Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Dün ak dediğine bugün kara diyen şahıstan siyasetçi olmaz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyaset omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir, siyasetçinin sözünün eri olması gerekir. Dün ak dediğine bugün kara diyen şahıstan siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere ne der biliyor musunuz, ‘kolpacı’. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 25.03.2017 19:30
Haber Güncellenme Tarihi: 25.03.2017 19:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyaset omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir, siyasetçinin sözünün eri olması gerekir. Dün ak dediğine bugün kara diyen şahıstan siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere ne der biliyor musunuz, ‘kolpacı’. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya’nın Manavgat ilçesinde Memur- Sen’in düzenlediği 5. Büyük Türkiye Buluşması’na katıldı. Yaptığı konuşmada, gerek başbakan gerekse cumhurbaşkanlığı döneminde hak ve özgürlük düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğünde şu mezhep bu mezhep hiçbir ayrımcılık yapmadıklarının altını çizen Erdoğan, “Biz kimin yaşamını engelledik. Tam aksine bu ülkede başörtüsü ile baçı açıklar arasındaki ayrımı ne yazık ki bize diktatör diyenler uyguladı. Bu ülkede başörtülü kardeşlerim üniversiteye gidemedi. Artık devletin imkanlarından istifade etmeye başladılar. Artık devletin kurumları onlara da açıldı. Artık oralarda şimdi istifade etmeye başladılar. Bugüne kadar böyle bir şey yoktu. İstemiyorlar. Batı bizim camilerimizin duvarlarına gamalı haç yapılmadı mı? Yapıldı. Camilerimiz yakılmadı mı? Yakıldı. Peki batının yöneticileri nerede, niye sessiz kaldılar neden müdahale etmediler. Biz hiçbir zaman ülkemizde farklı dinlere mensup mabede kalkıp da asla onların hoşlanmayacağı kabul etmeyeceği bir şeye müsaade etmedik. İnanç özgürlüğünün korumamız altında olduğuna inandık, laikliği de böyle tanımladık” diye konuştu.

“Hiç değişmediler”

“Kendi siyasi geçmişimize baktığımızda kurduğumuz partilerin, hukukun ayaklar altına alındığı mahkemelerce kapatıldığını, vakıf ve derneklerimizin kapısına kilit vurulduğunu görüyoruz” diyen Erdoğan şöyle devam etti:

“Bugünlerde dillerinden düşürmedikleri tek adam zihniyetinin ülkemizi kasıp kavurduğu 1940’ları o karanlık dönemlerde milletin neler çektiğini asla unutmadık. 27 Mayıs öncesinde o zamanki ana muhalefetin en büyük argümanı neydi biliyor musunuz rejim değişikliği söylemi. İnönü her kürsüye çıktığında Demokrat Parti’yi ve merhum Menderes’i rejimi değiştirmekle, baskı rejimi kurmakla itham ediyordu. Aslında bu iddiaların hiçbirinin geçerliliğin olmadığını kendileri de biliyordu. Ama bu tarz söylemlerle 27 Mayıs’a giden yolun taşlarını döşüyorlar, boğazlarına kadar içlerindeki oldukları darbeye meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlardı. Sürekli yalan üreterek, belli toplum kesimlerindeki hassasiyetleri kaşıyarak ülkeyi bir kaos ortamına sokmaya gayret ediyorlardı. Hiç değişmediler. Bugünde aynısını yapıyorlar.”

“Yalanın istikrarı”

Ana muhalafet partisinin Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu’nun her gün rejim değişikliğinden bahsettiğini aktaran Erdoğan, “Tıpkı ağababası tek adam bu da birilerine mesaj vermeye çalışıyor. Belli konulardaki hassasiyetleri kaşıyarak, milletimizi kutuplaştırmak için gece gündüz yalanlarına yalan ekliyorlar. Milletimizin ve kendi seçmeninin gözünde komik duruma düşme pahasına yalanlarına istikrarla devam ediyorlar. İstikrar deyince bunların aklına tek şey geliyor. Yalanların istikrarı. Ülkenin istikrarı konusunda hiçbir katkıları yok. Dikili ağaçları yok. Sabah kalıyor, ‘Meclis tamamen ortadan kaldırılacak’ diyor. Akşam, ‘Niçin milletvekili sayısını arttırıyorsunuz’ diyor. Gece, ‘Almanya’ya, Hollanda’ya derslerini verin’ diyor. Sabah, Hollanda’nın Almanya’nın avukatlığına soyunuyor. Bir gün , ‘Suriye’de ne işimiz var’ diyor. Ertesi gün, ‘Münbiç’i, Rakka’yı almıyorsunuz’ diye efeleniyor. Bir FETÖ’cü teröristlere sahip çıkıyor, ertesi gün hendekçi PKK’lılara arkadaşlık, yoldaşlık yapıyor. Kardeşlerim tıpkı rüzgar gülü gibi, esinti ne yönden gelirse o tarafa dönüyor” dedi.

“BM’nin kapısından içeri girmedin”

Kılıçdaroğlu’nun iki yıldır külliyede ağırladığı muhtarları aşağıladığını vurgulayan Erdoğan, “Bugünlerde yalnız muhtar toplantılarından ayrılmıyor. Ben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuştum. Arkadaş dedi ki, “Muhtarlarla konuşuyor gibi konuştu”. Ankara’da 30-40 kişilik muhtar grubuna hitap etti. İçlerinden biri muhtarımız çıktı dedi ki, ‘BM Genel Kurulu’ndaki Cumhurbaşkanımız konuştu, niye siz orada Cumhurbaşkanımızı dinleyenleri muhtar yerine koyup, bizi aşağıladınız’ dedi. Ne dese beğenirsiniz, ‘Haddime mi öyle bir şey diyebilir miyiz’. Yav her şey kayıtlarda var. Ama o bir şeyi anlamıyor. BM Genel Kurulunda sor ona kimler var de inanın bilmez. BM’de sadece seçilmişler yok, atanmışlarda var. Atanmışlar seçilmişlerden fazladır. Kaldı ki sen daha dur BM’nin kapısından içeri girmedin, daha zaman var. Bakalım girebilecek misin? Biraz zaman alacak fakat bir gerçek var. Biz bir şeye inanıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan seçilmiştir. Başbakan, bakanla, milletvekili, belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtar seçilmiştir. Bizim bir muhtarla fakımız yoktur. Çünkü demokrasinin erdemi burada, güzelliği burada” ifadelerini kullandı.

“Milletimiz bu tiplere ne der biliyor musunuz, ‘kolpacı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyede bugüne kadar 16 bin muhtarı ağırladığını hatırlatarak, “55 bine yakın muhtarımızı da ağırlayacağız. Bu beyefendinin yaptığı siyaset değildir. Siyaset omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir, siyasetçinin sözünün eri olması gerekir. Dün ak dediğine bugün kara diyen şahıstan siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere ne der biliyor musunuz, ‘kolpacı’. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz. Olsa olsa terör örgütlerine koltuk değneği olur başka bir şey olmaz. Bizim haktan veya halkımızdan başka kimseye eyvallahımız yok. Biz bugünlere mazlumların ve mağdurların hayır duasıyla geldik. Bütün mesele inanmaktır, azim. Sendikacılıkta da Türkiye’nin bir numarası olursun” dedi.

“16 Nisan’ın anlamını çok iyi biliyorlar”

Uzun hizmet ve mücadele yolculuklarında 16 Nisan’ın önemli bir kavşak olduğunun altını çizen Erdoğan, “Türkiye 16 Nisan’da yönetim sistemini değiştirme teklifimizi oylayacaktır. Buradan çıkacak karar Türkiye’nin geleceğinin belirleyicisi olacaktır. Eski sistemin zaaflarından istifadeyle hak etmedikleri bir gücü tepe tepe kullanalar 16 Nisan’ın anlamını çok iyi biliyorlar. Artık beller kırılma noktasına gelen terör örgütleri 16 Nisan sonrası kendilerini nasıl bir akıbetin beklediğini gayet iyi biliyorlar. Kim hayır diyor. Kandil hayır diyor, Pensilvanya hayır diyor, İmralı hayır diyor. Yav bunu dahi düşünemeyecek miyiz. Eğer bu teröristler bizim ülkemizi bölmeye gayret edenler, milletimizi bölmeye gayret edenler hayır diyorsa burada bir düşünmemiz lazım. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu kadar açık. Biz bu milletin efendisi değil hizmetkarıyız. Farkımız burada” diye konuştu.

“Bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar”

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Siyasi hayatlarının tamamı başarısızlıkla dolu olmasına rağmen koltuklarına yapışanlar 16 Nisan’dan sonra orada kalamayacaklarını görüyorlar. Ülkemizi dışındaki güçlerde 16 Nisan’ın anlamının onlarda farkında. Bunun için tüm güçleriyle sandıktan hayır çıkması için çalışıyorlar. İçerideki ve dışarıdaki hayırcılar bir oldular, milletimizi tehdit ediyorlar. 16 Nisan’da evet çıkarsa bizi AB’ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar, çok daha seri karar almamıza bunlar vesile olur. Zaten 16 Nisan bizim için kırılma noktası, onun için evet çok önemli. Bu işleri masaya yatıracağız, çünkü Türkiye kimsenin şamar oğlanı değildir. Bunu herkes bilecek. Neymiş 249 insanımızın kanına girenler için idam cezası gelirse, Türkiye’nin Avrupa’da yeri yokmuş, olamasın. İçeridekilerde onlardan aşağı kalmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Hadi bakalım biz varız’ diyor. İnanın 16’sından sonra Sayın Bahçeli bu işe taraftar, oda taraftarım diyor. Sayın Yıldırım’da taraftar. Dolayısıyla bu parlamentoya gelip ve parlamentodan geçer bana gelirse bende bunu onaylarım. Çünkü şehitlerimizi af yetkisi bizim değildir. Şehitlerimizin af yetkisi ailesindir, ondan başkası olmaz. Devlete karşı işlenen suçlarda ayrı bir konu. Muhtarlıkların kapatılacağını, kıdem tazminatlarından memurluğa kadar her şeyin kaldırılacağını söylüyorlar. Yalanın ucunu kaçırmış durumdalar. Freni patlamış kamyon duvar gereği kontrolü tamamen yitirdi. Sadece yalanla kalkıyor, yeni sistemle böyle olacak diyor. Bu millet tehditlere boyun eğmez.”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.