Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Davutoğlu'ndan kongrede iddialı açıklamalar

AK Parti kongresinde genel başkanlığa aday olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yeni Türkiye rüyası gördüklerini belirterek, “Bu rüyayı göremeyenler utansın” dedi. "Veda değil, vefa kongresi" diyen Davutoğlu, Erdoğan’a şöyle seslendi: “Bıraktığınız miras şerefimizdir, koruyacağız.”

Haber Giriş Tarihi: 27.08.2014 17:35
Haber Güncellenme Tarihi: 27.08.2014 18:37
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Davutoğlu'ndan kongrede iddialı açıklamalar

AK Parti kongresinde genel başkanlığa aday olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yeni Türkiye rüyası gördüklerini belirterek, “Bu rüyayı göremeyenler utansın” dedi. "Veda değil, vefa kongresi" diyen Davutoğlu, Erdoğan’a şöyle seslendi: “Bıraktığınız miras şerefimizdir, koruyacağız.”

 

AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi, Ankara Arena Spor Salonu’nda yapılıyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, genel başkanlık için tek aday olarak girdiği AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde konuşma yaptı.

 

Davutoğlu, yaptığı konuşmasına "Selam olsun, selam olsun. Selam olsun insana, zaman ve mekana" diyerek başladı.

 

Davutoğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:

"Bir 14 Ağustos günü milleti yeni bir idealle buluşturan AK Parti adrolarının kurucu lideri ve seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun. Bu davanın her bir neferine selam olsun. 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanımıza destek veren tüm vatandaşlarımıza selam olsun.

 

AK Parti konjonktürel siyasi şartlarda çıkmış bir siyasi parti değildir, dönemsel bir parti değildir, bir döneme, bir kesime hitap eden bir parti değildir. AK Parti, biraz önce zikrettiğimiz bütün ulu erenlerin yönünü aydınlattığı, kutlu bir yürüyüşün kıyamete kadar sürecek olan bu yürüyüşün bugünkü tecessüm etmiş halidir. AK Parti, milletin ta kendisidir, AK Parti millet idealinin ta kendisidir.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmaları esnasında bir veda kongresinden bahsettiler. Sayın Cumhurbaşkanım, bu bir veda kongresi değil, olağanüstü büyük kongremiz ama bir vefa kongresi, bir ahitleşme kongresidir. Sayın Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz. Onun bıraktığı miras AK Parti için bir şeref meselesidir, o miras bizim şerefimizdir ve sonuna kadar korunacaktır.

 

Davos'ta Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başdanışmanı olarak birlikteydim. Özgüvenimizin bir timsali olarak aslında o gün İstanbul Atatürk Havalimanına geldiğimizde, Başbakanımız o gün yaptığı konuşmada, bu özgüvenin işaretini vermişti ve demişti ki, 'bundan sonra biz hiçbir zaman şu veya bu tavrı alırsak şu vaya bu ülke ne diyor diye düşünmeyeceğiz, başka ülkeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne düşünüyor diye düşünecekler. İşte bir milletin ayağa kalkmasının simgesi budur. Bu özgüven bizde oldukça bu özgüveni harekete geçiren AK Parti kadroları kendilerine güvendikçe, hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek.

 

'BU RÜYAYI GÖREMEYENLER UTANSIN'

Son 12 yıl içinde kazanılan özgüvenimizi, 2013 yılında hedef ettiler. 2013 yılındaki gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık kumpaslarının en büyük hedefi millete kazandırdığımız bu özgüveni yıkmaktı. Çok şey söylendi, dediler ki 'bunlar rüya görüyorlar, ütopikler, hayal görüyorlar, yapamayacağımız hedeflere yürüyorlar.' Doğru biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın. Bu rüya için ayağa kalkamayanlar, özgüven gösteremeyenler utansın.

 

Yeni bir yürüyüşün arifesindeyiz, yeni bir Türkiye’nin arifesindeyiz. Son 12 yıl içinde büyük bir restorasyon hareketi gerçekleştirdik. Son 12 yılda ulaşım, sağlık, tarım, dış politika alanlarında büyük başarılar sağlandı.

 

Eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa devlet bir grup vatandaşını dışlamışsa o milletin sükun bulması mümkün değildir.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni döneme, yeni Türkiye'ye ve yeni hükümete emanet gibi tevdi ettiği çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır. Bu millet arasına ekilmiş fitne tohumları yok olana kadar, bu millet her etnik ve mezhebi grupla omuz omuza bu kutlu yürüşüye çıkana kadar gece gündüz çalışacağız.

 

'KİMSE ÖTEKİLEŞTİRİLMEYECEK'

Bizim iktidar olduğumuz Türkiye'de hiç kimse, şu veya bu gerekçeyle bir daha ötekileştirilmeyecek. Tarihdaşlığımız korunacak, kaderdaşlığımız korunacak, eşit vatandaşlık hukuku daima önde ve temel ilke olarak benimsenecek. Aynı şekilde bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir. Alevi kardeşlerimiz, Sünni kardeşlerimiz eşit vatandaşlar olarak bu toprakların asli unsurlarıdır ve asli unsurları olarak kalacaktır. Onların inanç özgürlüğü, fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bize emanet edilmiş bir görevdir.

 

Türkiye'de düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü, AK Parti Hükümetlerinin teminatı altındadır. Hiç kimse bu özgürlükleri ihlal edemez, edemeyecek.

 

Geçen yıl, ‘otoriterleşme var’ denilerek sayın cumhurbaşkanımıza iftiralar atıldı. AK Parti kadroları 12 yıldır bir bütündür

 

İktidarın ilk dönemlerinde alan temizliği ile meşgul olunmak zorunda kalındı. Asker-sivil ilişkisi son yıllarda normalleşti. Başörtüsüne özgürlük ancak son yıllarda gerçekleştirilebildi.

 

Bu millet başı dara sıkıştığında sandığı bekledi. Sandığın, yani milletin iradesinin hafife alınmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz.

 

'AMİR MİLLET, MEMUR DEVLET

Yeni Türkiye'de devlet de hükümet de milletin emrindedir. Amir olan millettir, memur olan devlettir. Devlet ancak ve ancak millet iradesini kullanarak iktidara gelmiş olanlarca denetlenebilir, yönetilebilir.

 

Demokrasimizin evrensel standartlara ulaşması için yeni anayasaya ihtiyaç var. 2015 yılında Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa sahip olacak mıyız?

 

Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamı arasında, ikisi de seçilmiş olmak dolayısıyla, ihtilaf çıkmasını bekleyenlere, buradan bir kez daha cevap veriyorum. Millet iradesine dayanan makamlar arasında ihtilaf çıkmaz. Milletten gücünü alanlar arasında, hele dava arkadaşları arasında hiçbir zaman ihtilaf çıkmaz, hiç heveslenmesinler. Seçilmiş cumhurbaşkanı ve seçilmiş başbakan el ele, omuz omuza, birlikte yeni Türkiye'yi inşa edeceklerdir. Biz bunun hizmetkarıyız, bu yolda yürümeye kararlıyız.

 

'PARALEL DEVLET FETRET İSTİYOR'

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ilk defa millet tarafından seçilenlerin yaptığı bir anayasaya sahip olacak mıyız? (Evet sözü üzerine) Bu bir teminattır, bir ahitleşmedir.

 

AK Parti iktidara geldiğinde devlet içine nüfuz etmiş çeteler, mafyalar, cunta heveslileri ve üçlü koalisyonun her bir bakanlığı, neredeyse bir Anadolu beyliği gibiydi.

 

Ama şimdi o geçmiş vesayetler bittikten sonra yeni vesayet türleri çıkmaya başladı. 'Paralel devlet' yapısı denilen yapı, aslında fetret isteyen bir yapıdır. Geçen sene, Gezi olaylarından bu yana onların yayın organlarında tek bir olumlu haber göremezsiniz. 17 Aralık'tan, 25 Aralık'tan bu yana isterler ve beklerler ki kriz çıksın. Ekonomi tarumar olsun. AK Parti içinde ihtilaf çıksın, bazı milletvekilleri istifa etsinler.

 

30 Mart'ta Dışişleri Bakanlığını dinlenerek, Dışişleri Bakanlığının sırları üzerinden saldırıya maruz bırakıldık. Sürekli olarak bir kampanya yürütüldü. Kampanyanın hedefi AK Parti değil. Kampanyanın hedefi AK Parti'nin son 12 yıl içinde gerçekleştirdiği büyük birikimdi. Buradan bir kez daha, Sayın Cumhurbaşkanımızı teyiden söylüyorum, hiçbir şekilde, kim ve ne niyetle olursa olsun, devlet otoritesinin parçalanmasına bir daha izin vermeyeceğiz.

 

Eskiden bazı locaların yaptığı şekilde, şimdi de paralel devlet yapılanması içinde, o networkler üzerinden bürokrasiyi ele geçirmek, daha sonra da ele geçirilen bürokrasi üzerinden milletin seçtiği siyasi otoriteye şantaj yapmak açık bir ihanettir. Millet, otoritesini sadece seçtiği insanlar üzerinden kullanır.

 

Bunlar ter dökmeden devleti ele geçirmek isteyen bir zihniyettir. İzin verilmeyecek. Bundan sonra bürokrasiyi kontrol etmek suretiyle devleti ele geçirmek isteyenler, ister cunta heveslileri olsun ister belli loca mahfilleri olsun ister 'paralel devlet' yapıları şeklinde olsun, hiçbir şekilde devletimize nüfuz edemeyecekler. Biz, bu devleti, milletin hizmetinde ve emrinde görüyoruz. Bu devlet idaresine talip olanlar, gidecekler ve milletten destek isteyeceklerdir.

 

'O ELİ KOPARIRIZ'

Şunu aziz milletimize teminat olarak söylüyoruz, milletin ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanacak eli, kardeşimiz olsa koparırız. AK Parti yolsuzluklara karşı en çetin savaşı vermiştir, vermeye devam edecektir.

 

Devletin sırlarına sızılmaya çalışıldı. Hedef, geçmişteki darbe yargılarını tekrar kurmaktı. İşadamları, sanatçılar, siyasetçiler dinlendi. Hedef darbe benzeri yargıları yeniden kurmaktı.

 

HSYK SEÇİMLERİ

HSYK seçimi için öyle bir hava estiriliyor ki sanki cumhurbaşkanlığı seçiminden daha önemli. Hiçbir bir kılıç milletin iradesinden daha güçlü değildir. 12 Ekim'deki HSYK seçimlerine olması gerektiğinden fazla önem atfedilmemelidir.

 

Birileri şöyle düşünüyorlar ve diyorlar ki, 'Eğer bu seçimlerde geçmişte olduğu gibi kendi otoritemizi kurarsak, yaptığımız çalışmalarla tek bir fikre, düşünceye ya da çevreye ait HSYK oluşturursak, bu HSYK milletin seçtiği siyasi irade üzerinde Demokles'in Kılıcı gibi durur. Hiç heves etmesinler hiçbir kılıç milletin iradesinden daha güçlü değildir. Hiçbir güç milletin iradesini aşamaz.

 

Bir yargı mensubu, yürütülen soruşturma aşamasında, eğer halk iradesiyle göreve gelmiş bir başbakana, daha sonra kullanılmak üzere 'o dönemin başbakanı' diye yazabiliyorsa burada yargı bağımsızlığından bahsetmek mümkün değildir. Burada, 27 Mayıs yargısından bahsetmek mümkündür. Hiç kimsenin tereddüdü olmasın, 27 Mayıs yargısının mantığını bir daha yeni Türkiye'de kimse göremeyecek. Hiçbir kültür birikimini ötekileştirmeyeceğiz, dışlamayacağız.

 

'YATAY MİMARİYİ EGEMEN KILACAĞIZ'

Kadim karakterin modernite ile yüzleştiği yerde yıkıcı olmayan darbe vurmayan modern mimariyi kabul edeceğiz. Ama kadim tarihi birikimimize bir tehlike teşkil ettiğinde ona karşı duracağız. Dikey mimari değil, yatay mimariyi kadim şehirlerimizde egemen kılacağız ve küreselleşme anlamında da bütün şehirlerimizi, kadimi koruyan modernite birikimini kullanan küresel şehirler haline getireceğiz.

 

'İKİNCİ BÜYÜK SIÇRAMANIN EŞİĞİNDİYİZ'

AK Parti dönemlerinde birinci büyük ekonomik sıçramayı yaşadık. Atıl kapasite öylesine güçlü ve iyi bir yönetimle harekete geçirildi ki bu dönemler 12 yıl, kendisi aciz ve hasta adam gibi görülen bir ülkenin ayağa kalkmasını sağlayan ekonomik bir devrim gerçekleştirildi.

 

Şimdi, ikinci büyük sıçramanın eşiğindeyiz. Bu atıl kapasiteyi kullanma dışında bu ikinci sıçramanın iki ana kaynağı, gücü vardır, iki de dezavantajı vardır. Bizim ekonomik gücümüzün kaynağı insanımızdır, coğrafyamızdır. Büyük doğal kaynaklarımız yok. Bize başka ülkelere olduğu gibi yüz milyarlarca Euro verenler de yok. O zaman yeni bir ekonomik sıçrama için insan kaynağını ve katma değeri arttırmak zorundayız. Bunun için de başlattığımız eğitim reformunun çıtasını yükselterek devam edeceğiz.

 

Şu anda dünyanın 17. Avrupa'nın 6. büyük ülkesiyiz, ekonomik anlamda. İnşallah hiç kimsenin şüphesi olmasın ki önümüzdeki dönemde 2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek için gece gündüz çalışacağız ve bu hedefi gerçekleştireceğiz.

 

'ANKARA MERKEZLİ DIŞ POLİTİKA'

Bütün dış politika gündemi de sadece Kıbrıs'tan Ermeni meselesinden bir kaç defansif konudan ibaretti. Türkiye demokrasisini güçlendirdikçe ekonomisini sağlam temellere oturttukça dış politikada büyük hamlelere imza attı. Temel ilkelere hiçbir zaman terketmeyeceğiz. Kim ne derse desin dış politikada temel ilkemiz politikamızın Ankara merkezli olmasıdır. Türkiye'nin dış politikasının sırrını arayacak olanlar Ankara'ya dönüp bakacaklar. Onun için gururla ifade ediyorum. 2001'de 84 olan Ankara'daki yabancı büyükelçilik sayısı şu anda 117'ye çıktı. Neden, çünkü artık diğer ülkeler biliyorlar ki Ankara'da oturduğunuzda bütün çevre bölgelerin nabzını tutarsınız. Şu anda 222 dış temsilcilikle, dünyada en fazla temsil edilen yedinci büyük ülkeyiz.

 

'AB STATEJİK HEDEFTİR'

Türkiye'nin AB hedefi stratejik bir hedeftir ve kararlılıkla sürdürülecektir. Ama Türkiye'nin stratejik gücü de çevre bölgelerde ve havzalarda birikecektir. Onun için ekonomimize büyük kaynak sağlasın diye vizeleri kaldırma politikası takip ettik. 74 ülkeyle vizeleri kaldırdık, 19 ülkeyle hükümetlerarası mekanizmalar kurduk, ortak kabine toplantıları yaptık.

 

Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır. Satıh ise bütün dünyadır. Buradan yeni dönemde de al bayrağı dünyanın her köşesinde dalgalandırabilmek için, Türkiye'nin çevresindeki bütün havzalarda etkin ve sonuç alıcı, vicdani bir dış politika takip etmek için gece gündüz çalışacağız.

 

Bizler, dış politikayı en başta söylediğim, selamladığım insan unsuruna muhatap olarak görürüz. Bizim dış politikamız insani diplomasiye dayanır, vicdani diplomasiye dayanır. Nerede 'bize yardım eden yok mu ' diyen tek bir insan varsa Allah bize onlara ulaşma gücü ve kudreti versin. Bu milleti ve bu devleti öylesine kudretli ve müşfik yapsın ki bizim ismimizin anıldığı yerde zulme imkan kalmasın. Zalimleri korkutan, mazlumlara şefkat olan bir güce ve kudrete Türkiye Cumhuriyeti devletini kavuştursun. Sizler adına dünyanın her köşesinde mazlumlarla kucaklaşma şerefine Rabbim ve görevlendirmesi vesilesiyle Sayın Başbakanımızın sayesinde ulaştık, selamlaştık, kucaklaştık.

 

'HİÇBİR MEVZİDEN ÇEKİLMEYECEĞİZ'

Kim ne derse desin, kim hangi ithamda bulunursa bulunsun. Eksen kayması dediler yıllarca. Sonra yalnızlaştık dediler. Temel hedefleri bizim özgüvenimizdir, bizim vicdani diplomasimizdir. İddialarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Son bir yılı aşkındır, Gezi, 17 Aralık, 25 Aralık ve bu çerçevede uluslararası medyada yürütülen kampanyaların aslında tek bir özeti vardır. Denmek istenen şudur: Türkiye çok oldu, mevzilerine geri çekilsin. Eskiden olduğu gibi kendi iç ihtilaflarına gömülsün, eskiden olduğu gibi sadece ve sadece bazı dış politika problemleriyle uğraşsın. Hiç heveslenmesinler. Al bayrağı dalgalandırdığımız hiçbir mevziden ve mevkiden geri çekilmeyeceğiz. Ümitlerini bize bağlamış hiçbir kardeş halkı yalnız bırakmayacağız. Filistinlileri yalnız bırakmayacağız, Suriyelileri yalnız bırakmayacağız, Balkanlar'daki dostlarımızı, kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız, Kafkasya'yı, Orta Asya'yı yalnız bırakmayacağız ve bu kutsal yürüyüş Anadolu'ya nasıl girmişse, İstanbul önlerine nasıl yürümüşse aynı ideal için yürümeye devam edeceğiz.

 

'MİRASINIZ ŞEREFİMİZDİR'

AK Parti'nin hedefi yeni bir dünya düzeni içinde, adaleti ikame etmektir ve işte Sayın Cumhurbaşkanım, sizin bize bıraktığınız miras, bizim şerefimizdir. O mirası sonuna kadar koruyacağız.

 

Bize emanetçiliği bir tek şeyle söyleyebilirler: Biz tarihi mirasın emanetçisiyiz ama bir kişi olarak değil bütün AK Parti kadroları olarak tarihin bize emaneti, bizim varoluş sebebimizdir, bizim şerefimizdir ve ebediyete kadar korunacaktır. Bütün AK Parti mensuplarına, eğer vefat etmişlerse rahmet eylesin ve bu kadrolarla geleceğe kararlı ve emin adımlarla yürümeyi bize nasip eylesin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Hep beraber yeni Türkiye idealine, bundan sonra daha kararlı bir şekilde yürümek üzere Allah'a emanet olunuz."

 

ERDOĞAN'A TABLO HEDİYE ETTİ

Davutoğlu, yaklaşık 1 saat 10 dakika süren konuşmasının ardından sahneye davet edilen Başbakan Erdoğan'a hat sanatıyla yazılmış bir tablo hediye etti.

 

Erdoğan, AK Parti'ye katılan Adıyaman Sincik Belediye Başkanı Mehmet Korkut ve Antalya Finike Belediye Başkanı Kaan Osman Sarıoğlu'na parti rozetlerini taktı.

 

Davutoğlu, konuşmasının ardından cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'a hediye takdim etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.