İdris Bal: Peşmergelerin geçişinin arkasında muğlak ifadeli tezkere var

Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ne bağlı peşmergelerin Kobani'ye gitmek için Türkiye'ye giriş yapmalarını sert bir dille eleştirdi. Yazılı bir açıklama yapan Bal, "Dış politikası iflas eden hükümetin son icraatı Türkiye Cumhuriyeti topraklarını silahlı peşmergelere açmak oldu. Üstelik Cumhuriyet Bayramı'nda. Bir yanda Türk Silahlı Kuvvetleri resmi geçit yaparken diğer yanda silahlı peşmergeler adeta şov yaparak Habur’dan Türkiye’ye girdi ve Suruç’a ulaştı. Güçlü ve bağımsız Türkiye’nin imajına büyük darbe indiren bu görüntünün arkasında muğlak ifadelerle Meclis’ten geçirilen tezkere bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Tezkerede ülkemize gelecek silahlı güçlerin "yabancı ülke askeri" olarak tanımlandığını hatırlatan İdris Bal, "Bu ülke hangisi, kaç asker, taşıdıkları mühimmatın niteliği tezkerede belirtilmedi. Ve maalesef bu tezkere bazı muhalefet vekillerinin desteğiyle Meclis’ten geçti. Gördük ki tezkeredeki muğlak ifadelerin amacı buymuş. Peşmergeleri, ülkemizin adeta terör örgütünün inisiyatifine terk edilen bölgesinden muzaffer ordu edasıyla geçirmekmiş. Hükumet belli ki Suriye stratejisini ABD güdümünde belirliyor. Sayın Erdoğan’ın birkaç gün içinde kendini defalarca yalanlayan açıklamalar yapması da bunun delilidir. Biz diyoruz ki 2010’dan beri Suriye’yle ilgili attığınız her adım yanlıştı. Bunda da ısrar ediyorsunuz. En azından devletin imajına, gücüne ve bütünlüğüne halel getirecek adımlardan uzak durun." diye kaydetti.

MERSİN'DE GÖZALTINA ALINAN POLİSLER

İdris Bal, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Yüksekova’da 3 askerimizin alçak bir saldırıyla şehit edilmesi, peşmergelerin ülkemizden geçişi, Diyarbakır’da bir astsubayımızın sinsice vurulması derken, eleştirilerin hedefine oturan hükumet yine yakayı kurtarmak için polis operasyonlarına sarıldı. Sanki bir liste yapılmış gibi lüzumu halinde ‘intikam’ alınacak polislere operasyon yapılıyor. Evet, intikam alınıyor. İstanbul’da yolsuzluk ve terörle mücadelede üstün başarı gösteren polislere operasyon yapıldı. İzmir’de yine liman yolsuzluğunu bulup çıkaran polisler hedefe kondu. Ankara’da terörün belini kıran polisler, proje hâkimliklerin kararı ve uydurma iddialarla uydurma iddialarla gözaltına alındı. Son örnek Mersin’de yaşanıyor. Mersin’de operasyona maruz kalan polisler 2013’te çok önemli bir operasyona imza attı. Ülkemize sokulmak istenen 23 ton GDU’lu pirinci yakaladılar. Ama 150 milyon lira değerindeki o pirinç, hükumete yakın şirketlere ait olunca işler değişti. TÜBİTAK da dahil olmak üzere 4 ayrı laboratuvarda incelenip her seferinde GDO’lu olduğu tespit edilen pirinçler için sayın Tarım Bakanı neden ‘GDO’lu değil’ açıklaması yaptı? Bunun cevabı verilmeliydi. Ancak vatandaşa kanserojen maddesi normalden 35 kat fazla olan pirinci rant uğruna vatandaşa yedirmek isteyenlere hesap sormak yerine, sıkışan hükumeti eleştirilerden kurtarmak için Mersin’de yeni bir algı operasyonuna imza atıldı. Bu hukuksuzluklar vatandaşın hukuka güvenini sarsıyor."

BU KAÇINCI FACİA, BU DA MI FITRAT?

Kütahya milletvekili Bal, açıklamasında son olarak Karaman'da yaşanan maden faciasına da değindi: "Karaman’da meydana gelen maden faciasında 18 işçi kardeşimiz yerin metrelerce altında hala mahsur. Dileriz sağ salim kurtulurlar ama umutlar tükeniyor. Soruyoruz; bu kaçıncı facia? Bu da mı fıtrat? Rant düzeninin vatandaşın üzerine çökmesinden başka bir şey değildir bu kazalar. Çalışma Bakanı diyor ki; o madene ruhsat vermemeliydik. Şimdi hatırlatıyoruz, madenlere ruhsat verme yetkisi kime ait? Hükumetin Haziran 2012 tarihli düzenlemesiyle bu izinleri şu anda Başbakan veriyor. Rant düzeninin bir parçasıdır bu düzenleme. Neden hala yaşam odaları mecburi değil? Neden ILO’nun ilgili sözleşmeleri onaylanmıyor? Ey hükümet! Timsah gözyaşları dökmeyin. Sizin ihmalleriniz ve göz yummalarınız yüzünden bu facialar yaşanıyor. Madenci kardeşlerimiz o madenin dibinde metrelerce suyun altında kaldı, yandaş medya Enerji Bakanı’nın gömleği ıslandı diye güzelleme yapıyor." ifadelerine yer verdi.