'ÇED yönetmeliği çevreyi korumaya değil, yeni rant kapıları açmaya yönelik'

CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 1 yıl aradan sonra ÇED Yönetmeliği'ni yeniden değiştirmesini eleştirdi. Kaplan, ülkenin bu yıl bir kuraklık yaşadığını, bakanlığın bununla ilgili bir eylem planı yapması gerekirken; akarsu havzaları arasında su aktarımında 100 milyon metreküp altını ÇED'den muaf tuttuğunu kaydetti.

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Kaplan, 1993 yılından bu yana uygulanan ÇED yönetmeliğinin, toplam 8 kez değişikliğe uğradığını dile getirdi. Kaplan, 100 kilometrenin altındaki demiryolları projelerinin, akarsu havzalarından 10 milyon metreküpe kadar olan su transferlerinin, 10 milyon metreküpe kadar olan baraj ve gölet yapımının, deniz, göl ve akarsulardan 3 milyon metreküpe kadar kum çekilmesinin ÇED'den muaf tutulduğunu söyledi.

Bunun yanında sanayi ve enerji tesislerinin sökümünün de ÇED'den muaf olduğunu kaydeden Kaplan, termik santral, nükleer santral gibi enerji tesislerinin sökümünün bile bu kapsam içinde olduğunu ifade etti. Söz konusu yönetmelikte 'olağanüstü durumlar' başlığı altında, kentsel dönüşümle ilgili kararlarının bakanlık eliyle verileceğinin duyurulduğunu anlatan Kaplan, bunun, kentsel dönüşüm çalışmalarında çevresel etki değerlendirmesinin ÇED'den muaf tutulduğu anlamına geldiğini vurguladı. Yenilenebilir enerjiye karşı olmadıklarını belirten Kaplan, yalnızca bu enerji tesisleri yapılırken, çevreye zarar verilmesinin önlenmesini ve sürdürülebilir olmasını istediklerini ifade etti.

Bir soru üzerine Kaplan, ÇED'deki son yönetmelik değişikliğinin, çevreyi daha iyi korumaya değil, yeni rant kapıları açmaya yönelik olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanının bu konuya ilişkin direktifi de olduğunu hatırlatan Kaplan, orman alanlarının dönüştürülmesinin ÇED'de olduğunu vurguladı. 237 büyük projeyi olduğunu dile getiren Kaplan, büyük bir kısmının devletin karayolları, barajlar ve yol yapımından oluştuğunu ifade etti. Bunların neden ÇED'ten muaf tutulduğunu sordu.

Orman ve çevre talanı ısrarından vazgeçilmediğini dile getiren Kaplan, kalkınma ve enerji uğruna yaşam alanlarının yok edilmesine dur denilmesi gerektiğini vurguladı. Dilovası örneğini veren Kaplan, bir önlem alınmadığı için çevre kirliliğinin getirdiği olumsuzluklardan dolayı kanser vakalarının patlamaya başladığını ve insanların ölmeye başladığını söyledi.