Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

AK Parti Mart Ayı Danışma Meclis Toplantısı

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Millet ’bu anayasa değişmeli’ diyor. Burada bir anayasanın değişmesi, bütün yazılımın, zihniyetin değişmesi, anayasal, yasal sürecin değişmesi, iki idari sistem başkanlık. Bu ikisi de çok...

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2016 14:35
Haber Güncellenme Tarihi: 02.04.2016 14:35
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Millet ’bu anayasa değişmeli’ diyor. Burada bir anayasanın değişmesi, bütün yazılımın, zihniyetin değişmesi, anayasal, yasal sürecin değişmesi, iki idari sistem başkanlık. Bu ikisi de çok hayatidir Türkiye’nin geleceği için. Biz bundan vazgeçmeyiz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ’Ak Parti Mart Ayı Danışma Meclis Toplantısı’na katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada anayasa konusuna değinen Akdoğan "Toplumda ihtiyaç var mı? Var. Talep var mı? Var. Herkes 12 Eylül Anayasasından şikayetçi. Peki ne olacak. Bizim kaderimiz mi bu darbe yasası. Diğerleriyle birlikte yapamıyorsak, tek başımıza yapmamız gerekiyor. Millet bu konuda uzlaşmış durumda. Millet bu anayasa değişmeli diyor. Burada iki şey, anayasanın değişmesi, bütün yazılımın, zihniyetin değişmesi, anayasal, yasal sürecin değişmesi, iki idari sistem başkanlık. Bu ikisi de çok hayatidir Türkiye’nin geleceği için. Biz bundan vazgeçmeyiz. Meclis’te ne olur? Diğerleri aynı oyunbozanlığı yapabilirler. Burada bize düşen toplumsal baskıyı diğer partiler üzerinde de kurabilmektir. Bunun için toplumdaki hassasiyeti canlı tutmak ve siyasi partiler üzerinde baskı kurmak. Bu teşkilatlarımız açısından çok önemli" ifadelerini kullandı.
"AK PARTİ’NİN BURADA KORKACAK BİR ŞEYİ YOK"
Dokunulmazlıklar konusuna da değinen Akdoğan, şunları kaydetti:
"Dokunulmazlık meselesi temelde Meclis’in saygınlığını, itibarını korumak için olan bir şeydir. Milletin iradesi üzerindeki vesayet oyunlarını bozmak için var olan bir şeydir. Ama birileri buna gölge düşürüyorsa, Meclis’in saygınlığına gölge düşürüyorsa, milletin iradesi ve siyaset kurumu üzerinde başka vesayet tasavvufları geliştiriyorlarsa o zaman bu konuda adım atmak gerekir. Yani siyaset terörün manivelası kaldıracı haline geliyorsa işte o siyasi terör örgütünün propaganda birimi gibi çalışıyorlarsa, Kandil’den talimat alıyorlarsa, açıktan terör faaliyetinin parçası haline geliyorlarsa onlara ilişmemek, dokunmamak hukukun ve siyasetin altını oymaktır. Bu yüzden bu konu çok önemli. ’Hodri meydan’ dedi Ak Parti ne yaptılar? İşi yokuşa sürüyorlar şimdi. Daha ileri bir şey söylüyormuş gibi yapıp, var olanı nasıl kapatabiliriz. Ak Parti’nin burada korkacak bir şeyi yok. Ama diğer partiler şuan tutuşmuş durumdalar. Bu konuda da sonuna kadar gideceğiz."
"BU MESELENİN ÇÖZÜLMESİ, BU YÜKÜN PAYLAŞILMASI GEREKİYORDU"
Göçmenler meselesinde anlaşmaya varıldığını hatırlatan Akdoğan, "Sanki dünyanın neresinde bir Suriyeli var toplayacaklar hepsini Türkiye’ye verecekler. Türkiye mülteci deposu mu olacak? Böyle bir şey yok. 20 Mart’tan sonra Türkiye’den Yunan Adalarına geçen kişiler tespit edilecek ve her bir kişiye karşılık Türkiye’deki kamplardan bir kişi Avrupa’ya gönderilecek. Düzenli göçmen olarak yerleştirilecek. Bunları Avrupalılar seçmeyecek biz seçeceğiz. Onlar almayı durdurursa biz de almayı durduracağız. Bu şunun için gerekli, Türkiye giderek birileri transit ülke haline gelsin istiyor. Türkiye transit geçiş ülkesi olmamalı. Biz artık denizlerde boğulan bebekler, çocuklar görmek istemiyoruz. Bu yüzden bu meselenin çözülmesi, bu yükün paylaşılması gerekiyordu. Şimdi 4 Nisan’dan itibaren bu süreç nasıl çalışacak göreceğiz" ifadelerini kullandı.
PKK’nın AB tarafından terör örgütü ilan edildiğini ve nasıl Brüksel’de çadır kurabildiğini soran Akdoğan, "Bu işte çifte standarttır. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasındır. Beni sokmuyor, kimi sokarsa soksun. Böyle bir anlayış olmaz. Bu konuda samimiyet, ortak mücadele gerekiyor. Çünkü o yılan bir gün seni de sokuyor" dedi.
"DEMOKRATİK ANAYASANIN OLMAZSA OLMAZ EN ÖNEMLİ ŞARTI MİMARININ MİLLET OLMASIDIR"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya ise anayasa sorunun geldiği seviyeyi paylaşmak istediğini ifade ederek, "Türkiye demokratik anlamda henüz anayasasına kavuşamamıştır. Demokratik anayasanın olmazsa olmaz en önemli şartı mimarının millet olmasıdır. Türkiye mimarı millet olan anayasayı özellikle siyaset kurumu milletine sunamamıştır. Bu konuda ilk çaba partimizin öncülüğünde oluşturulan uzlaşma komisyonunun iki seneye varan çalışmasıdır. 2011 yılı uzlaşma komisyonu hem Türk tarihinde, hem Türk anayasacılık tarihinde başarılamayanı başardı. Büyük milletin nasıl anayasa istediğini büyük bir anayasa havuzunda talepler havuzunda topladı. Bizim genellikle kültürel yapımız, genetik yapımız anlaşma ekseninde değil, tartışma ve sonuç üretmeme ekseninde bir yapı özelliği taşımaktadır. Bir defa uzlaşma ruhunun noksanlığı burada etkisini doğurdu. İkincisi siyasal partilerin mevcut anayasanın yürürlükten kaldırılması ve yeni anayasanın yürürlüğe girmesi noktasında bir irade zaafları vardı. Anayasanın çıkmamasını, mevcut anayasanın yürürlükte olmasını statükolarının, menfaatlerinin ve avantajlarını muhafazası bakımından gerekli gördüler" diye konuştu.
"YENİ ANAYASAYI YAPMASAK DAHİ YÜRÜRLÜKTEKİ ANAYASAYI YÜRÜRLÜKTEN KALDIRMASI GERÇEK BİR DEMOKRATİK KAZANIM OLACAKTIR"
"Ak Parti olarak uzlaşma temelinde bütün partilerin asgari müştereklerde birleşebileceği bir anayasa projesi üretme noktasında üzerimize düşeni yaptık" diyen İyimaya, şöyle konuştu:
"Bundan sonra sıra anayasanın Ak Parti tarafından projelendirilmesi ve halk oylamasıyla anayasa normuna dönüşmesine kalmıştır. Biz iki şeyi yapıyoruz, 1982 Anayasası yürürlükten kalkacaktır. Revizyonist bir anayasa yapmıyoruz. 1982 Anayasasının yürürlükten kaldırılması yeni anayasanın yapılmasından, yapılmış olmasından daha önemlidir. Yeni anayasayı yapmasak dahi bu parlamentonun kurucu iktidar yetkisi içerisinde yürürlükteki anayasayı yürürlükten kaldırması gerçek bir demokratik kazanım olacaktır. 5 yıl, 2 yıl, 3 yıl anayasasız kalabiliriz anayasal kurumlar var, kurumların bağlı olduğu yasalar yani organik yasalar var bu çok önemli. Ama akıllıca olanı yeni anayasayı da aynı zamanda eş zamanlı olarak yürürlüğe koymaktır."
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.