Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Pik Noktası

Yazının Giriş Tarihi: 19.04.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.04.2020 00:01

Pandemi ilanını takiben adını neredeyse hiç duymayanlarımızın da artık ezberinde.

Bizde ki karşılığı tepe noktası;

Tıp literatüründe ise pik noktası deniliyor.

Yani hadisenin en yoğun şeklinin tezahür ettiği nokta.

Sonrası, o noktadan iniş ve kabul edilebilir seviyeye gelince de rutin seyrediş,en sonunda da bitiş.

Tıpçılar o inişe de plato diyorlar. Rutin zaten herkesçe rutin. Bitiş ise bazen göreceli olsa da nihayet anlamında.

Dış etkenler hayatının ortasına demirlediğinde ve insan kendisi ile kendi  kendine kaldığında neler düşünüyor neler ?

Ve nelere takıyor?

Ben de takmadım belki ama, bu süreçte günde en az beş kez karşıma çıkan pik noktası konusunu düşünmeye başladım.

Düşündükçe de gördüm ki, hayat büyük ölçüde pik noktalarından oluşuyor.

Ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım mı?

Belki aranızdan benim ile hem fikir olanlarınız bile çıkar.

Bence hayata dair ne yaşıyorsak onun bir pik noktası var.

Hiçbir olgu aynı yoğunluğunda sürmüyor yaşamımızda.

Mutlak surette bir süre tırmanıyor sonra inişe geçiyor ve rutine dönüşüyor.

Bazen fark ettirmeden de bitiveriyor.

Ancak anılarımızı karıştırdığımızda rastlıyoruz izlerine.

Önce hayat dilimlerimizde yaşıyoruz bunu;

Her ne kadar kişiye göre artı eksi değişiklikler gösterse de hayata dair beklentilerimiz kırklı yaşlarda tavan yaparak kırkın yanına gelen her rakamla kol kola girip  platoya inmeye başlıyor ve elli dediğimizde artık umduklarımızla değil bulduklarımızla devam ediyoruz yaşamaya.

Ya aşklarımız?

Onlar da, dökülen göz yaşları,çekilen acılar,ayrılmalar,kavuşmalar,uykusuz geceler,yemeden içmeden kesilmeler,hayaller,hayallerin en büyük düşmanı gerçekler derken bir süre sonra pik yapmadılar mı hayatımızda?

Platodan yuvarlana yuvarlana inip yoklara karışarak ruhunda gizli kalmış kim bilir ne aşk hikayeleri yazanlar vardır aranızda.

Ve acılarımız;

Bitmeyeceğinden emin olduğumuz,evrile evrile büyüyeceklerinden korktuğumuz,bu korkuyla yaşamaya alıştığımız en büyük acıyı kendimizin ki sandığımız acılarımız;

Kaç tanesi ne ara pik noktasına tırmandı da oradan nasıl aşağıya indi hatırlamıyoruz bile.

Ancak bir yenisi tırmanırken fark ediyoruz.Çoğunlukla da geç kalmış oluyoruz.

İlk-Orta-Lise-Üniversite üzerlerine yüksek lisans ve doktora yapanlarımızı da koyarsak 20 yıllık öğretim hayatı da son mezuniyetle reel olarak pik yapmıyor mu?

Sağlıkla yaşadığımız yılların da bir pik noktaları var;

Bboşuna kırk tırt dememişler

İhtiraslarımız da pike tabi.

Belli bir yaşa gelince ihtiras olmaktan çıkıp içimizde bir yerlerde ya yara olarak kabuk bağlıyorlar ya da sessizce platoya iniyorlar.

Şanslı olanlarımızınkiler bitiyor,olmayanlarımız hırsları ile yaşlanıyor.

Hatalarımız da ihtiraslarımız gibi;

Hatalarını pik yapmadan dizginleyebilenlerimiz de oluyor tabi ama çoğumuz hatalarımızın o zirve noktasına bizim işlediğimiz  pişmanlık bayrağını çekmelerini hüzünle izliyoruz platodan onlarla  birlikte yuvarlanırlarken.

Sanırım tek istisna parasızlık;

Bizler daha paralı olmanın  puk şifresini bulamamışken o sürekli pik noktasına çadır kurmuş  piknik yapıyor.

Şöyle bir bakıyorum daha neler neler pik noktasından sonra olağan seyrine dönüyor diye.

Sahte arkadaşlıklar olabilir mesela;

Pik noktası çok alçaktır bu durumlarda. Çıkarın ç si bir düşmeye görsün, nerede düştüyse orası pik noktasıdır.

Ne yazık ki sevinçler de nasiplerini alıyorlar pik noktasından.

Çok gülme ağlarsın ata sözü bunun en güzel kanıtı.

Velhasıl hayata dair ne varsa hepsinin bir pik noktası var.

Son pik noktası da malum.

Onun platosunu inipte yolda nelerle karşılaştığını söyleyebilen olmadı henüz.

Eh madem hayat pik lerden ve platolardan oluşuyor,

Bizim bu canhıraş telaşlarımız niye?

Olmazları ekip olurlar biçmeye çalışmanın beyhude uğraşında hem kendimizi hem de birbirimizi yıpratmamızın ne anlamı var ki?

Hele ki eksikliklerimizi  dayatmamızın.

Dünya hayatı hiç birimize danışılmadan tesis edildi.

Dolayısı ile kuralları da biz koymadık.(iyi ki de koymadık)

Ziyan edeceğimiz başka bir fiziki yaşamız da yok.

Bari ruhani olanı kurtaralım.

Onun pik noktası var mı?

İşte bunu öğrenmek için buradaki pik noktalarını iyi bilmek gerekiyor.

Pardonu yok ki hayata dair yanlışlarımızın

Pik noktası olsun…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.