Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Davutoğlu: Petrol fiyatlarının düşüşü karşısında ek tedbire ihtiyaç yok

Başbakan Ahmet Davutoğlu, petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından Rus Rublesi’nin de değer kaybetmesiyle son günlerde yaşanan ekonomik gelişmelere karşı, “Ek tedbir almaya şu an ihtiyaç hissetmiyoruz.” dedi. Yaşanan ekonomik gelişmelerle...

Haber Giriş Tarihi: 18.12.2014 14:01
Haber Güncellenme Tarihi: 18.12.2014 14:01
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Başbakan Ahmet Davutoğlu, petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından Rus Rublesi’nin de değer kaybetmesiyle son günlerde yaşanan ekonomik gelişmelere karşı, “Ek tedbir almaya şu an ihtiyaç hissetmiyoruz.” dedi. Yaşanan ekonomik gelişmelerle ilgili ilk kez değerlendirmede bulunan Davutoğlu, “Son derece sağlam bir zeminde ve kullanacağımız araçlardan da son derece emin bir şekilde bütün bu riskleri göğüslemeye hazırız.” diye konuştu.

Davutoğlu, sıkıntının reel sektöre nasıl yansıyabileceği konusunda ise “Reel sektörün dış borcu uzun vadeli. Burada herhangi bir risk, kısa vadede önümüzdeki günlerde görmüyoruz. Borcun yüzde 80'den fazlası da orta ve uzun vadeli. Yani kısa vadeli krizlerle ortaya çıkabilecek şoklardan hemen etkilenebilecek bir karakterde bir yapıda değil. O açıdan herhangi bir risk görüyor değiliz.” diye ifade etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, petrol fiyatlarındaki ve Rusya Rublesi’ndeki gelişmelerle ilgili ilk değerlendirmesini, Ankara Palas’ta geçekleştirilen Öncelikli Dönüşüm Programları Toplantısı'nda yaptı. Buradaki konuşmasında, yaşanan son gelişmelere değinen Davutoğlu, “Son dönemde birkaç gün önceden başlayan petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş konusunda ve bu çerçevede muhtemel etkileri de sürekli göz önüne alıyoruz. AK Parti iktidarlarının hemen öncesinde petrol fiyatları 20 dolar civarındaydı. AK Parti iktidarları, ki bizim en önemli açığımız enerji açığı olduğu için bu yüksek oranlı kalkınmayı petrol fiyatlarının 150 dolarlara çıktığı bir konjonktürde gerçekleştirdi. Şimdi petrol fiyatlarında tekrar 60 dolarla geri dönüş tabi ülke ekonomimize olumlu etki yapacaktır.” dedi.

"PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜ VATANDAŞIMIZA YANSITIYORUZ"

İki hususu vurgulamak istediğini belirten Davutoğlu, “Bu olumlu etkiyi petrol fiyatlarındaki düşüşü biz tüketicimize, vatandaşımıza yansıtıyoruz. Çok ciddi pompa fiyatlarında düşmeler oldu. Ama kesinlikle petrol fiyatlarının düşüşünden kaynaklanan bir gevşeme, bir disiplinden kopuş söz konusu olmayacak. Türk ekonomisi her türlü ilerde olabilecek petrol fiyatlarındaki iniş çıkışlara intibak edebilmek için yine ilkeli kararlı tutumunu sürdürecek. İkinci husus da 2015 yılı için petrol fiyatlarının hangi düzeylerde olacağını göz önüne alarak, alternatif senaryolar, 60 dolar olursa ne olur 30 olursa ne olur 90 dolar olursa ne olur, büyün alternatif modellemelerle olabilecek herhangi bir iniş çıkışa anında refleks verebilmek için de yoğun bir çaba içindeyiz.” ifadelerini kullandı.

"PERSPEKTİFİ SÜRDÜRMEYE KARARLIYIZ"

Davutoğlu, ardından Rusya’da yaşananları değerlendirdi: “Bu çerçevede, son birkaç gün içinde Rusya’da yaşananlar, uluslararası ekonomideki her değişimin her ülkeyi öyle veya böyle etkilediğini gösteren önemli bir gösterge oldu. Petrol fiyatlarındaki düşüş bizim cari açığımızı düşürmesi ve üretim maliyetlerimizi düşürmesi bağlamında son derece önemlidir. Pozitif etki yapar ama Rusya gibi emtia üreticisi olan petrol üreticisi olan ülkelerdeki finansal iniş çıkışlar, bütün gelişmekte olan ülkeleri aynı anda etkileyebiliyor. İki üç gün içinde yaşadıklarımız açık bir şekilde bunun göstergesi. Bir tarafta olumlu bir etkiyi görüyorsunuz, üretim maliyetlerinde düşüş ve cari açıkta düşüş anlamında. Ama diğer tarafta uluslararası piyasalarda bir ülkeye bağlı olarak veya birkaç ülkeye bağlı olarak ortaya çıkan çalkantılar finansal sonuçlar doğurabiliyor. Ama hepinizin de fark ettiği gibi biz muhtemel etkileri çok erken bir vakitte gördük ve daha o gece yarısı Rusya piyasalarında söz konusu olan çalkantılarda arkadaşlarla temas halinde ve toplantılar gerçekleştirdik. Özellikle Hazine, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve enerji şirketlerimiz arasında üçlü olarak imzalanan protokolle enerji ödemelerinin merkez bankasının hazineye transferi yoluyla yapılacak olması aslında piyasalardaki bu iniş çıkışa dönük olarak aldığımız etkin bir tedbir oldu. Ve sonuçlarını da olumlu anlamda gördük. Bugün piyasalarımız daha önceki , 2-3 gün öncesine göre çok daha istikrarlı bir şeye geldi. Bütün bu perspektifi sürdürmeye kararlıyız. Orta ve uzun vadede yapısal dönüşümleri öne çıkartan bir yaklaşım sergileyeceğiz ama aynı zamanda da yeni ve etkin politikalarla bu yapısal dönüşüm programının ülkemizin genel istikrarını takviye edici mahiyette devam etmesine önem vereceğiz.” dedi.

"TÜRK EKONOMİSİ ŞOK YAŞAMADAN ATLATTI"

Davutoğlu’nun bu açıklamalarının ardından bir gazeteci, soru cevap bölümünde, aynı konuya ilişkin şu soruyu yöneltti: “Rusya'da yaşanan gelişmelerin ve dün akşamki FED'in etkilerini önlem olarak enerjide çeşitli Merkez Bankası'nın adımları ile öne geçtiğinizi söylediniz, fakat bu çalkantının uzun sürmesi halinde reel sektörün yıl sonu kapanışları var, malum hem gelecek dönem aktarmalar var ve de bankalardan aldıkları kısa vadeli döviz cinsi borçlar var. Bu çalkantının uzun sürmesi durumunda reel sektöre yönelik de herhangi bir adım atmayı planlıyor musunuz?”

Davutoğlu, bu soruya cevaben şöyle konuştu: “Dünya ekonomisinde kırılganlık devam ediyor. G-20'de bu konular detaylı olarak konuşulmuştu. Dolayısıyla aslında G-20 bünyesindeki tartışmalarda da farklı ülkelerin görüş ayrılıkları muhtemel doğabilecek risklerle ilgili işaretler sağlıyordu. Dolayısıyla biz G-20 süresince ve dönüşte de olabilecek riskleri kendi aramızda değerlendirdik. Bu tür durumlarda önemli olan ekonominin kalıcı istikrarını, istikrarda kalıcılığı temin edecek şekilde genel dengelerini muhafaza etmek ve herhangi bir kriz işareti görüldüğünde ön alıcı bir tedbirle bu krize karşı tedbir almak, kriz yaygınlaşıp yoğunlaştığı zaman alınabilecek ek tedbirleri planlamak ve normalleşme döneminde de kendi ekonomik dengelerimizin kriz sonrası döneme hazırlanmasını sağlamak. Dikkat ediniz, Rusya'daki çalkantı ki bir günde geçtiğimiz Salı günü yüzde 12 değer kaybetti ruble, ertesi gün yüzde 10 değer kaybetti, yüzde 12 artı, yüzde 10 değer kaybı, ruble gibi G-20 ülkelerinden hatta şimdi G-8 ülkelerinden birinin finansal sisteminde böylesi bir dalgalanma bütün dünya ekonomilerini etkiler. Ve nitekim etkiledi. Ertesi gün bizim piyasada doların yüzde 3 değer kazanması söz konusu oldu. Ama Türk ekonomisi başka ekonomilerle kıyas edildiğin finansal sisteminin sağlam yapısı dolayısıyla herhangi bir şok yaşamadan bunu atlatabildi. Neden? Çünkü daha Pazartesi gecesi başbakan yardımcımızla Merkez Bankamızla ilgili bakanlarımızla bir değerlendirme yaptık. Alınabilecek ilk tedbirleri gözden geçirdik. İlk tedbirlerinden biri olarak da üçlü protokol dün devreye sokularak enerji ödemelerinin Merkez Bankası ve Hazine üzerinden, Merkez Bankası’nın Hazine’ye sağladığı kaynak üzerinden yapılmasıyla işi doğrudan genel değerleri etkilemeyen ama etkin bir politika aracı geliştirdik. Ertesi gün dolar karşısında Türk Lirası belli bir dengeye oturdu. Şimdi nispi bir düşüş yaşadı ve bir denge haline döndük.”

"REEL SEKTÖRÜN DIŞ BORCU UZUN VADELİ, BİR SIKINTI GÖRMÜYORUZ"

Ardından elde edilen sonuçları ise Davutoğlu şöyle sıraladı: “Bu kısa süreli ani şoklar karşısında bir; finansal sistemimizin dayanıklılığını gücünü ortaya koyuyor. İki, ekonomimi yönetimimizin kendi iç koordinasyonu ile hemen tedbir alabileceğini ortaya koyuyor. Üç; normalleşme dönemine geçişte de kontrollü bir geçişin sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla burada bir sıkıntı görmüyoruz. Olabilecek değişimlerin modelleme çalışmalarını Kalkınma Bakanlığı’mız yapıyor fakat reel sektörle ilgili reel sektörün dış borcu zaten uzun vadeli. Burada herhangi bir risk, kısa vadede önümüzdeki günlerde görmüyoruz. Reel sektörün dış borcunun milli gelire oranı yüzde 15,7 dolayında ki bu son derece makul bir düzeyde. Borcun yüzde 80'den fazlası da orta ve uzun vadeli. Yani kısa vadeli krizlerle ortaya çıkabilecek şoklardan hemen etkilenebilecek bir karakterde bir yapıda değil. O açıdan herhangi bir risk görüyor değiliz.”

"DEVLETİN AÇIK DÖVİZ POZİSYONU YOK"

Ellerinde belli krizlere dönük olarak söz konusu olabilecek önemli bir politika araçları da olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Gerektiğinde her türlü tedbiri alırız. Hiç bir konuda şundan kamuoyumuzun iş dünyamızın piyasalarımızın emin olması gerekir. Hiçbir konuda ekonomi yönetimimiz hükümetimiz bir panik halinde ya da var olan dengeleri etkileyecek bir yola girmemiştir girmeyecektir. Elimizdeki dayandığımız istikrarın ve kriz karşısında dayanıklılığımızı sağlayacak unsurların gücünü biliyoruz. Bunlardan hangisini ne zaman kullanacağımıza dair yaptığımız çalışmalar var. Hiçbir kesimin herhangi bir şekilde bir tereddüt yaşamasını gerektirecek bir durum yok. Uluslararası piyasaların da Türk ekonomisine güveni tam. Devletin açık döviz pozisyonu yok, aksine döviz fazlası var. Dolayısıyla herhangi bir telaş gerektirecek bir durum olmamıştır. Önümüzdeki dönemde de olacağını kimse beklememeli. Bankaların da net döviz pozisyon açığı yok. Hane halkının altın döviz fazlası var yaklaşık 190 milyar dolar. Dolayısıyla elimizdeki kaynaklar verilerle krizin getirebileceği şoklar karşılaştırıldığında elimizdeki kaynaklar döviz rezervimiz ve diğer kaynaklar kullanabileceğimiz mali ve diğer araçlar son derece sağlamdır. Türk ekonomisinin sağlamlığı konusunda ve krizlere dayanıklılığı konusunda herhangi bir tereddüt olmamalıdır. Son iki günlük dünya ekonomisinin yaşadığı türbülansta bizim ekonomimizin dengeyi ne kadar kısa zamanda bulabildiği aşikardır.” dedi.

"EK TEDBİRE İHTİYAÇ HİSSETMİYORUZ"

Şu anki en temel hedeflerini de petrol fiyatlarının düşüşünden gelebilecek kârı, olumlu unsurları maksimize etmek, en maksimum düzeye çıkarmak, bunu bir fırsat olarak görmek olarak açıklayan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Petrol fiyatlarındaki düşüşün emtia üretici ülkeler üzerinde finansal anlamda yaptığı olumsuz etkilerden dolaylı olarak Türkiye'ye gelebilecek olan riskleri de minimize etmek. Şu andaki krizlere karşı en önemli iki hedefimiz bu. Ama birisi doğrudan bir husustur, diğeri de dolaylıdır. Doğrudan olan nedir? Pozitif unsurlar doğrudandır. Petrol fiyatı düştüğünde anında bizim girdi maliyetimiz düşer, cari açığımızda düşme görülür, anında ihracat potansiyelimiz artar. Bunlar doğrudan etkidir. Öbürküsü ise son olaylarda yaşadığımız gibi dolaylı etki. Yani petrol fiyatlarının düşmesini Rusya gibi ülkelerde yol açtığı finansal sıkıntıların dolaylı etkisi. Bu dolaylı etkiler konusunda biz aşılıyız. Hiçbir şekilde ekonomimizden bu anlamda olumsuz bir tutum, bir gelişme kimse beklememelidir. Kendimizden eminiz, ekonomimizden finansal istikrarımızdan eminiz. Bu anlamda da bütün piyasalarımızın sağlam bir yaklaşım içinde olması lazım. Finans ve reel sektörde hiçbir balon etkisi yapacak bir şişkinlik yok. Her şey bizde reel. Makro-ekonomik temeller sağlam. Kamu maliden geliri açık, yüzde 11,5'lardan yüzde 1 düzeyine inmiş bir bütçe açığı GSMH oranı var. Bu konularda kimsenin tereddüdü olmamalıdır. Siyasi istikrar, iki birçok ülkelerde ekonomik istikrarın en önemli risklerinden biridir, Türkiye'de siyasi istikrar da söz konusu. Dolayısıyla kendimizden emin yolumuza devam ediyoruz. Ek tedbir almaya şu an ihtiyaç hissetmiyoruz. Son derece sağlam bir zeminde ve kullanacağımız araçlardan da son derece emin bir şekilde bütün bu riskleri göğüslemeye hazırız.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.