Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

'İktidar, sayısal çoğunluğuna dayanarak yargıya egemen olma çabasında'

CHP, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu raporuna karşı muhalefet şerhi yazdı. "TBMM'ye son yıllarda yargı paketi adı altında sunulan...

Haber Giriş Tarihi: 20.11.2014 17:57
Haber Güncellenme Tarihi: 20.11.2014 17:57
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
CHP, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu raporuna karşı muhalefet şerhi yazdı. "TBMM'ye son yıllarda yargı paketi adı altında sunulan tasarı ve tekliflerin içeriğinde yargı mevzuatına yönelik gerekliliğin dışında konjonktürel olguyu esas alan değişiklikler göze çarpmaktadır." denilen muhalefet şerhinde, çoğu zaman kişiye veya iktidara yakın olanlara özgü özel düzenlemelerin, araya serpiştirildiği teklif ve tasarıların reform paketleri olarak sunulduğu, o düzenlemedeki asıl amacın ise gizlenmeye çalışıldığı vurgulandı.

"Kimi zaman da yasal düzenlemeler birkaç aylığına değiştirilip, kişisel yarar amacı gerçekleştiğinde ise eski haline getirilmektedir." denilen yazıda, "Ülkemiz geçmişte; döneme, ideolojik bakış açısına veya toplumsal değişime yönelik yasa değişiklikleri görmüş ise de, bu teklif gibi örnekler göz önüne alındığında artık doğrudan kişiye özel ve aylık-haftalık değişikliklere tanık olunmaktadır. Bu olgu hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan ve yargı yanında parlamentoya da güveni giderek ortadan kaldıran sonuçlar yaratmaktadır. AKP iktidara geldiği günden beri Parlamento'daki sayısal çoğunluğuna dayanarak sürekli yargıya egemen olma, yürütme ile uyumlu yargı oluşturma çabası içindedir. AKP'nin yargıya ilişkin yasama faaliyeti; yargıyı ele geçirme amacından ibarettir. AKP iktidarı, hukuk devleti anlayışını ve kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayarak kendisi için her sorunu yasa yaparak aşmaya çalışmıştır. Yasama faaliyetinin; Anayasa'ya, Meclis İçtüzüğü'ne, Parlamento hukukuna ve teamüllerine, hukuk devleti olmanın gereklerine aykırı oluşu, iktidar partisinin umurunda dahi olmamıştır. İktidar; toplumun ve hukukun gereksinimlerini gidermek için değil, kendigünlük gereksinimlerinikarşılamak için yasa çıkarmayı kural haline getirmiştir. Dün büyük reform diyerek kaldırdıkları yasa hükümlerini bu gün noktasına virgülüne kadar tıpa tıp aynısını yeniden geri getirmişler, ne yazık ki buna da büyük reform demişlerdir. AKP iktidarı, reform kurumunun cılkını çıkarmıştır. Son zamanlarda art arda çıkarılan ve birbirine zıt yasalar, sırf konuyla ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini almamak için Bakanlar Kurulu'nda görüşülmeden, özünde hükümet tasarısı olan metinler, AKP milletvekilleri tarafından imzalanarak teklif olarak getirilmektedir. Yasa tasarı ve teklifleri; Adalet Komisyonunda konunun uzmanları, üniversite hocaları dahi olmadan sadece hükümet bürokratları ile görüşülmüş gibi yapılmaktadır. Komisyonda, Adalet Bakanlığı bürokratlarının hazırladığı önergeler havada uçuşuyor. Önergeyi imzalayan iktidar partisi milletvekilleri dahi haklı olarak önergenin ne getirip ne götürdüğünü açıklamakta zorlanıyorlar. Dünyada hangi hukuk devletinde 6 -7 ay arayla iki yargı paketi çıkarılır ve üstelik bir yasa ile yapılan düzenlemeler, ardından yapılan bir başka kanunla kaldırılır. Bir kanun tasarısının gerekçesi, sonraki düzenlemenin gerekçesi ile tümüyle zıt." ifadeleri kullanıldı.

'HERKES POTANSİYEL SUÇLU GÖRÜLEBİLECEK'

Makul şüpheyle arama kararı ve mal varlığına el koymanın kapsamının genişletilmesi eleştirildi: "Hükümet tarafından organize edilen ve yeni oluşturulan HSYK ile daha da teminat altına alınan sulh ceza hâkimliklerinin kolay bir şekilde arama kararlarını verebilmesinin yasal zemini oluşturulmaktadır. El koyma tedbiri, keyfi yorumlara açık olan ‘Anayasa'yı ihlal’, ‘Hükûmete karşı suçlar’ üzerinden yapılan soruşturmalarda, keyfi olarak uygulandığı takdirde iktidar muhalifleri üzerinde yıkıcı ekonomik sonuçlar ortaya çıkarabileceği öngörülebilmektedir. El koyma tedbirinin mevcut yönetime yönelik memnuniyetsizliğini dile getiren neredeyse herkese uygulanabilmesi ve dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin talep edilmesini bile olanaksızlaştırması mümkündür."

'DEĞİŞİKLİKLER YARGIYA DAYATILIYOR'

MHP’li komisyon üyesi ve eski bakan Murat Başesgioğlu ise komisyon raporuna koyduğu şerhte, yargı alanında yapılan yasal değişikliklerin yüksek yargının talebi olmadığını, dışarıdan dayatıldığını vurguladı. Başesgioğlu, "İktidar, kendince yasama faaliyetlerini iki ana konuya hasretmiştir: Birincisi, ‘sözde çözüm sürecinin’ hukuki altyapısını oluşturmak. İkincisi de 17 ve 25 Aralık’taki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmaları, hukuken yok saymak ve bu soruşturmalarda görev alan kamu görevlilerinden hesap sorabilmek için düzenlemeler yapmak. Bu iki hedefe varabilmek için de engel tanınmamakta, her yol denenmektedir. Söz konusu sürecin, diğer siyasal tahribatları bir tarafa, hukuk devletinde kalıcı hasarlar bıraktığı bir gerçektir. İktidarın, bu sıkıntılı tavrı, ister istemez yasamaya, yasama faaliyetlerine yansımaktadır. Meclis İçtüzüğü, Meclis teamülleri yok sayılmaktadır." dedi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.