Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Özel sektör borcu etkili

Yazının Giriş Tarihi: 12.09.2018 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.09.2018 00:01

Türkiye, küçük ve orta boy işletmelerle yoluna devam eden bir ülke olarak görülmeli… 100 ila 1000 arasında işçi çalıştıran işletmelerin, karlılık ve borç arasındaki ilişkiyi tam olarak kuramadığını buradan söylemem gerek. Büyüklerin atacağı çok sayıda adım varken, orta boyların parmak ucunda yürüdüğünü de görüyorum. Küçükler ise esnaf mantığıyla hareket ediyor…

Örneğin TOFAŞ, 3 vardiya çalışma düzenini 2 vardiyaya düşürerek yoluna devam edebilir… Oyak Renault’da da benzer tasarruflar olabilir… Alman devi Bosch, asla boş kalmaz… Yurtdışı ilişkileri sağlam firmalar, tökezlemez…

DÖVİZ PİYASALARI VE ŞİRKETLER

Şirketlerin yüksek döviz borçları çok can yakacak gibi duruyor… Kurdaki en ufak hareketlenmede döviz açıklarını kapatmak amacıyla harekete geçiyorlar… Haziran sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu 221,7 milyar dolar. Kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise 19,1 milyar dolar. Özel sektör, yüksek borçluluk nedeniyle kurdaki hareketlenmelerde panikleyerek alıma geçince serbest piyasada büyük dalgalanmalar meydana geliyor…

Bir süre yabancı yatırımcının Türk hisse senetlerine ve devlet iç borçlanma senetlerine geçmiş yıllardaki kadar ilgi göstermediğini de belirtmeliyim. Geçmişte yabancı girişi düşük seyrediyordu ancak şimdi o durumu bile arar hale geldik.

Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre yabancılar, yılbaşından 3 Ağustos 2018’e kadar olan sürede hisse senedinde 1 milyar 170 milyon, devlet iç borçlanma senedinde ise 107 milyon dolarlık çıkış gerçekleştirdiler. Böylece toplam çıkış 1 milyar 277 milyon doları buldu. Oldukça yüksek sayılabilir…

Oysa yabancı yatırımcılar geçen yıl aynı dönemde tam 8.8 milyar dolar getirmişlerdi. Bu tutarın 2.6 milyar doları hisse senedi, 6.1 milyar doları Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) alımı yoluyla gelmişti. Hazine rahatlamıştı…

Bir önceki yıla, 2016’nın aynı dönemine bakalım. 320 milyon doları hisse senedi, yaklaşık 3 milyar doları da iç borçlanma senedi alımından oluşmak üzere toplam 3.3 milyar dolar getirilmişti. Bir başka anlatımla milyar dolarlık girişlerden, milyar dolarlık çıkışa geldik… Doğal olarak döviz kuru Türkiye aleyhine artıyor, sayın Cumhurbaşkanı da halka, “Yastık altındaki altın ve dövizlerinizi bozdurun” çağrısı yapıyor…

Döviz girişini yeniden başlatacak hamleler gelmediği takdirde kurun çok daha yukarıya doğru hareketlenmesini önleme şansımız ne yazık ki pek yok gibi görünüyor. Atılacak adımlar var ancak; Geleceği kaybetmenin, ipotek etmenin ağırlığı var…

Ekonomik temelli hamlelerde geciktiğimiz ortada. Artık örneğin Merkez Bankası tutup faizi artırsa işe yarar mı, bu karar yabancının Türkiye’ye dönmesini, en azından gitmemesini sağlar mı, kestirmek oldukça zor. 500 baz puan belki de dünyanın en yüksek artışı olacak ama giden gelir mi belli değil… Çünkü yabancı yatırımcı oranlarla, yüzdelerle pek ilgilenmiyor ya da eskisi kadar ilgilenmiyor. Ülkenizdeki gelişmeleri izliyor.

Şimdi daha çok bakılan, aranan başka bir kavram var; “Güven”. Hiç kimse Türkiye’nin borcunu ödeyemeyeceğini düşünmüyor. Güven derken kastedilen bu değil. Kaygı duyulan, gelecekte koşulların daha olumsuz olabileceği düşünülüyor.

İşte yabancı yatırımcı Türkiye ekonomisindeki oynaklığın nerede ve hangi düzeyde duracağını kestiremediği için gelmiyor… Geleceği kimse bilmiyor… Yabancılar, bir süre daha Türk piyasalarından uzak durmayı tercih ediyorlar.

1970'lerin ilk çeyreğinden itibaren dünya ekonomik gücü, endüstriyel kapitalizmden finansal kapitalizme geçti. Finansal kapitalizmin en basit sembolü de sermaye piyasaları dediğimiz borsalar. Uluslararası oyuncuların girip çıktığı anlık işlemlerle yönetilen ve şirketleri zorlayan yerler…  

Yapmamız gereken şirketlerimizi ağır yüklerden kurtarmak ve koşmalarını sağlamak olmalı. Vergi almayalım bir yıl. Sigorta almayalım, stopaj almayalım, banka borçlarını ödemelerini sağlayalım. İhracatta KDV iadelerini hemen ödeyelim. Mahkemelik olan konularını çözelim. Bırakalım yapsınlar, bırakalım satsınlar, bırakalım üretsinler…

Sadece denetlemeyi unutmayalım…

Olağanüstü hallerde olağanüstü kararlar alınır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.