Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten 'Kanal İstanbul ve Montrö' açıklaması

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Kanal İstanbul herhangi bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çelişmiyor. Buradaki seyri sefer serbestisi aynen korunacak” dedi. Çelik, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesine ilişkin de, “Ortadoğu coğrafyasındaki denklemi doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurdu" diye konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 06.01.2020 19:45
Haber Güncellenme Tarihi: 07.01.2020 00:49
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
AK Parti Sözcüsü Çelik'ten 'Kanal İstanbul ve Montrö' açıklaması

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Kanal İstanbul herhangi bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çelişmiyor. Buradaki seyri sefer serbestisi aynen korunacak” dedi. Çelik, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesine ilişkin de, “Ortadoğu coğrafyasındaki denklemi doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurdu" diye konuştu.

AK Parti MKYK ve MYK toplantıları sonrasında kameraların karşısına geçen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İran-ABD gerilimi, Libya’daki son durum ve iç siyasete ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütü tarafından şehit edilen Piyade Sözleşmeli Er Berkay Işık’ın cenazesine devletin üst düzey temsilcilerinin katılmadığı yönünde yapılan haberlere cevap veren Ömer Çelik, “Tipik bir yalan haber örneğidir. Şehadet mertebesine erişmiş

kardeşlerimizi Alevi-Sünni ya da mezhepsel mensubiyetle tanımlamak şehitlik makamına saygısızlıktır. Baştan aşağı yalan ve provokatif bir haber” diye konuştu.

Diyarbakır anneleri ile ilgili gündemin MYK ve MKYK açısından son derece canlı bir gündem olduğunu belirten Çelik, “Her zaman kendileri ile olduğumuzu, gündemlerini yakından takip ettiğimizi ifade ediyoruz. 3 Eylül’de başlayan bu vicdan eylemi 126. gününe girdi. Bazı anneler yavrularına kavuştu, bazıları da kavuşmayı bekliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşleri Emine Erdoğan hanımefendi kendilerini ziyaret etti. Bir anne olarak Diyarbakır anneleri ile bir araya geldi. Türkiye’deki en ufak bir hadiseye yüksek duyarlılık gösteren kesimlerin bu annelerin çocuklarına kavuşmak için sürdürdüğü bu nöbete hiçbir şekilde ilgi göstermemeleri giderek artan bir şekilde dikkat çekmeye devam etmektedir” şeklinde konuştu.

“Kadına şiddet konusu bu yılın ilk günlerinde de çeşitli haberlerle gündeme geldi” diyerek kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin bilgi veren Çelik, “Zincirin hangi noktasında boşluk varsa bunun giderilmesi için son derece hassas çalışmalar yürütülmektedir. Yıl sonuna kadar İçişleri Bakanlığı bünyesinde 250 bin personelimize eğitim verilecek. Bu konu sürekli takip etmemiz, mücadele etmemiz gereken bir konu. 75 maddelik eylem planıyla kadına karşı şiddete karşı farkındalığı artırmak için yeni bir aşamaya geçmiş oluyoruz” dedi.

“ABD tüm dünyaya tek bir devletin güvenliği üzerinden bakmamalı”

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesine de değinen Çelik, “Ortadoğu coğrafyasındaki denklemi doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurdu. Irak sahası zaten yüksek tansiyonun güçlü olduğu bir sahaydı. Yeni bir takım şiddet olaylarını önümüze getirecek bir safhaya geçildi” dedi.

“Yapılan bu saldırı bölgedeki istikrarsızlığı tetikleyecektir” ifadelerini kullanan Çelik, Irak’ın istikrar ve güvenliğinin bütün bölgenin istikrarı ve güvenliği anlamına geldiğini söyledi. Çelik, “Mezhepsel düzeyde ortaya çıkan bu fay hatlarının yeniden tetiklenmesi tehlikesi söz konusu olabilecektir. Belli devletler belli mezhepler üzerinden, rakipleri başka mezhepler üzerinden siyasi fay hatlarını tetikleyebilmektedir. Bunun da şiddete dayanan kötü sonuçlarını kısa zaman içerisinde görebilmekteyiz” diye konuştu.

ABD’nin bölgeye bakarken tüm bölgenin güvenliği üzerinden bakması gerektiğini söyleyen Çelik, ”ABD tüm dünyaya tek bir devletin güvenliği üzerinden, Ortadoğu’ya, Akdeniz’e tek bir devletin çıkarları üzerinden bakarsa istikrarın yakalanması, bütünsel yapıların ortaya çıkması mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.

“Biz meşru bir yapıyı desteklemek üzere oradayız, kimse ile çatışmak üzere orada değiliz”

Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşma ve uluslararası tepkilere ilişkin Çelik, “Biz bu anlaşmayı imzalar imzalamaz Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni yıkmak isteyen Hafter’e Yunanistan’ın neden ziyaret yaptığının iyi düşünülmesi lazım. BM’nin meşru kabul ettiği yapı, Türkiye ile bu anlaşmaya imza atan bu yapı, herhangi bir şekilde zaafa uğradığı andan itibaren Yunanistan orada tek taraflı, bir bakıma Akdeniz’de yeni bir Sevr Anlaşması anlamına gelen o haritayı yeniden uluslararası toplumun merkezi gündemi haline getirmeye çalışacak. Neredeyse bizi Antalya Limanı’na hapseden, Akdeniz’deki bütün egemenlik haklarımızı ortadan kaldırmaya çalışan bir hareketlilik var. Libya ile yapılan bu anlaşma Akdeniz’deki haklarımızın perçinlenmesi olduğu gibi, bize karşı oluşturulan bu haritanın da yırtılıp atılması, bu yapının da darmadağın edilmesi anlamına geliyor. Neden Türkiye bu anlaşmayı imzalar imzalamaz hemen Yunanistan Dışişleri Bakanlığının hiçbir meşruiyeti olmayan Hafter ile bir araya geldiğini iyi değerlendirmek gerekiyor. CHP sözcülerinin sahip çıktığı, ‘seküler bir kişi’ dediği Hafter’in Türkiye açısından değerlendirmesini neye göre yapacağız biz? Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarına, Libya ile ilişkilerine, Türkiye’nin milli çıkarlarına nasıl davrandığı ile bakacağız. Bu kişi açıklamalarında Libya’da iş yapan Türk şirketlerini hedef gösteriyor, Türk vatandaşlarını hedef gösteriyor, Akdeniz’de seyreden Türk bandıralı gemileri hedef olarak gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Libya’da olumsuz gelişmelerin gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin Akdeniz ve kuzey Afrika’daki milli çıkarlarının olumsuz yönde etkileneceğini belirten Çelik, “Yaptığımız şey milli çıkarlarımızı korumaktır, bunu da meşru güçlerle yapıyoruz. Ulusal Mutabakat Hükümeti Türkiye’den destek istediği için bu desteği Türkiye tabii ki verecektir. Türkiye’ye düşmanlık eden Hafter’i destekleyen ve Fransa, Mısır, Suud, BAE ya da Rusya ile herhangi bir çatışmamız söz konusu değil. Biz meşru bir yapıyı desteklemek üzere oradayız, kimse ile çatışmak üzere orada değiliz. ‘Doğu Akdeniz’de niye yoksunuz’ diyenler anlaşmayı imzaladığımız zaman ‘anlaşma iyi oldu’ diyorlar, anlaşmayı imzaladığımız gücü korumak için işin içine askeri destek girdiği zaman ‘bu yanlıştır’ diyorlar. Anlaşmaları imzalıyoruz, diplomatik çabalarımızı sürdürüyoruz, politikalarımızın arkasına Türkiye’nin sahadaki gücünü koymak gerektiğinde de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla tereddütsüz şekilde bu destek de bir irade olarak ortaya çıkmaktadır” dedi.

“Kanal İstanbul herhangi bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çelişmiyor”

Kanal İstanbul’dan savaş gemilerinin de geçip geçmeyeceği sorusuna cevap veren Çelik, “Kanal İstanbul herhangi bir şekilde Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çelişmiyor. Buradaki seyri sefer serbestisi aynen korunacak. Bu proje tamamlandıktan sonra Montrö Sözleşmesi temelinde gemi trafiğine açık olmaya devam edecektir. Kanal İstanbul’daki uygulamanın Montrö ile çelişmeyecek şekilde yönetilmesi konusunda irademiz vardır ve bu şekilde yönetilecektir” diye konuştu.

”TSK’nın ihtiyaç duyduğu taktirde eğiteceği unsurlar olarak orada bulunmaktadır”

Türkiye’nin Libya’da Özgür Suriye Ordusu’nda görev almış Suriyelilerle birlikte hareket edeceği yönündeki iddialara cevap veren Çelik, “Suriye’ye gittiğimizde orada TSK ile hareket edenler oranın halkı olan kimselerdi. Libya’da da meşru hükümet var. Bunlara bağlı güçler de var. Bunlar TSK’nın ihtiyaç duyduğu taktirde eğiteceği unsurlar olarak orada bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

“Bu aslında FETÖ ile mücadele konusunda ne kadar hassas olduğumuzu gösteren bir şey”

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün FETÖ ile mücadele konusunda “Yargı kılı kırk yararak suçlu ile masumu ayırmalı. FETÖ ile mücadele sulandırılmamalı" şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Bu aslında FETÖ ile mücadele konusunda ne kadar hassas olduğumuzu gösteren bir şey. Bu örgüt ile mücadele herhangi bir safhada başlayıp herhangi bir safhada bitebilecek bir mücadele değil. Bu örgüt çeşitli katmanlar halinde devlet hayatına yerleşmiş, toplum hayatının içine girmiş, görünürde kendisine zıt bir takım kimlikleri temsil eden yapıların içine de yerleşmiş. Onyıllar boyunca kendisini saklama yeteneği yüksek elemanlara sahip bir örgüt. Bu konudaki teyakkuzun devlet katında devam etmesiyle ilgili bir hatırlatmadır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.