Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

MİLLİ OTOMOBİL VE MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM KONUSUNDA MUTLU BALKAN'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Aktif çalışmaları ve projeleriyle Bursa'da adından oldukça fazla söz ettiren " Balkan Robot Teknolojileri Ltd.Şti"nin kurucularından ve Genel Müdürü , AK Parti'den 27. Dönem Bursa 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı Sayın Mutlu Balkan ile güzel, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Haber Giriş Tarihi: 19.05.2018 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 19.05.2018 00:51
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
MİLLİ OTOMOBİL  VE  MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM   KONUSUNDA  MUTLU BALKAN'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Öncelikle Sayın Vekil Adayım sizi tanıyabilir miyiz? Sonrasında çalışma hayatınızla ilgili  bizleri bilgilendirirseniz sevinirim?

Elbette ,memnuniyetle . 1983 yılında işçi bir baba ve ev hanımı bir annenin üç çocuğunun ilki olarak Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. 2001 yılında girdiğim Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektrik Öğretmenliği bölümünden 2005 yılında mezun oldum. Marmara Üniversitesi , Mekatronik Mühendisliği Yüksek Lisans mezunuyum. Doktora eğitimime devam etmekte olduğum Marmara Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümünde misafir öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. 2011 yılında kurduğumuz ileri teknoloji şirketinin  kurucularından ve Genel Müdürüyüm. Tabii bugünlere gelmem hiç de kolay olmadı,  1994-2001 yılları arasında simitçilik, sonrasında 2005-2007 arasında robotik Otomasyon mühendisliği, 2007-2008'de robotik projeler müdürü ,2008-2011 arasında  satış müdürü, 2011 den günümüze dek halen Şirket ortağı ve müdürü olarak görev yürütmekteyim.

Peki AK Parti ile tanışmanız ne zaman oldu?

Daha üniversite yıllarımda tanışmıştım , 2007'de üye olmam ile devam etti. Şimdi de 27. Dönemde AK Parti  Bursa 1. Bölgeden milletvekili aday adayı olduğumu da  söylemek istiyorum. Buradaki amacım , temel ilkem, hedefim üniversitelerde hali hazırda mevcut eğitim ve öğretim sisteminde bulunan eksiklikleri gidermenin yolunun siyasetten geçtiğini kanaat getirmiş bulunmaktayım . Bu yüzden sadece üniversitede öğretim görevlisi olarak değil de siyasetin içerisine girerek Bazı şeylerin değişimi ile ilgili mücadelemi oralarda yürütme çabasındayım. Yaşamış olduğum sürecide sizlere kısaca  özetlemek isterim.  28 Şubat sürecinde Meslek Lisesinde  ve İmam hatip liselerinde okuyan birçok öğrenci gibi ben de katsayı problemine takılıp ,  Boğaziçi Makine Mühendisliğine girebileceğim puanım olmuş olmasına rağmen Marmara Elektrik Öğretmenliğine kayıt yaptırabildim. Tabii benim gibi binlerce , yüz binlerce öğrenci de o zamanlar büyük sıkıntılar yaşadı. Bizler de bu tür haksızlıkların sona ermesi ve daha da iyileşmesi adına bu yola girmiş bulunmaktayız.

Sayın Vekil Adayım gerçekten de üzerinde çok fazla çalışıldığı anlaşılan  projeleriniz bulunmakta.  Öncelikle şunu sormak istiyorum.Milli otomobil neden bu kadar çok öncelikli?

Yerli ve milli otomobilin  gereklilikleri anlatmakla bitmez .Öncelikle otomobil hayatımızın vazgeçilmez bir parçası, bunun yanı sıra yüzlerce sektörü tetiklemiş olması, yeni teknolojilerin gelişmesine olanak sağlaması, gelişen her teknolojiden faydalanıp sürekli yenilenmesi  ve tabii en önemli vazgeçilmesi ise prestij  kaynağı haline gelmiş olmasıdır. Bu kadar çok bileşeni olan başka bir makine var mı?

    O yüzden otomobil temel ihtiyaç maddesi haline gelmiş durumdadır. Her devlet her koşulda kendi Otomotiv endüstrisini kurmak zorundadır. Çünkü yerli ve milli otomobil projesi yarım bırakılmış milli bir meseledir. Böylelikle  15 yıllık Otomotiv ve robot teknolojileri deneyimimi milli otomobil projesinde paylaşmak üzere çeşitli projelerde danışmanlık görevlerim olduğunu da belirtmek istiyorum. Allah izin verirse uzun yıllardır milletçe hayalimiz olan bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından projeye dönüştürülmüş Türkiye'nin otomobili projesinin siyasi ayağında görev almaya talibim.

Üzerinde yoğun çalışmalar yürüterek projelendirdiğiniz bir diğer  husus ise "Mesleki Teknik Eğitimin Problemleri" ile ilgili bizlere neler söylemek istersiniz?

Ülkemizde 2010 yılında çıkarılan kanunla Teknik Eğitim Fakültesi adı altında faaliyet gösterip, esas amacı Endüstri Meslek Liseleri için teknik öğretmen yetiştirmek olan okullar kapatılmıştır. Bu okullar teknoloji fakülteleri adı altında yapılandırılarak uygulamalı çalışacak mühendis yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Ancak meslek liselerinin uzun vadede öğretmen ihtiyacını nasıl karşılanacağına dair bir yapılanma göz önüne alınmamış ve Meslek Lisesi teknik öğretmen ihtiyacı için bir eğitim planlaması henüz oluşturulmamıştır.

    Bu konuyla ilgili çözüm önerimize gelecek olursam; Ülkemizde binlerce Meslek Lisesi olmasına karşın artık bu okullarda öğretmen olarak çalışacak teknik öğretmen mezun eden okul yoktur. 2010-2017 yılları arasında teknik eğitim fakültelerinden mezun olan öğrenci sayısı giderek azalarak sıfıra yaklaşmaktadır. Bunların sayısı tüm ülkede sadece onlarla ifade edilebilir. Ülkemizde bugün sadece daha önceden teknik eğitim fakültesinden mezun olmuş, ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın kadro şişkinliği nedeniyle öğretmen olamayıp, sanayide çalışan eski mezunların Milli Eğitim Bakanlığı'na dönüşüyle teknik öğretmen ihtiyacı karşılanmaktadır. Mesleki ve teknik eğitim 2023, 2053, 2071 vizyonları doğrultusunda yeniden yapılandırılmalıdır.

    Bu bağlamda Teknik eğitimin önemi yeniden ele alınarak ,Tıp gibi okul bitmeden mesleğini uygulayabilen Mühendisler yetiştirilmelidir. Bir doktorun mezun olduğunda en temel mesleki becerilerden yoksun olması düşünülemeyeceği gibi bir teknik elemanın da( özellikle teknisyen, tekniker, mühendis) mezun olduğunda temel mühendislik bilgi ve becerisini sergileyemiyor olması milletimizin gelecek vizyonunu gerçekleştirmek için gerekli olan yerli ve milli teknolojilerinin geliştirilmesi hususunda ayağımıza pranga olmaktadır. Teknik elemanların seviyesini yükseltmenin 1. basamağı mesleki teknik eğitim personelinin seviyesini yüksek tutmaktır. Bundan dolayı teknik eğitim fakülteleri yeniden açılmayacaksa en azından teknik öğretmen olacak gençlerin mühendislik ve teknoloji fakültelerinden mezun olduktan sonra Teknik Eğitim üzerine uzmanlık eğitimi almaları sağlanmalıdır. Bu eğitimin ardından mutlaka Tıpta Uzmanlık sınavı gibi mesleki eğitimde uzmanlık sınavına tabi tutulup seviyeleri denetlenmelidir. Böyle yüksek seviyeli bir eğitim alan öğretmen adaylarının KPSS ve geçim kaygısı taşımamalırı gerekir ki teknik öğretmen olmak cazip hale gelsin.

    Mesleki Teknik eğitimin problemlerinden diğer bir başlık ise Meslek Lisesi /Normal Lise oranının bozuk olmasıdır.

    Ülke genelinde mesleki eğitimin normal lise eğitimine oranı son derece dengesizdir. Gelişmiş endüstriyel ülkelerde bu oran yüzde 60 mesleki eğitim, %40 normal lise eğitimi  olmasına karşın, ülkemizde bu oran yüzde 32- 35 Meslek Lisesi seviyesindedir. Mesleki ve teknik eğitim 2008-2012 eylem planında bu oran %50 olarak planlanmasına rağmen hedefe varılmadığı görülmektedir. Bu oranın endüstrileşmiş ülkelere göre çok geride kaldığı Kalkınma Bakanlığı 2014-2018 mesleki eğitimin yeniden yapılandırılması çalışma grubu  raporunda da gösterilmektedir.

    Meslek Lisesi oranını yükseltmek için daha fazla Meslek Lisesi açılırken, Özellikle bu okulların eğitim materyali donanımına dikkat edilmeli ve en üst düzeyde tutulmalıdır. Özel sektör ,SİAD'ler, OSB'ler  Meslek Lisesi açmaları  konusunda görevlendirilmelidir.

   Meslek Lisesi kurmak normal liseye oranla çok maliyetli olduğundan öncelikle bu maliyetlerin düşürülmesi konusunda adım atılmalıdır. Ülkemizde meslek liseleri ve Mühendislik fakültelerinin laboratuvar ve atölye malzemesi ihtiyacı yüzde 85'in üzerinde bir oranla yabancı firmalardan karşılanmaktadır. Bu yüzden yerli eğitim materyali üreticileri oluşturulup, desteklenmelidir.

  

   Ayrıca ülkemizde endüstriyel işgücü planlamasının dikey planlaması dengeli halde değildir. Bu denge sayısal olduğu kadar kalite anlamında da kurulmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde klasik mühendis teknisyen ve işçi oranı;1:5:25  iken, gelişmiş endüstri ülkelerinde bu oran yaklaşık 1:5:3’tür. Ülkemizde fabrikalardaki mühendis, teknisyen ve işçi oranı halen kötü durumdadır. Bu durum yakın gelecekte hedeflediğimiz yüksek katma değerli ürün ortaya koyma imkanımız kısıtlamaktadır.

    Yüksek teknolojili ürün yükte hafif pahada ağır ürün demektir.

    İleri teknoloji şirketlerinin çalışan profili incelendiğinde çoğunluğun eğitimli mühendis Yüksek Mühendis ve doktor kadrolarının oranının çok yüksek olduğu görülür. Yakın gelecekte böyle eğitimli kadroların bulunduğu şirketlerin sayısını arttırabilmenin  yolu Mesleki Teknik eğitimin seviyesini ve oranını artırmaktan geçmektedir.

   Bu konuyla ilgili bir diğer önemli husus endüstriyel kuruluş ve okul eğitimi uyuşmazlığıdır.

   2015 yılındaki rakamlara baktığımızda Türkiye'deki toplam mühendis sayısının 354.000 civarında olduğu ve bunun Dünya standartlarına göre Türkiye'nin nüfusuna göre diğer ülkelerle kıyaslandığında mühendis sayısının 800.000  civarında olması gerektiği görülmektedir. Yani Türkiye'de var olan mühendisten çok,  yeni mühendise ihtiyaç duyulmaktadır.

   Meslek liselerinde ve hatta üniversitelerde halen sumo, mini sumo, çizgi izleyen robot yarışmaları yapılmaktadır. Bu seviyeyi aşamamış öğrenciler endüstri ile tanıştıklarında operatör ya da amiyane tabirle dökümantasyon mühendisi olmaktan ileri gidememektedirler. Böyle kadrolar ile  2023 vizyonumuzu yakalamak oldukça zordur. Bu yüzden acilen daha yüksek seviyeli yarışmalar düzenlenmelidir. Meslek liselerinin ve Mühendislik fakültelerinin eğitim müfredatı endüstri 4.0 kapsamında güncellenmelidir. Ülkemizde mesleki eğitimi akredite edecek bir kurum yoktur, okullardan ne mezun olursa endüstriyel kuruluşlarımız onları kabul etmek zorundadırlar. Bu durum mesleki eğitim okullarının seviyelerinde uçurumlar oluşturmaktadır. Bu durumla ilgili çözüm önerim ise,  akreditasyon sayesinde ülkemizin her köşesindeki Meslek Lisesi aynı eğitim seviyesine çıkacaktır. Böylece meslek liselerinin kalitesi yükselir. Akreditasyon Mühendislik eğitimine de uygulanmalıdır.

  Bazı okullarımızda uygulama atölye ve laboratuvarların bulunmaması veya yetersiz olması bazı donanım sahibi Mühendislik fakültelerinde ise öğretim üyelerinin atölye eğitimlerini gereksiz ve zahmetli görmesi endüstriyel kurumlarımızın sahada kaliteli mühendislere ulaşımını engellemektedir.

   Özellikle Almanya ve Japonya örnekleri incelenip yerli mesleki eğitim standartları oluşturulmalıdır. Yerli eğitim materyali üreticileri oluşturulup desteklenmeli ,eğitim materyallerinin endüstri 4.0 ve (nesnelerin interneti )uyumlu olması ön koşul olmalıdır.Deney setlerinin okullarda imal edilmesinin önü açılmalı , öğretmenlere belirlenecek standartlar çerçevesinde bu görev tevdi edilmelidir.

     Tabii yerimizin de darlığı vesilesiyle son olarak bu konuyla ilgili söylemek istediğim;

 --Takım tezgahları Talaşlı üretim Enstitüsü,

-- Robot Araştırma Merkezleri,

-- Dayanıklı Tüketim Aygıtları Enstitüsü,

-- Mesleki Teknik Eğitim Akredite Araştırma Enstitüsü,

-- Kompozit Enstitüsü,

--MEMS,NEMS, Mikrofabrikasyon  Enstitüleri ülkemizde acilen kurulmalıdır.

Böylece milli otomobil , milli tank ,  milli gemi ,   milli uçak gibi teknolojilerde dışa bağımlılıktan kurtulmak mümkün olacaktır.     Diyerek sözlerini tamamladı.

   Ülke ekonomisi ve sanayisi adına, böylesine genç ve birikimli arkadaşları görmek  bizleri ziyadesiyle memnun etmiş olduğunu belirtmek istiyorum. İnşallah en kısa zamanda meclis içerisinde de bu projelerin hayata geçirilmesi ile ilgili çalışmalar yürüteceğine inancım ve güvenim sonsuzdur. Bu vesileyle bizlerde Bursa Haber Gazetesi ailesi olarak 27. Dönemde  AK Parti'den Bursa 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı olan Sayın Mutlu Balkan'a hem siyasette hem de iş hayatında , ülkemiz adına hedefine ulaşmasını canı gönülden diliyoruz .

HABER VE FOTORAF ÖZKAN YILDIRIM

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.