Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bakan Çelik’ten Fransa’daki terör saldırısına ilişkin açıklama

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Fransa’daki terör saldırısını kınayarak, "Bu saldırı değerlendirilirken terörü belli bir dine, millete hasredecek şekilde bir takım tanımlamaların kullanılması da yanlıştır. Bu...

Haber Giriş Tarihi: 15.07.2016 17:53
Haber Güncellenme Tarihi: 15.07.2016 17:53
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Fransa’daki terör saldırısını kınayarak, "Bu saldırı değerlendirilirken terörü belli bir dine, millete hasredecek şekilde bir takım tanımlamaların kullanılması da yanlıştır. Bu terörü besleyen siyasi ve ideolojik kökenlere destek verilmesi anlamına gelebilecek bir takım değerlendirmelere yol açabilir" dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi heyetini kabul etti. Kabulde yaptığı konuşmada Bakan Çelik, terör eylemini şiddetle kınadığını belirterek, “Bu korkunç eylem terörün her zaman hiç beklenmedik şekillerde karşımıza çıkabileceğini gösteren nasıl küresel bir olgu olduğunu gösteren bir yapısını bir kere daha ortaya koydu” diye konuştu.
"Değerlendirmeler konusunda aceleci davranmamak son derece hassas olmak belli bölgeleri belli dinleri belli kimlikleri hedef almaktan kaçınmak gerekir"
Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu eylemi değerlendirirken iki noktanın üzerinde hassasiyetle durulması gerekir. Birincisi Fransa’da yaşayan birinin kutlama yapmak üzere toplanmış insanların üzerine bir kamyonu bu şekilde sürerek çocuklar dahil onlarca insanı öldürecek kadar insanlıktan çıkmasına yol açan bu radikalleşme, marjinalleşme ve terör tehlikesinin iyi değerlendirilmesi gerekir. Bu acil ve zaruridir. İkincisi insanlıktan çıkan bu çevrelerin korkunç eylemlerinin önlenmesi için gerekli güvenlik ve istihbarat kapasitesinin sadece ulusal düzeyde değil, bölgesel ve küresel düzeyde de geliştirilmesi gerekmektedir. Birinci husus Türkiye’nin ve Avrupa ülkelerinin ortak değerlerini korunmasını ilgilendirmektedir. Burada söz konusu olan masum canlar kadar vatandaşlarımızın huzur içinde yaşamalarını sağlayan başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan hakları demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi temel değerlerimizin terör örgütlerince hedef alınmasıdır. Değerlerimize kastedenlerin sadece belli bir coğrafyadan belli bir dinden, bölgeden çıktığı şeklindeki değerlendirmeler terörün zemin bulmasına yol açan ideolojik yapıya daha çok hizmet edecektir. Bu sebeple bu değerlendirmeler konusunda aceleci davranmamak son derece hassas olmak belli bölgeleri belli dinleri belli kimlikleri hedef almaktan kaçınmak gerekir.”
"İnsanlığa karşı yapılmış bir saldırı olarak kınıyoruz ve lanetliyoruz"
“Değerlerimize kastedenlerin sadece Kuzey Afrika kökenliler olduğu şeklinde bir takım değerlendirmeler bu bakımdan yanlıştır” diyen Çelik, “İslamofobia ile yabancı düşmanlığıyla Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmenleri radikalleşmeye iten değişik saiklerin de kökenine inilmesi gerektiği konusunda hassas olmalıyız. Dünkü saldırıyı nasıl kınıyorsak, bu saldırıyı ’İslamcı terör’ olarak damgalayıp İslam diniyle bu terör eylemini yan yana getirenlerin eylemlerinin de bu şekilde yanlış bir değerlendirme olduğunun altını çiziyoruz. Bu saldırıyı kayıtsız ve şartsız bir şekilde söylüyorum, insanlığa karşı yapılmış bir saldırı olarak kınıyoruz ve lanetliyoruz. Bu saldırı değerlendirilirken terörü belli bir dine, millete hasredecek şekilde bir takım tanımlamaların kullanılması da yanlıştır. Bu terörü besleyen siyasi ve ideolojik kökenlere destek verilmesi anlamına gelebilecek bir takım değerlendirmelere yol açabilir. Saldırıya ilk tepki olarak yapılan bazı değerlendirmelerin daha soğukkanlı ele alınması gerektiğini ifade ediyoruz. ’Cihatçı’ denilen ’Selefi’ denilen bir takım akımlar üzerinden bu akımlarla mücadele üzerinden ki bu mücadele meşru bir mücadeledir ama bu mücadeleden yola çıkarak İslamofobia’yı ve yabancı düşmanlığını besleyen bir takım açıklamalar yapılması da içinde bulunduğumuz dünyayı daha kötü bir hale sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Terörle hep beraber mücadele etmeliyiz. Onun milleti, dini ve kimliği olmadığı konusunun her zaman altını çizmeliyiz. Düşünsel düzeyde bununla mücadele etmemiz ve radikalleşmeye giden yolların kapanması içinde el birliği yapmamız gerekir. Demokrasi içinde yaşayan ve nüfusunun ekseriyeti Müslüman olan Türkiye bu tip teröristleri en çok korkutan ülkedir. Çünkü demokratik değerlerle barışık, Müslüman büyük bir kitlenin bir arada olması bunların esas olarak ideolojik kökenlerine karşı verilmiş en büyük cevaptır. Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi, Türkiye’nin AB ile bağlarının güçlenmesi de terör örgütlerinin ideolojik tezlerine verilmiş en büyük cevaplardan bir tanesidir. Bu bağlamda AB’de yaşayan Türk toplumlarının entegrasyon konusundaki başarı hikayelerinin iyi birer örnek teşkil ettiğinin altını çizmek gerekir" açıklamasında bulundu.
"Terör örgütleri ve teröristler sürekli yeni eylemleri planlıyorlar ve gerçekleştiriyorlar"
Güvenlik ve istihbarat konusunda dile getirdikleri ikinci hususunda önem arz ettiğini kaydeden Bakan Çelik, "Zira terör örgütleri ve teröristler sürekli yeni eylemleri planlıyorlar ve gerçekleştiriyorlar. Terör örgütlerinin silah bırakması ve geri çekilmesi gibi bir hareket tarzı göremiyoruz. Ülkemizde de hükümetimizin bütün iyi niyetli çabalarına rağmen PKK terör örgütünde bu anlayışın oluşmaması bunun iyi bir örneğidir. Türkiye olarak biz sadece vatandaşlarımızın ve demokrasimizin değil, bölgemizin ve Avrupa’nın güvenliğinin de ortak değerlerimizin de savunulmasında en önde yer alan bir konumda bulunduğunu biliyoruz" dedi.
"Uluslararası toplumun hangi saikle hangi örgütçe yapılırsa yapılsın teröristten kahraman çıkmayacağını sadece ve sadece insanlık düşmanı çıkacağını iyi anlaması gerekiyor"
Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir yandan DAEŞ’i bir yandan PKK ve DHKP-C’nin insanlarımızın yaşamlarına kasteden, toplumumuzu sindirmeye çalışan saldırılarıyla mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz diğer tarafın da hiçbir devlet otoritesi bulunmayan bin 295 kilometrelik Suriye ve Irak sınırımızda tek başımıza DAEŞ vahşetiyle PKK ve PYD terörüyle mücadele ederken bize destek olmasını beklediğimiz bazı Avrupalı dostlarımızın Avrupa Parlamentosu çatısı altında terör örgütü PKK’nın bayrağının elebaşının fotoğrafını içeren sergi açması son derece çelişkili bir durumdur. Paris’te, Brüksel’de, Dakka’da, Bağdat’ta meydana gelen terör eylemleri karşısında gösterdiğimiz ayrım yapmayan tepkinin insan hayatını ve onurunu en üstte tutan anlayışın tüm uluslararası toplum tarafından gösterilmesini bekliyoruz. Bu tepkinin yekvücut gösterilmemesi hatta AP’deki fotoğraf sergisi gibi terör örgütlerini neredeyse romantize eden girişimler sergilenmesi terör örgütlerine daha büyük saldırılar daha yıkıcı eylemler için cesaretlendiriliyor. Uluslararası toplumun hangi saikle hangi örgütçe yapılırsa yapılsın teröristten kahraman çıkmayacağını sadece ve sadece insanlık düşmanı çıkacağını iyi anlaması gerekiyor. Devletler arasındaki savaşın dahi uluslararası hukukta yeri vardır. Ama terörün ve teröristin hukukunu bir yana bırakın en ufak bir insanlık değerinden bile ne kadar uzakta olduğu dün akşam görülmüştür. Biz Türkiye olarak şimdiye kadar olduğu gibi her zaman insanlığın yanındayız, demokratik değerlerin yanındayız. Milyonlarca mülteciyle insanca bir anlayışla ülkemizde kabul ettiysek, yine insan onurunu korumak için terörle yılmadan mücadele edeceğiz. Müttefiklerimizle teröre karşı mücadelede açık bir işbirliği içinde olmaya devam edeceğiz. Terör belasını tüm dünyadan yok etmek mümkün olmasa da etkilerini aza indirmek, insanlarımızı ve değerlerimizi korumak için en ön cephede mücadele etme konusundaki sorumluluğumuzu yerine getireceğiz."
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.