden mezundu. Amerikan kültürünü bilen iki başbakan çıktı o Amerikan okulundan. Amerikalı bundan rahatsız olur mu? Tam tersi. O okul niye var? E şimdi biz gitsek Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Etiyopya’ya.. O okuldan mezun bir devlet yöneticisi ile karşı karşıya oturup sohbet etme imkanımız olsa bir işimiz varsa daha rahat çözmez miyiz? Daha rahat ilişki geliştirmemiz mümkün olmaz mı?” diye sordu.

"BU KİN, İNTİKAMCI DUYGU NİYE?"

'Yeni Nizamiye' internet sitesinde yazılarına devam eden Dağdaş, “Peki ne zarar veriyor bu, niçin? Neyi eksik bıraktılar bunlar? Bulundukları ülkede Türkiye’nin itibarını zedeleyecek hangi fotoğrafı eksiği yanlışı çıkardılar ki ‘yahu ülkenin namusu söz konusudur itibarı söz konusudur biz bunları kapatalım.’ Tam tersi gittiğiniz her yerde o okulları o ülkenin yöneticileri övgüyle anlattı size. O yöneticilerin çocuğunun çocuğu o okullarda okudu. Bundan daha iyi bir şey olabilir mi? Niye bu kin, bu intikamcı duygu niye?” ifadelerini kullandı.

"KAPATMA NOKTASINDA BUNLAR BETONLA İLGİLENİR, İÇİNDEKİ RUHA ÜFLEMEK MÜMKÜN DEĞİL"

Türk okullarının bu ülkenin sol siyasetçisinin de sağdaki siyasetçisinin de farklı düşüncelerdeki bürokratik kadroların da her zaman iftiharla yüzünü çevirdiği okullar olduğunun altını çizen Dağdaş, şöyle devam etti: “Bu ülkenin sol siyasetçileri ‘aman bu okullarda şu olur bu olur’ diye endişe duymadılar, hatta ellerinde imkan varsa yardımcı da oldular. Ee, sen şimdi bu okulları şekillendiren bu okullardaki o ruhu oluşturan bu emeği veren insanlarla bir de aynı kıbleye yöneliyorsun. E sormazlar mı adama; ne oldu? Senin pazarına nerede bunlar karıştılar? Sen burada MEB’in kadrolu öğretmenini Ankara’dan Tunceli’ye tayin edemiyorsun. Kars’ın Digor’una gönderemiyorsun. Bir devlet organizasyonu bu. Ama çok iyi üniversitelerden mezun olmuş bu ülkenin evlatları Sibirya’lara, Yakutistan’lara kadar gidiyor. Çok cüzi bir rakamla hayatını devam ettirerek orada bir görev yapıyor. Oysa senin gönderdiğin büyükelçi büyükelçilikten çıkmıyor. Onun devleti milleti tanıtmakla ilgili önündeki ufuk resepsiyon. Bol bol resepsiyon. Yani bu boyutuyla baktığımızda kapatma güçlerinin olmadığını, bunu yine kendi iç bünyelerinde bir propaganda malzemesine dönüştürmek istediklerini ama bu septik durumu kendi ruhsal dünyaları açısından da bir kırılma boyutuna taşıdıklarını görüyoruz. Bence bu okulların beton boyutu bunları ilgilendirir kapatma noktasında. O betonun içindeki ruhu buradan üflemek mümkün değil. Üfleseler de üfleyebilseydik, burada Ankara Kalesi’nde bir okul var. Bonzai satılıyor. 300 metre ilerimizde. Üfleyemedik bu ruhu. Bu kadar farklı ülkenin yöneticileri bunu görmüyor mu? Bu okullardaki eğitim kalitesini çocuklarındaki gelişmeyi görmüyor mu? Yeryüzüyle nasıl irtibatlandığını görmüyor mu? Herkes aptal mı? Haşa bu millete aptal demek falan istemiyorum. Hepimizin çocuklarını gönderdiği okulların hali ortada. Neyle neyi mukayese edeceğiz?”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.