Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Peygamberimizin çocuklara verdiği değer

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2020 00:01

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah resulü, her konuda önder ve rehber olduğu gibi, çocukların eğitimi ile ilgili de yegâne örnektir. O şefkat, merhamet, sevgi ve hoşgörüsü ile kimseyi ayırt etmeden, herkesin üzerine rahmet damlaları gibi yağmış, çölleşmiş nice gönülleri güllük gülistanlığa çevirmiştir.  Özellikle çocukların onun hayatında farklı bir yeri vardı. Engin tevazusu ile çocukların gönlünü almış, değerli olduklarını onlara hissettirmiştir.  Onlara selam vermiş, selamlarını almış, şakalaşmış,  sıkıntılarını dinlemiş, sohbet etmiş, hasta olduklarında ziyaretlerinde bulunmuş,  hatalarını yüzlerine vurmamış, seviyelerine inerek haramı-helali bile anlayacakları şekilde anlatmıştır.

     Allah resulü çocuklarla beraber yarış etmiş, onlarla beraber koşmuş, “kim yanıma önce gelirse onu ödüllendireceğim” diyerek önde geleni devesinin sırtında Medine sokaklarını gezdirerek ödüllendirmiş. Sırtında taşımış, öpüp okşamış.   Namazda torunu sırtına bindiğinde hevesini alsın diye secdeyi uzatması ne kadar derin bir anlayışın ve şefkatin tezahürüdür. 

   Muhammet b. Rabi’nin çocukluk hatırasını aktarırken anlattığı şu olay tebessümlere vesile olduğu kadar ne güzel hikmetler barındırır:

  “Ben beş yaşlarındaydım. Peygamberimiz çocuklarla şakalaşırken bir kovadan ağzına su alıp püskürtmüştü”

    Hele hele çok sevdiği kuşu ölen bir çocuğa “kuşun ne oldu” diye sorması… “öldü” cevabını alınca teselli etmesi çocuklara verilen ne büyük bir değerdir.

    Ebu Rafi ise  Allah resulünün ince, bir o kadar eğitici özelliği olan,  başından geçen şu  hâdise; bugünün kaba saba, eli sopalı, çatık kaşlı bazı Müslümanlarına ne büyük ders mahiyetindedir:

“Küçükken  Ensarʼdan birinin hurma ağacını taşlıyordum . Taşlarken, Efendimiz gördü, benim yanıma geldi:

“Çocuğum niçin hurma dalını taşlıyorsun” diye sordu. Ben de:

“Acıktım ya Rasülallah! Yemek için.” dedim. Bana dedi ki:

“Ağacı taşlama! Sen ağaçlardan düşen hurmaları o şekilde ye.”

Sonra benim başımı okşadı. Sonra bana bir dua etti:

“Allahım! Bunun karnını doyur!”  buyurdu.” (Ebu Davud)

    Hata ve kusur işleyen çocukları Allah’ın azabıyla korkutmak, “Allah seni yakar, cehenneme atar” diyerek Allah ile korku salmak, Allah’a yapılan en büyük haksızlık olduğu kadar menfi etkisinin olacağı da muhakkaktır.  Allah çok merhametli ve şefkatlidir. O yakıcı değil, affedicidir. O kulunu cehenneme atmak için değil, cennete nail olabilmesi için yaratmıştır. O nefret ettirmeyi değil, sevmeyi ve sevdirmeyi emretmiştir.  O kuluna yük olmayı değil, kulunun yükünü hafifletmeyi murat etmiştir.   

    Çocuklarını ciddiye almayıp onlara değerli olduklarını hatırlatmayanlar onların değer üretmesini bekleyemezler. Allah resulü çocukları eğitirken onlara değer vermeyi, onları ciddiye almayı hiçbir zaman ihmal etmemiştir.

     Mesela bir defasında, elinde ki içeceği yanındakilere ikram etmek istemiş. Âdeti üzerine sağdan başlamak üzere sağına döndüğünde bir çocuğun olduğunu görmüştür. Ancak sol tarafında da yaşlı bir sahabe bulunmaktadır. Çocuğa dönerek “müsaade edersen ilk önce bu yaşlı amcaya vereyim.” Çocuk; “hayır vallahi senden gelen nasibim için kimseyi kendime tercih etmem” deyince çocuğa saygı göstermiş ve içeceği ona vermiştir. ( ibni Hacer)

     O’nun engin hoşgörüsü dillere destandı.  Hata ve kusurları nedeniyle kimseyi azarlamazdı. Çocukların incinmesine ne pahasına olursa olsun asla razı olmaz, buna sebep olanı uyarırdı. Onlara öf bile demez, niye şöyle yaptın, böyle yapmamalıydın diye doğrudan uyarmak yerine bizzat o yanlış şeyi kendisinin görmesini ve o hatadan dönmesini öncelikli olarak tercih ederdi.  

   Bir defasında da torunlarından Hz. Hüseyin, kucağındayken üzerine pislemiş. Bunu gören bakıcısı rahatsız olmuş ve omzuna vurmuştu.  Allah resulünü rahatsız edenin çocuğun üzerine pislemesi değil bakıcının bu hareketi olmuştur. Ona dönerek “oğlumun canını yaktın. Allah sana rahmet etsin” diye uyarmıştır bakıcıyı.

   O’nun yetiştirdiği nesil kıyamete kadar gökyüzünü süsleyen yıldızlar gibi;  yolunu kayıp edene kılavuz oldular.  Cahiliye toplumunun asrısaadete döndürülmesi Peygamberimizin değer vererek büyüttüğü bu sahabeler öncülüğünde olmuştur.

     Kısaca, çocuk nazenin bir çiçek gibidir, kırmaya, hırpalamaya gelmez, ihmal kabul etmez.  Öyle ki zaman geçirilmişse de aşı bile tutmaz…

    Daha yeni filiz vermiş meyve ağacı gibi,  saf temiz toprağa ve özüne uygun çocuklarımızı mahir bir bahçıvan edasıyla büyütmeli.    Midesi kadar ruhunu da doyurmalı. Maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçlarını da gidermeli.    Özüne sadık, yaratılış hamuruna bağlılığı sağlanmalı.  Sevgi suyunu şefkat gıdasını verirken değerli olduğunu hatırlatmalı. Merhametle bakmalı.  Sabır azığımız olmalı bu mukaddes yolculukta. 

   Asrı Saadetin en büyük öğretmeni olan Allah resulünün yetiştirdiği çocuklar toplumun huzur ve saadetinde vesile olurken onun rehberliğinden uzaklaşınca,  günümüzün koca koca adamları davranışlarıyla asrımızı kandan gözyaşından, yaşanamaz hale getirdiler.  Haksızlık hukuksuzluk insanı canından bezdirmiş durumda. İhtiras kılıcıyla taş üstünde taş baş üstünde baş kalmadı. Saygı sadece kelimelerde, sevgi Kaf Dağı kadar uzaklarda…

   Nice masum evlatlar aile yuvasının sıcaklığını çocuk yuvalarında teneffüs etmeye çalışıyor. Huzur bulamayan büyükler adını “huzur” koydukları huzur evlerinde arıyor.  Analar dizini döverken, babalar başlarını taşlara vuruyor. Büyük bir yangın var; ahlaksızlık yangını.  O yangın evimizi sarmış, içerisinde oğlumuz kızımız yanıyor. Ahlarımız arşı alaya ulaştı, karanlıkta göz gözü görmüyor.  Her yıl bu burhandan çıkmak için farklı farklı eğitim modelleri deneniyor,  fayda yok.  Bu olmadı birde şöyle eğitelim deniyor sonuç hüsran…

   Kısaca; vatanına, milletine bağlı; dinini diyanetini önceleyen, mukaddesatına, saygı gösteren evlatlar yetiştirmek istiyorsak Allah resulünün ahlakıyla temiz dimağları süslemeli, O’nun sevgi ve hoşgörü kurnasından çocuklarımızın kana kana emmesini sağlamalı. Tek rol model ve başöğretmen olarak O’nu kabul etmeliyiz.  Başka kurtuluş yolu yok!

    Selam ve dua ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.