Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: “İdam konusu parlamentonun ve hükümetin gündeminde değildir”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “İdam konusunun yolu sokakta tartışmak değildir. İdam ile ilgili mesele TBMM’ye gelir ve eğer gerekli desteği alırsa yasalaşma sürecinde adımlar atılır. Ama şu aşamada idam konusu TBMM’nin gündeminde...

Haber Giriş Tarihi: 17.10.2016 14:48
Haber Güncellenme Tarihi: 17.10.2016 14:48
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “İdam konusunun yolu sokakta tartışmak değildir. İdam ile ilgili mesele TBMM’ye gelir ve eğer gerekli desteği alırsa yasalaşma sürecinde adımlar atılır. Ama şu aşamada idam konusu TBMM’nin gündeminde değildir. Gelirse yolu belli, nasıl olacağı belli. Şu anda böyle bir mesele hükümetin ve parlamentonun gündeminde değil” dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu’nun ardından açıklamalarda bulundu. Musul operasyonu ile ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, “Birçok ülke için koalisyonun içerisinde yer almış olsalar dahi Suriye’deki mesele, Irak’taki mesele ta uzaklardaki bir meseledir. Bizim için ise Suriye’nin her sokağındaki gelişme, her mahallesindeki gelişme, Irak’ın her mahallesindeki gelişme Türkiye’yi birinci derecede etkileyen, bize ait bir gelişmedir. Hiçbir şey olmasa 3 milyon mülteciye zaten şuan da ev sahibi yapan bir ülkeyiz. Musul’da işlerin ters gittiğini düşünün. Musul’da çok sayıda insanın şehri terk edip kaçmak zorunda kaldığını düşünün. Nereye gelecekler? Gelecekleri yer Türkiye’dir. Birkaç tane mülteci geldiği zaman etekleri tutuşan Avrupa ülkelerinin bu konuya bu kadar uzaktan seyirci kalmaları son derece normaldir. Ama Türkiye’nin başta mülteciler meselesi olmak üzere sadece mülteciler meselesi de değil, terör meselesi üzerinden de birinci derecede bölgedeki gelişmelerden de ilgisi olduğu açıktır. Musul’dan kaçacak olan DAEŞ militanlarının yine gidecekleri yer İtalya’nın Milano kenti değildir. Onlar bir yolunu bulup Türkiye’yi tehdit etmeye çalışacaklar. Musul operasyonunda kuyruğu sıkışanların DAEŞ örgütlerinin ilk yapacağı şey Türkiye’de terör eylemlerini artırmaktır. Daha dün üç tane polisimizi şehit verdik. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Herkesin samimi ve açık olması lazım. Türkiye hem muhtemel göç dalgaları üzerinden hem muhtemel yeni terör dalgaları üzerinden birinci derecede etkilenecek olan bir ülkedir. Dolayısıyla bu kadar açık bir şekilde etkilenme ihtimali olan soruna en yakın şekilde ilgiyi de gösterecektir. Bunun için hiç kimse niye Türkiye bu kadar bu meseleyle ilgileniyor diye bir soru dahi sormaması lazım. B planlarımıza gelince, evet B ve C planlarımız var ama bunları da ortalık yerde konuşacak değiliz. Şii milisler, Sünni milisler lafını kullandıkça bu bölgede operasyon yapmak isteyenlerin ekmeklerine yağ süreriz. Evet, Haşdi Şabi adı altında bir milis grubu vardır. Bu grup şuan da operasyonun içerisinde değildir. Irak’ın resmi ordusu operasyonun içerisinde ama şuanda da Peşmerge sahada ön kuvvet olduğu için Irak ordusu da beklemededir. Türkiye’nin kırmızı çizgilerinden birisi budur. Musul’un bütün dengeleri değiştirecek olan birtakım başka milislerin yani o şehre ait olmayan dışarıdan bir takım unsurların getirilip Musul’a konulması, bu ister Haşdi Şabi olur, ister PYD, YPG olur, getirilip oraya konulması Musul’daki dengeyi bozduğu gibi Musul’da bundan sonra ortaya çıkacak, DAEŞ sonrasında ortaya çıkacak bir çözüm anlayışını da son derece baltalayacaktır. Bizim hassasiyetimiz burasıdır” diye konuştu.
Bir gazetecinin “Türkiye’nin Musul operasyonunda olmamasının ne gibi sakıncaları var?” sorusu üzerine Kurtulmuş şu cevabı verdi:
“Türkiye, Kuzey Irak yönetimi ile çok ciddi yakın ilişkiler içerisinde. Bu süreçte özellikle Musul’a ilişkin hassasiyetleri birlikte kontrol ediyoruz. Ortak noktalarda olduğumuzu ifade edeyim. Yine Türkiye’nin eğitmiş olduğu silahlı güçlerin de Peşmerge unsurları ile birlikte harekata katıldığını başında da söyledim. Bu anlamda Türkiye kendi kırmızı çizgilerini koruyor, ısrarla Musul’un bir örgütten kurtarılırken başka bir örgütün eline teslim edilmesinin sakıncaları üzerinde duruyor. Herkes ile bu konuyu konuşuyoruz. Irak Merkezi Hükümeti de dahil olmak üzere. Belli bir noktaya gelindiğini görüyorum. Şuana kadar Türkiye’nin genel çerçevesini zorlayacak bir durumda devam etmiyor operasyon. Operasyon başladığı andan şu ana kadar Türkiye’nin genel çerçevesinde uygun devam ediyor. Ama biz olası beklemediğimiz gelişmeler karşısında da tedbirlerimizi almış olarak hazırlıklarımızı yapıyoruz.”
“Dolar en kısa süre içerisinde normal seviyesine geri gelecektir”
Son günlerde dolardaki hareketlenmeye ilişkin kamuoyunun rahat olması gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, “Burada kamuoyunun da rahat olması lazım. Dolardaki bu hareketlenmenin kalıcı olması için Türkiye ekonomisinin kalıcı bazı zafiyetlerinin ortaya çıkmış olması lazım. Bunun geçici olduğunu görüyoruz. Ümit ediyoruz ki en kısa zamanda normal dengesine oturur. Onun için çok endişe edecek bir durum yoktur. Türkiye ekonomisi bütün dengeleri sağlam bir şekilde hem 15 Temmuz’un ortaya çıkardığı sarsıntıyı atlatmıştır, hem de bölgedeki yaşanan bu kadar önemli krizlere rağmen Türk ekonomisinin genel dengelerinde en ufak bir sarsıntı söz konusu değildir. Dövizdeki dalgalanmanın konjonktürel olduğu ifade edeyim. En kısa süre içerisinde normal seviyesine geri geleceğini ümit diyoruz” açıklamasını yaptı.
Kamuya personel alımları ile ilgili Kurtulmuş, “Kamuya personel alımı bakımından şu anda bildiğiniz gibi kamuda ciddi bir takım arındırma süreci içerisindeyiz. FETÖ terör örgütü mensuplarından kamunun arındırılması ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Çalışma Bakanlığı 60 bin civarında yeni personelin 2017 yılı içerisinde alınacağı ile ilgili bir açıklama yaptı. Bazı bakanlıklar ihtiyaçlarını tespit ediyor. Bunların bir kısmı sözleşmeli olabilir, bir kısmı kadrolu olabilir. Kamuda asla kamuya hizmet edecek personel açığı asla olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarının Bağdat’a gitmesine yönelik de Kurtulmuş şu bilgileri verdi:
“Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımızın Bağdat’a gitmesiyle ilgili dünden itibaren görüşmeler yapılıyor. Hava sahasının açılıp geçiş izni verilmesi ile ilgili geçiş izni sağlandı. Zannediyorum önümüzdeki saatlerde Dışişleri Müsteşarımız Bağdat’ta olacaktır. Bağdat hükümeti ile hem Musul konusu hem de diğer konular teferruatlı bir şekilde müzakere edilecektir. FETÖ ile mücadele konusu elimizde iki maddelik, üç maddelik bir anahtar var ve onu kullandığımız zaman bu işi tamamiyle kökten bitecek diye bir şey yok. 40 yıldır devletin içerisine sızmış, olabilecek her yere girmiş, kendisini uzun bir süre saklamış, gizlemeyi başarmış ve belki hala devletin kadroları içerisinde kripto bir vaziyette varlığını koruyan bir çeteden bahsediyoruz. 40 yıllık hazırlığı milletimiz 15 Temmuz’da bir gecede ters düz etti ama bunların pisliklerin temizlenmesi, devletten arındırılması uzun süre alacaktır. Ne gerekiyorsa o yapılacaktır. Bu örgütle mücadele etmek için, bunların devletten arındırılması için, Türkiye’ye bir zarar verecek noktada olmamaları için ne gerekiyorsa yapılacak. Kamuoyu çok büyük oranda yüzde 90’ların üstünde FETÖ’ye karşı verilen bu mücadelede destek veriyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini bunlardan arındıracağız.”
“İdam TBMM’nin gündeminde değildir”
İdam konusunda hükümetin bir çalışmasının olup olmadığı ile ilgili Kurtulmuş, “Böyle bir beklenti var ama idam konusu Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladı. İdam konusunun yolu sokakta tartışmak değildir. İdam ile ilgili mesele TBMM’ye gelir ve eğer gerekli desteği alırsa yasalaşma sürecinde adımlar atılır. Ama şu aşamada idam konusu TBMM’nin gündeminde değildir. Gelirse yolu belli, nasıl olacağı belli. Şu anda böyle bir mesele hükümetin ve parlamentonun da gündeminde değil. Ama kamuoyunda böyle bir baskı var. Siyaset kamuoyu beklentisi göz ardı ederek yapılmaz. Şu anda da atılmış ya da atılmaya hazırlık halinde olduğumuz bir adımın olmadığını ifade edeyim” açıklamasında bulundu.
“Esas formül başkanlık sistemidir”
Bir basın mensubunun “Başkanlık sisteminde bir A, B, C planı var mı?” sorusu üzerine Kurtulmuş şu yanıtı verdi:
“Şimdi tabi bizim görüşümüz belli. Diğer siyasi partilerin görüşlerinin de ortaya çıkması lazım. Bugünkü Sayın Bahçeli ile Sayın Başbakanın yapacağı görüşme belki bu çerçevede önemlidir. Nihayetinde siyaset imkanlar meselesidir. Tek başına AK Parti’nin bir anayasa değişikliği yapmasının imkanı yok. Hatta bunu kamuoyuna götürecek bir çoğunluğumuzda yok. Dolayısıyla başkanlık sistemindeki görüşümüzün diğer partilerle paylaşılarak belli bir noktaya gelmesini sağlayacağız. Bizim tercihimiz, önceliğimiz, birinci hedefimiz bir başkanlık sistemidir. Esas formül başkanlık sistemidir.”
Kurtulmuş, turistik gezi için gittiği Kudüs’te İsrail askerleri tarafından gözaltına alınan Orhan Buyruk’un son durumu hakkında şu bilgileri verdi:
“Orhan Bey’in gözaltına alındığı andan itibaren Dışişleri Bakanlığı olarak hükümet olarak meseleyi çok yakinen takip ediyoruz. Sivil bir vatandaşımız turistik bir gezi için Kudüs’e ziyaret yaparken hemen ertesi gün gözaltına alınmış ve 19 gündür de gözaltındadır. Zannediyorum bu ayın 19’unda mahkemesi var. Her safhada meseleyi takip ediyoruz. Bu anlamda temaslar yapılmıştır. Ümit ediyorum ki 19’unda yapılacak olan mahkemede serbest bırakılması mümkün olur.”
Fırat Kalkanı Harekâtı ve güvenli bölgenin oluşturulması konusunda Kurtulmuş, “Öncelikle bu bölgenin güvenli hale getirilmesi lazım. Şuan da üstünden sürekli sayısız uçakların uçtuğu bir bölgeden bahsediyoruz. Top atışlarının sürekli her gün cereyan ettiği bir bölgeden bahsediyoruz. Öncelikle o bölge halkı için oranın normalleşmesini sağlamamız lazım. Özellikle saldırılardan korunduktan sonra bu bölgede kamplar kurulur. Güvenli bölgeler oluşturulur. Bunun güvenliği uluslararası camianın konsensüsü ile ortaya konulabilir. Türkiye olarak biz orayı pratik olarak güvenli bölge olacak hale getiriyoruz. Arkasından da uluslararası camianın teyidiyle bir kamp meselesi de gündeme gelebilir” dedi.
Kurtulmuş, “Musul operasyonu kapsamında yeni bir göç bekleniyor mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Hazırlıklarımız var. 3 milyondan fazla mülteciyi almış bir ülkeyiz. Ama tarih boyunca bu ülkenin ortak özelliği dünyanın esenlik adasıyız. Kimin nerede başı belaya girer, başı belaya sıkışırsa gelip kaçtığı, emniyet ve eman aradığı yer bu topraklardır. İspanya’dan kaçan Yahudiler, Hitler’in zulmünden kaçan Yahudiler, Saddam’ın zulmünden kaçan Kürtler, dünyanın başka taraflarından kaçan insanlar, Suriye’den kaçan 3 milyon insan, Irak’tan kaçan 300 binin üzerinde insan. Bunların hepsinin gelip eman dilediği yer Türkiye topraklarıdır. Bundan şeref duyarız. Bunun bir maliyeti var, güvenlik maliyeti var, terör maliyeti var. Biz bu anlamda bu politikamızı sürdürmeye devam ederiz. Musul’da yanlış bir şey olmasın diye onun için çırpınıyoruz. Musul’da yanlış bir şey olursa yine yüz binler göçlerini alacaklar sırtlarına, sefil ve perişan bir şekilde gelecekleri yer Türkiye’dir. Türkiye buna hazırdır ama bu insanları bu duruma düşürmeyelim diye uluslararası camiaya uyarıda bulunuyoruz. Musul operasyonu düzgün bir şekilde yapalım istiyoruz. Düzgün olursa Musul’dan bir göç dalgası olmaz. Zaten Musul’da operasyon yanlış yapılır, orada bir takım Musul’a ait olmayan milis güçleri getirip Musul’un içerisine sokulursa Allah muhafaza Musul’da çok farklı şeyler olabilir. Bölge barışına da ilave bir yük demektir. Türkiye için de ilave bir göçmen dalgası demektir.”
"Bu konuyu gündeme getirenler halt etmişlerdir"
İtalya’da Türk fındığının kanserojen madde ürettiği ile ilgili yapılan haberlere sert çıkan Kurtulmuş, “Ben de Karadeniz milletvekili olarak, Ordu milletvekili olarak bütün bölgemizi ilgilendiren bir konu. Bu konuyu gündeme getirenler halt etmişlerdir. Türk fındığı hiçbir şekilde kanserojen olmadığı gibi hiçbir şekilde sağlığı tehdit eden bir şekilde de değildir. Bu Türkiye’nin uluslararası alanda fındıkta en büyük dünyadaki fındık üreticisi olmasını çekemeyenlerin ve yıllardır söylediğimiz fındık borsasının artık Türkiye’de kurulması gerekir tezlerimizi kabul etmeyenlerin ortaya çıkarmış olduğu manipülatif bir haberdir. Hiçbir ihtimali yoktur, hiçbir değeri yoktur. Bütün milletimizin ve Karadeniz’deki üreticilerimizin rahat olması gerekir. Biz konunun tamamiyle takipçisiyiz. Sonuna kadar bunu takip edeceğiz. Son derece yanlış, son derece tarafı bir haberdir. Bunun Türkiye’deki fındığın gelişimine en ufak bir zarar olmayacağını ifade etmek isterim. Vatandaşlarımız, fındık üreticilerimiz, Karadeniz halkı rahat olsun. Gerekli mücadeleyi yapar ve gerekli cevapları veririz” diye konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.