Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Tekirdağ’da

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşadığını belirterek, "Türkiye’nin kurucu ayarlarına geri dönmesi lazım" dedi. Kılıçdaroğlu, siyasal endeksli bir adaletin, adalet olmadığını...

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2016 16:36
Haber Güncellenme Tarihi: 02.04.2016 16:36
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşadığını belirterek, "Türkiye’nin kurucu ayarlarına geri dönmesi lazım" dedi. Kılıçdaroğlu, siyasal endeksli bir adaletin, adalet olmadığını belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "STK’lar Konuşuyor, CHP Dinliyor" Büyük Trakya buluşmasına katılmak üzere Tekirdağ’a geldi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kalkınması ve içinde bulunduğu sorunlardan kurtulabilmesi için gerekli olan eylem planlarını ve stratejilerini aktardı.
Hukukun üstünlüğünün olmasının, üreten bir devlet anlayışının yerleşmesinin, katma değer ürünlerinin olduğu ve güçlü bir ekonominin oluşturulmasının önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Bunlar olursa ülkemiz ayağa kalkar ama olmazsa hep beraber kaybederiz" ifadelerini kullandı.
"TAM DEMOKRASİ OLMAZSA OLMAZIMIZ"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin geleceğinin inşasında tam demokrasinin öneminde değinerek, "Önce bir konuda uzlaşacağız. Nasıl uzlaşacağız. Türkiye’nin geleceği nasıl olmalı. Sağın solun ötesinden bir konu diyorum. Dünya görüşümüz ne olursa. 4 ayaklı bir strateji sunacağım. Birinci ayağımız güçlü bir demokrasi, hukukun üstünlüğü. Bunun için insan olmamız lazım. İnsansanız, önce Türkiye Cumhuriyeti’nde tam demokrasi olması. Bu işin sağı solu yok, işçisi patronu yok. Tam demokrasi, hukukun üstünlüğü olması lazım. Birinci ayağımız, güçlü bir Türkiye için yaşanacak bir Türkiye için tam demokrasi" diye konuştu.
"KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLER ÜRETMELİYİZ"
Strateji planları arasında, ikinci önemli stratejinin üreten bir Türkiye olmasına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Atatürk ve İsmet Paşa ekonomi eğitimi almadı. Yemen’de, Libya’da çarpıştılar. Osmanlı paşasıydılar. Erkeklerde okuma yazma oranı yüzde 7’yi. Bin kadından 4 kadın okuma yazma biliyordu. Millet mektepleriyle başladılar işlere. Eğitimin önemini kavradılar. Fakat ekonomi her şeyin can damarı. Bize ’amele’ demeyin bize ’işçi’ deyin. Tek talepleri buydu. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik başarılarıyla taçlandırılmadıkça tam zafer değildir. Demek ki işin ikinci ayağı ekonomi, peki neyi üreteceğiz? Katma değeri yüksek ürün üretirseniz ekonomik geliriniz artar. Peki katma değeri yüksek ürün nedir? Cebinizdeki cep telefonları gibi. 21 yüzyılda katma değeri nasıl üreteceğiz? Katma değerli ürünler üretmek istiyorsanız" dedi.
"BİLGİ TOPLUMU, AKLIN ÖZGÜRLEŞMESİDİR"
Türkiye’nin güçlü bir ekonomiye ve sağlam bir demokrasiye sahip olması için sürdürülebilir bir yol haritası izlenmesi gerektiğine değinen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Dördüncü strateji ayak ise bunun sürdürülebilir olması gerekiyor. Hiçbir iktidarın böyle bir projesi olmadı. Bu strateji çerçevesinde yoluna devam eden bir ülke çağdaş olacaktır. Dünya hızla değişiyor. 20. yüzyılın sonu 21. yüzyılın başı ile dünya bir bilgi toplumuna geçmiştir. Bilgi toplumu, aklın özgürleşmesidir. İnsan doğasında olan merakı bilgi ve eğitimle teşhis edeceksiniz. İran üniversitelerinin, bilimsel yayın sayıları Türk üniversitelerini geçti. Bu ayıp bize yeter arkadaşlar" diye konuştu.
"BİZ UYGAR DÜNYANIN PARÇASI OLMAK İSTİYORUZ, ORTA DOĞU’NUN DEĞİL"
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin otomobil üretimi noktasında Güney Kore’den yıllar önce atılımlar yaptığını anlatarak, "Birinci ayak tam demokrasiyi nasıl sağlayacağız? Biz uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz, Orta Doğu’nun değil. Biz Güney Kore’den önce otomobil üreten bir ülkeyiz. ’Anadol’ diye bir markamız vardı. Güney Kore’de şu an 3 değerli markası var. Şimdi diyorlar ki ’otomobil yapalım mı? Yapmayalım mı?’ o tren kaçtı arkadaşlar" ifadelerini kaydetti.
"BİLGİYE DAYALI BİR EĞİTİM SİSTEMİ HAREKETİ BAŞLATMALIYIZ"
"Bir ülkeye kötülük yapmanız için bomba, top mermisi atmanıza gerek yok" diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Eğitim sistemini çökertmeniz yeterli. Osmanlı niye battı? Biz henüz bilimin ve bilginin farkında değiliz. Bir bakan çıktı dedi ki ’biz Müslüman bir ülkeyiz, bizden mucit yetişmez’ dedi. Esasen İslam’ın doğuşunda cebir ve bilimsel gelişmeler yaşanmıştır. İslamiyet Rönesans yol göstermiştir. Yeni bir hareket başlatmak zorundayız. Bu olay CHP’nin sorunu değil, bu Türkiye’nin sorunu. Esnafın da, kadının da, sanayicinin de sorunudur. O yüzden yeni bir hareket başlatmak zorundayız. Ülkemizden yana insanımızdan yana içi bilgi dolu, kaba bir hareket olmayan bilgiye dayalı bir hareket başlatmak zorundayız" ifadelerini kullandı.
"SİYASAL ENDEKSLİ BİR ADALET, ADALET DEĞİLDİR"
Kılıçdaroğlu, demokrasinin olmadığı ülkelerde, sivil toplum örgütlerinin ve hareketlerinin başarıya ulaşamayacağını belirterek, "Sivil toplum, meslek kuruluşları, hayvan sever dernekler, Ergene’yi kurtarmak için mücadele edenler, ülkede demokrasi olmadığı için başarılı olamazsınız. Güçlü demokrasi olması için ne yapmamız lazım? Bir ülkenin yargısı bağımsız ve tarafsız değilse o ülkede demokrasi yoktur. Yargı nedir? Adalettir, hak aradığım bir güçtür. Adalet yoksa, orada hiç bir şey yoktur. Bugün Türkiye’de yargı bağımsız mı? Tarafsız mı? Koca bir ’hayır’. Siyasal endeksli bir adalet, adalet değildir. Birinci ayağımız güçlü bir yargının olması gerekir. 4 yıllık Hukuk Fakültesi olmaz arkadaşlar. En az 6 yıllık olması lazım ve matematik bölümünden seçilmesi gerekir" dedi.
"ÜLKEYİ YÖNETENLERİN İHTİYAÇ DUYDUĞU ŞEY ALKIŞ DEĞİL, SAĞLIKLI BİR ELEŞTİRİDİR"
Medya özgürlüğünün tam demokrasi açısından önemini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"İkinci konu, medya özgürlüğü. Haberi gazeteden, sosyal medyadan, televizyondan takip ederiz. Bizi zorlayan var mıdır özellikle şunu izleyeceksin diye? Ama siyasi iktidar halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlıyorsa, o ülkede büyük bir medya özgürlüğü sorunu vardır. Çünkü siyasete, yani ülkeyi yönetenlerin ihtiyaç duyduğu şey alkış değil, sağlıklı bir eleştiridir. Gazeteci toplum adına bir kamu görevi yerine getirir. Bir gazeteciyi doğru haber yaptı diye cezaevine atarsanız, bu insan hakkı ihlalidir. O nedenle konsoloslar gidip Can Dündar ve Erdem Gül’ün davasını izlemişlerdir. Bir üçüncüsü değerli arkadaşlar, darbe hukuku diye bir kavram var. Ülkenin bundan arınması gerekir. Siyasi partiler yasası, seçim yasası gibi. Çağdaş demokrasilerde, vatandaşa kendi milletvekilini belirleme hakkı verilmelidir. Siyasi partiler yasasını değiştirerek, halkın kendi milletvekili adaylarını kendisi belirleyerek parlamentoya göndermeli."
"BEN DÜŞÜNCEMİ ÖZGÜRCE SÖYLEYEMEZSEM NASIL OTURUP TARTIŞACAĞIZ"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yüzde 10’luk seçim barajının kaldırılmasındaki düşüncelerini bir kez daha yenileyerek, "’Yüzde 10 seçim barajı’. O da darbe hukukun bir parçasıdır. Ne dediler ’milli irade’, ’milli irade’ o zaman niye yüzde 10 seçim barajını kaldırmıyorsunuz. Ve başka bir konu ’düşünceyi açıklama özgürlüğü.’ Ben düşüncemi özgürce söyleyemezsem nasıl oturup tartışacağız. Bunun sonucunda da 4 akademisyen, 2 kadın, 2 erkek bir bildiri yayınladılar diye cezaevindeler. Düşünceyi özgürce açıklamayı sağlayamazsak, ülkemiz iyi bir yol kat edemez. Yeni şeyler, yeni fikirler şiddete ve ahlaki değerlere başvurmadığı sürece bütün demokrasilerde var" diye konuştu.
"TOPLUM OLMANIN TEMEL KURALI ÖRGÜTLENMEDEN GEÇER"
Üniversitelerin özerkliğinin önemine değinen Kılıçdaroğlu, bilimsel, idari ve mali özerklik olarak üç temel ayakta durması gerektiğini belirterek, "İki kişi bir araya geldiği zaman tomalar, sular, biber gazları. Anayasa’da halkın toplanabilmesi ile ilgili detaylar açıkça belirtiliyor. Üniversitelerin özerkliği. Bir üniversite özerk değilse bilgi üretemez. Özerkliğin üç temel ayağı vardır. Üniversitelerin, bilimsel özerklik, idari özerklik ve mali özerklik gibi. Örgütlenme özgürlüğü. Toplum olmanın temel kuralı örgütlenmeden geçer. Örgütlenme demokrasinin gücüdür. Siyasette ahlak, adaletle başlar. Eğer ahlaki değerlerde yozlaşma başladıysa sistem çöker. Eğer ülkeyi yönetmeye talipsen ahlaklı olmalıyız. Siyasi ahlaksız olursa, vatandaşa dönüp ’sen neden böyle yaptın?’ diyemeyiz. Siyasi ahlak yasasının çıkması lazım, evrensel standartlarda siyasi ahlakın Türkiye’ye gelmesi lazım. Güçlü bir sosyal devlet, tam demokrasi için olması lazım. İstihdamın olduğu, engellilerinin kentlerde engelsiz koşullarda dolaşabildiği, hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir devlet sosyal devlettir. Hesap verilmeyen bir demokrasi olamaz. Ama bizim ülkemizde maalesef kör ve topal olarak devam ediyor" dedi.
"DOĞAYA SAYGILI BİR SİYASET ANLAYIŞI DEMOKRASİNİ ÖZÜDÜR"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, demokrasi tanımının içerisinde aynı zaman hak arama olduğuna da değinerek, "Kanuna uymak herkesin görevi. Doğa haklarına saygı. Trakya’ya termik santraller kuruluyor. Yenilenebilir diye bir enerji var. Güneşimiz, rüzgarımız ve suyumuz var. Neden kullanılmıyor. Bizim çocuklarımıza ve bizim dışımızda yansıyan canlılara sorumluluğumuz var. Çevre artık bir dünya sorunudur. Doğaya saygılı bir siyaset anlayışı demokrasinin özüdür. Kanun önünde eşitlik de çok önemli. Kadın için çocuk için engelli için ancak pozitif ayrımcılık yapılırsa değerlidir. Bu ülkeyi kuran insanlar gerçekten olağanüstü insanlar. Mustafa Kemal Atatürk 1934’te İsviçre’den, Yunanistan’dan önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı getirdi. İkinci sınıf vatandaş olmaz. Yasa önünde eşitlik, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ve toplumsal barışımız dinamitlenmiş durumda. Her gün şehitlerimiz geliyor. 2002’de sıfır terör vardı. Türkiye kan gölüne döndü. Türkiye’den 70 ilden IŞID’e katılım var. Kentlerin içi silah deposuna döndürüldü. Peki bu ülkeyi kim yönetiyordu? Kürt sorunu var mı? Var. Nasıl çözülecek? Demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülecek" ifadelerini kullandı.
"TERÖR SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ CHP’DİR"
Türkiye’de yaşanan terör olaylarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye’de bir sorun varsa, o sorun nasıl çözülür diye bir parti arıyorsanız o parti CHP’dir. ’Sorun böyle çözülmez’ dedik. Sorun İmralı’da kurulacak masada çözülmez. ’Mecliste çözülür’ dedik. İktidar partisinin genel başkan yardımcısı ’200 ton bomba yerleştirmişler’ diyor. Peki 200 ton bomba yerleştirilirken, bakan, vali, başbakan neredeydi. Şimdi kalkmışlar kahraman kesiliyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum. Biz Kuva-yi Milliye ruhundan geliyoruz. Bu sorunun çözümü CHP’dir. Hepimize Türkiye yeter" dedi.
"FEVRİ BİR DIŞ POLİTİKA OLMAZ"
Türkiye’nin geniş kapsamlı olarak dış politikasının revize edilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Organ Mahkemesi kurulmalı, tam demokrasi gibi. Anayasa Mahkemesi’ni ilk dillendiren parti de CHP’ydi. İyi bir dış politikamız olması gerekiyor. Dış politikamızın karşılıklı çıkarlar üzerine kurulması gerekiyordu. Fevri bir dış politika olmaz. Mısır’a, Libya’ya, Rusya’ya neden karışıldı? Türkiye’nin çıkarları neydi? Türkiye terör ithal eden bir ülke konumuna geldi. Sayın Davutoğlu’na da söyledim. Türkiye’nin 180 derece dış politikasının değişmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"CUMHURİYET TARİHİN EN DERİN KRİZLERİNDEN BİRİSİNİ YAŞIYORUZ"
"Cumhuriyet tarihin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz. Ve Türkiye bu krizi aşmak zorundadır" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu sorun hepimizin ortak sorunudur. Anayasa değişikliği için bize geldiler. Bu anayasa diyor ki ’basın hürdür, sansür edilemez’, ’hiçbir organ, makam ve mevki yargıya talimat veremez’, ’kadın erkek eşittir ayrım yapılamaz.’ Dedim ki anayasada bunlar yazıyor ama uygulamada yapılmıyor. Bizim de karşı olduğumuz maddeler var. YÖK’ün kalkması lazım. Ama ilk dört maddeden ödün vermeyiz. Türkiye devleti bir cumhuriyettir. Atatürk milliyetçiliğini değiştirmek istiyorlar. Şimdi bir kişinin arzusu için parlamenter sisteminin değiştirmek istiyorlar. Beyefendinin keyfi olması için" dedi.
"TÜRKİYE KURUCU AYARLARINA GERİ DÖNMESİ LAZIM"
Ülke olarak hep birlikte yeni bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Kendi ülkemizin sorunlarını ve çözümlerini biliyoruz. Hep beraber yeni bir yol haritası çizmeliyiz. Şu anda Türkiye yönetilmiyor, bir taraflara savruluyor. Davutoğlu, başbakan mı? kendisi söyledi ’müsamere başbakanı’ olduğunu. Devletin yapısı çöküyor. Liyakat sistemi devlette çöktü. İşi bilene, işi ehline vermen, teslim etmen gerekiyor. Trakya’nın, Karadeniz’in, İç Anadolu’nun da sorunları var. Sorunlarımız genel olarak aynı. Hukukun üstünlüğü, üreten bir devlet, katma değer ürünlerin olduğu ve güçlü bir ekonomi. Bunlar olursa ülkemiz ayağa kalkar ama olmazsa hep beraber kaybeder. Türkiye kurucu ayarlarına geri dönmesi lazım" ifadelerini kullandı.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.