İYİ PARTİ' den Bursa 2. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı, aynı zamanda ülkemizi onlarca yıl yurt dışında başarılı bir şekilde temsil etmiş olan Emekli Büyükelçi Sayın Ahmet Kamil Erozan ile güzel, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Haber Giriş Tarihi: 26.05.2018 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 26.05.2018 00:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Öncelikle Ahmet Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
1950 Mudanya doğumluyum. 1973 yılında da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldum. Aynı yıl Dışişleri Bakanlığı'na girdim. Çeşitli diplomatik görevlerin ardından 1998'de Bosna-Hersek Büyükelçiliği'ne atandım ve 4 yıl bu görevde bulunduktan sonra 2002-2004 yılları arasında AGİT Taşkent Ofisi Başkanı oldum. 2004 yılında kısa süre Dışişleri Bakanlığı 1. Hukuk Müşavirliği görevini yürüttükten sonra 2004 yılında İdari İşlerden sorumlu Müsteşar yardımcılığına getirildim, 18 Aralık 2006'dan Ekim 2011'e değin OECD Daimi Temsilciliği yaptım. Temmuz 2012'den itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün Genel Sekreter 1.Yardımcısı olarak görev yaptım. İngilizce, Fransızca ve Rusça bilmekteyim.
Şimdi ise sizi İYİ PARTİ’'den milletvekili olmaya götüren süreci bizlerle ve okuyucularımız ile paylaşırsanız sevinirim?
Bizim ailemiz söylediğim gibi aslen Mudanyalı. Dedem zeytincilikle meşgul bir adam, ve beni bugünlere getiren yolun başında dedem var. Hangi anlamda söylüyorum bunu, Dedem Yunan işgali sırasında Kuva-yi Milliye'deymiş, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalandığı işgalin gündemde olduğu zamanlarda, düşmana karşı herkesin birlikte olduğu, elini taşın altına koyduğu bir dönemde işi gücü bir kenara bırakıp Kuva-yi Milliye'ye katılarak bu mücadeleye başlıyor. Savaştan sonra tekrardan yine ticarete başlıyor. Dedemden babama, babamdan bana, kalan bir de İstiklal Madalyası bulunmakta. Dedemin Ticari hayatta yaşamış olduğu sıkıntılarından dolayı babam Hukuk Fakültesi'ne gidiyor. 1946 yılına kadar birçok ilçede Kaymakamlık yapıyor. O dönemki seçimlerde İstanbul'da Fatih Kaymakamlığı görevindeyken, merkezden gelen sandıktan ne çıktığına bakmayın " Halk Partisi" adaylarının kazandığını açıklayın denildiğin de, İstanbul'da babamın da içinde bulunduğu sadece 3 kaymakam bu emir kanunsuzdur yerine getiremeyiz, diyerek cesaretlerini ortaya koymuşlar. O günkü cesaretle bugünkü" cesurlar hareketinin" arasında bir ilinti var. O nedir demokrasi yolunda çaba göstermek isteyenlerle aksi yönde duranlar, ilk şey bu ve ikincisi vatan elden gidiyor diyerek Kuva-yi Milliye'ye katılan dedeme gidiyorum şimdi de. Bu hem dedemden gelen tarihi miras diyebilirim, hem babamdan gelen siyasi miras diyorum. Çünkü babam da o yıllarda o talimata karşı geldikten sonra Demokrat Parti'ye o dönemde katılmış oluyor. Sonrasında tabii milletvekili süreçleri de var. Yani dolayısıyla hem dedemin geçmişi, hem babamın geçmişi beni bu cesurlar hareketine İYİ Parti hareketine destek vermeye hazırlamış "meğer" diyeceğim. Çünkü bugün yaşadığımız şeyler koşullar pek çok açıdan 1946-50'li yılları hatırlatıyor. Niye bunu söylüyorum T. Erdoğan Manifestosunda iki hafta önce ne vaat ediyor? Size demokrasi vadediyorum diyor. Ama 16 yıldan beri sen neredesin diye soru aklıma geliyor. İkincisi bir de demokrasinin olmadığı ile ilgili aynı zamanda itirafta da bulunmuş oluyor. Yani, sen şimdi getireceksen demokrasiyi bu zamana kadar yok olmuş oluyor.
Dolayısıyla Meral Hanım, Ağustos 2017'de bana tanıdıklar aracılığıyla haber göndererek, biz bir hareket içerisindeyiz yeni bir siyasi oluşum, sizin gibi kendi alanında tecrübeli, yeni isimlerle yola devam etmek istiyoruz var mısınız diye sordu. Sonrasında yüz yüze görüşüp, konuşup hem tarihi, hem siyasi, babadan, dededen gelen geçmişimle " varım" dedim. Kurucular arasına girdim. O gün cesurlar hareketi denmesi için birçok sebep vardı yani biz yola çıkarken birçok kişi sizin Silivri'deki yerleriniz hazır diyorlardı. Gerçekten bunu yapabileceklerinden değil bir caydırma teşebbüsüydü, bugün geldiğimiz noktada gözüküyor ki, Meral Hanım' sız bir seçim olsaydı AKP'nin yine, Tayyip Erdoğan'ın tekrardan kazanacağı gibi hesaplar mevcut. Erdoğan gibi bir kişiye AKP gibi bir harekete karşı sokağa çıkmak ve bu cesaretin de bir kadından gelmiş olması o cesaret faktörünü biyometrik olarak büyütüyor. Tamam herkes cesur olabilir ama bir kadının bu cesurluğu göstermesi, bayrak açmış olması bambaşka bir şey, derinlik getiriyor konuya.
Peki sayın vekilim ülkemizi uzun yıllar yurtdışın da büyükelçi olarak temsil etmişsiniz. Bu süreç nasıl gelişti büyükelçi olmanız ve sonrasında yaşanan gelişmeler neler?
Büyükelçilik mesleğine 13 yaşında karar verdim. Tabii o zamanlar televizyon falan hiçbir şey yoktu. Babamın da teşvikiyle, babam bana şöyle söyledi o zamanlar memur olacaksan, Devlete hizmet edeceksen benim sana tavsiyem Dışişleri Bakanlığı'na git dedi. Tarım Bakanlığı'da devlet memurluğu, Adalet Bakanlığı'da devlet memurluğu ama sen Dışişleri Bakanlığı'na git dedi. O şekilde yola çıktım ben. 1973- 2016 yılları arasında 43 sene devlete hizmet ettim.
Uzun yıllar devlete hizmet ettikten sonra şimdide milletvekilliğiyle TBMM'de hizmet verme şansınız doğmuş oldu, bu konuyla ilgili bize neler söylemek istersiniz Sayın Vekilim?
Tabii inşallah seçmenimiz, izin verirse milletvekilliği olursam, 43 sene hariciyelik yaptıktan sonra şimdi dahiliyeci oldum diyorum hani Doktorlar da vardır ya, Hani aynı onun gibi. Tabii uzun yıllar edinmiş olduğumuz tecrübelerle nereye daha iyi hizmet edeceksek oraya hizmet edeceğim bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Sayın vekilim ittifaklara bakış açınız nasıl? Cumhur ve Millet ittifakı arasındaki fark ne?
Milletle Cumhur aslında aynı kelime, ikisi de aynı mesajı veriyor biri daha Osmanlıca. Millet İttifakının oluşumu ilkeler Platformu ile başladı. Husumet bizim ruhumuzda yok. Recep Tayyip Erdoğan bizi kendisini indirmekle ilgili ittifak yaptığımızı tarif etmeye çalışıyor. Ama biz kesinlikle Öncelikle Demokrasi, parlamenter sisteme dönüş, insan hakları, temel özgürlükler, basın özgürlükleri gibi esaslarda birleşmiş bir ittifakız.
Cumhur İttifakı ise, bu ittifaktan ziyade MHP'nin %3 ,%5, ne kaldıysa artık, %5'in üstünde değil ,%'5 in üstünde olsa kamuoyu yoklamalarında Cumhur İttifakının oyu %40-46 bandında çıkmaz. Daha yukarıda çıkması lazım çıkmadıysa demek ki ya MHP'de yada AKP' de kaçak var demektir. İktidar olabilmek için, iktidarda kalabilmek için onlar için olmazsa olmaz bir yapıdır bu Cumhur İttifakı.
Şimdi biz var olmak için değil, hele bizim öyle bir derdimiz yok. Biz altı aylık bir partiyiz, küllenmiş bir geçmişimiz yok. Bizi diğer partilerle bir araya getiren o ilkeler yapmak istediğimiz şeyler üzerinde mutabakata vararak olmuş oldu. Biz Tayyip Erdoğan'ı indirmek ile ilgili değil ama tabii ki demokratik ortamda Erdoğan kaybederse inmelidir. Erdoğan indikten sonra ne yapacağımız üzerine de çalışmalar yürütmek aynı zamanda bir fikir birliğine varmak üzerine bir ittifak içerisindeyiz. Kuva-yi Milliye ruhu diyoruz ya biz işte onu canlandırıyoruz. Bunun bilincinde olan insanlar birlikte düşünüp, birlikte hareket etme noktasına geldiler "Millet İttifakı" işte bu.
Peki Sayın vekilim Bursa'da kaç vekil çıkartmayı hedefliyorsunuz?
Biz Bursa'nın çoğunluğunun peşindeyiz. Bizim hedefimiz Bursa'da en çok oy alacak parti olmak tabii onun matematiği başka en fazla oy alınca ne kadar milletvekili çıkartırız ona bakacağız. Hedefimiz Bursa'da 1. Parti olmak. Ben Listede birinciyim, ama benim görevim ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci bütün arkadaşımızı meclise sokma çabasında olacağız. Bu işin tabii parlamento kısmı, bir de Meral Akşener'i de aynı zamanda Cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz. Birinci turda hedef, kimi başkan seçtirmeyeceğimiz üzerine, seçim araştırmasında Muharrem İnce % 21.9 gözükürken, Genel Başkanımız Meral Akşener ise % 21 dolaylarında. Tabii biz elimizden geldiğince bu aradaki farkı kapatmak hedefindeyiz ve Meral Akşener'i ikinci tura taşımayı hedefliyoruz. Meral Ablamızı 2. turda Cumhurbaşkanı yaparak saraya değil köşke göndereceğiz inşallah.
Meclise girmeniz durumundaki ilk projeleriniz neler?
Yoldan çıkmış bir tren ile karşı karşıyayız. Komşularla sıfır sorun diye yola çıkmış bir AKP şimdi ise sıfır komşu noktasına gelmiş durumda. Kimin gidip elini sıkabilecek durumdayız meçhul belki işte sadece İran'la el sıkabiliriz. O da başka sebeplerden yani, günün koşullarına uyuyorsa.
İkincisi Bursa'ya, şimdi benim gözümde Bursa "Yeşil Bursa". Her yer yemyeşildi. Şimdi beton Bursa oldu. Türkiye'de Yeşiller Partisi yok. Avrupa'da Yeşiller Partisi var çevreci. Biz de çevreciyiz, çevrecilik de deyince sadece yeşil ile ilgili değil İnsan Hakları, hayvan hakları ile ilgili yaşama sevgisi ile tarif edebilirim bunu. Bursa tabii sanayi şehri oldu. Otomotiv sektörünün yoğunlukla olması bunu doğurmuş oldu. Bir süredir, Bursa'da gezip görüyorum kaybedilenlerden biri de tarım sektörü. Hollanda 1,5 Bursa kadar büyüklükte, Hollanda'nın tarım ihracatı 92 milyar dolar. Türkiye'nin 15 milyar dolar. Bu kapasite, ülkemizdeki bu kapasite maalesef işletilemiyor. Ama sen mazot fiyatını lüks otomobile verdiğin fiyattan verirsen nasıl işleyecek bu sistem. Nedir bu tarım teşviği. AKP'nin bütün yaptıkları insanları esir almak üzerine. Ne demek istiyorum insanları bağımlı kıldılar, borçlandırdılar, Ramazan paketi vermek, kömür vermek yani insanlara şimdi propagandaları öyle yapıyorlar, biz gidersek kömür yardımı kesilecek diyorlar. Yani o bağımlılığı sürdürmek istiyorlar. Biz de Diyoruz ki; Bunlara bu kadar bağımlı olmayın biz size iş vereceğiz, evde oturup kömürü, erzağı beklemeyeceksin. İşin olsun çalış aileni geçindir, tasarruf et, ev al, araba al ne istiyorsan yap, artı o senin katkınla devlet büyüsün. Erdoğan çıktı ne dedi? İstanbul'a biz ihanet ettik dedi. Ee Bursa'ya edilmedi mi, her yere edildi.
Dün akşam söylediğimi söyleyeyim iyi ki erken seçim oluyor. Ne için söylüyorum bunu bugün ekonomi hasta ve bu hasta şimdi hastanenin yoğun bakım ünitesinde, neredeyse komaya girmek üzere. Eğer bu erken seçim olmasaydı normal zamanda olsaydı biz o hastayı yoğun bakım ünitesinden değil, morgtan alacaktık. Yani cenaze namazına gidecektik hastanın. Neyse ki erken seçim oluyor Ancak şu belirsizlik önümüzde duruyor. Ülkemizdeki ekonomik durumu yaşıyoruz, Döviz kurları dışındaki bütün göstergeler yalan, işsizlik oranı, enflasyon oranı yalan, hükümet kendi başarısızlığını örtmek için kurumları kullanıyor mutlu bir Türkiye başarılı bir iktidar hikayesi anlatılıyor. Millet çarşıya gittiğinde enflasyon nedir görüyor. Neyse ki erken seçim oluyor, neyse ki bizim o yoğun bakımdaki hastayı kurtarma şansımız var. Aslında röntgeni çekilmiş durumda değil, bizim 2 Yılmaz'ımız, Durmuş Yılmaz ve Ayfer Yılmaz ile birlikte yeni bir ekonomik programla çok daha güzel yarınlara taşıyacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
• Röportajımızın sonuna yaklaşırken son olarak neler söylemek istersiniz?
---- Ülkenin içine düşürülmüş olduğu ortamda elimizi taşın altına koymak üzere 25 Ekim 2017'de yola çıkmıştık... Aradan geçen kısa süre içinde o taş oldu bir kaya... Neyse ki erken seçim geldi çattı... Yoksa ekonominin enkazını değil cenazesini devralacaktık...
Önümüzdeki yolun meşakkatli olacağına şüphe yok... Aynı Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi... Ülkemiz bugün dışarıdan değil içeriden bir istilâ teşebbüsü ile karşı karşıyadır...
Halkımız tam bir dayanışma içinde yerli ve milli olmayan, toplumu ayrıştırıp bölerek bizlere hükmetmeyi hedefleyen bir zihniyete karşı yeni bir istiklâl mücadelesi vermektedir...
Ben de dedem Mudanya Kuva-yi Milliye Reisi Hafız Ahmet Hamdi Efendi’den yadigâr olup göğsümde gururla taşıdığım İstiklâl Madalyası’nın hakkını vermek üzere yürütülmekte olan bu yeni milli mücadeleye İYİ Parti cephesinden katılmış bulunmaktayım...
Bunun yanı sıra 1950-1960 döneminde Demokrat Parti Bursa Milletvekili ve 1954-1960 döneminde TBMM Başkan Vekili olarak görev yapan babam Ahmet Agâh Erozan’ın vermiş olduğu demokrasi mücadelesinin bir yenisini damarlarımdaki kanın hakkını vermek suretiyle sürdürmek kararlığındayım...
Dışişleri Bakanlığı’nda geçen 40 seneyi aşkın devlet hizmetim ve Büyükelçi sıfatıyla üstlendiğim dört görevden sonra hemşerilerimle birlikte bir Bursalı ve Mudanyalı “Poyraz Çocuğu” olarak ülkemizi huzurlu bir geleceğe taşımak üzere desteğinizle başarıya koşacağız...
Unutmayalım... Sayın Genel Başkanımızca ifade olunduğu üzere “Medeniyet yolunun taşlarını sadece cesurlar döşer”...
Biz Erozan ailesi olarak Türkiye ve Bursa için bir asırdır bu yollardayız... Diyerek sözlerini tamamladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KUVA-Yİ MİLLİYE RUHU CANLANIYOR
İYİ PARTİ' den Bursa 2. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı, aynı zamanda ülkemizi onlarca yıl yurt dışında başarılı bir şekilde temsil etmiş olan Emekli Büyükelçi Sayın Ahmet Kamil Erozan ile güzel, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle Ahmet Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
1950 Mudanya doğumluyum. 1973 yılında da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldum. Aynı yıl Dışişleri Bakanlığı'na girdim. Çeşitli diplomatik görevlerin ardından 1998'de Bosna-Hersek Büyükelçiliği'ne atandım ve 4 yıl bu görevde bulunduktan sonra 2002-2004 yılları arasında AGİT Taşkent Ofisi Başkanı oldum. 2004 yılında kısa süre Dışişleri Bakanlığı 1. Hukuk Müşavirliği görevini yürüttükten sonra 2004 yılında İdari İşlerden sorumlu Müsteşar yardımcılığına getirildim, 18 Aralık 2006'dan Ekim 2011'e değin OECD Daimi Temsilciliği yaptım. Temmuz 2012'den itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün Genel Sekreter 1.Yardımcısı olarak görev yaptım. İngilizce, Fransızca ve Rusça bilmekteyim.
Şimdi ise sizi İYİ PARTİ’'den milletvekili olmaya götüren süreci bizlerle ve okuyucularımız ile paylaşırsanız sevinirim?
Bizim ailemiz söylediğim gibi aslen Mudanyalı. Dedem zeytincilikle meşgul bir adam, ve beni bugünlere getiren yolun başında dedem var. Hangi anlamda söylüyorum bunu, Dedem Yunan işgali sırasında Kuva-yi Milliye'deymiş, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalandığı işgalin gündemde olduğu zamanlarda, düşmana karşı herkesin birlikte olduğu, elini taşın altına koyduğu bir dönemde işi gücü bir kenara bırakıp Kuva-yi Milliye'ye katılarak bu mücadeleye başlıyor. Savaştan sonra tekrardan yine ticarete başlıyor. Dedemden babama, babamdan bana, kalan bir de İstiklal Madalyası bulunmakta. Dedemin Ticari hayatta yaşamış olduğu sıkıntılarından dolayı babam Hukuk Fakültesi'ne gidiyor. 1946 yılına kadar birçok ilçede Kaymakamlık yapıyor. O dönemki seçimlerde İstanbul'da Fatih Kaymakamlığı görevindeyken, merkezden gelen sandıktan ne çıktığına bakmayın " Halk Partisi" adaylarının kazandığını açıklayın denildiğin de, İstanbul'da babamın da içinde bulunduğu sadece 3 kaymakam bu emir kanunsuzdur yerine getiremeyiz, diyerek cesaretlerini ortaya koymuşlar. O günkü cesaretle bugünkü" cesurlar hareketinin" arasında bir ilinti var. O nedir demokrasi yolunda çaba göstermek isteyenlerle aksi yönde duranlar, ilk şey bu ve ikincisi vatan elden gidiyor diyerek Kuva-yi Milliye'ye katılan dedeme gidiyorum şimdi de. Bu hem dedemden gelen tarihi miras diyebilirim, hem babamdan gelen siyasi miras diyorum. Çünkü babam da o yıllarda o talimata karşı geldikten sonra Demokrat Parti'ye o dönemde katılmış oluyor. Sonrasında tabii milletvekili süreçleri de var. Yani dolayısıyla hem dedemin geçmişi, hem babamın geçmişi beni bu cesurlar hareketine İYİ Parti hareketine destek vermeye hazırlamış "meğer" diyeceğim. Çünkü bugün yaşadığımız şeyler koşullar pek çok açıdan 1946-50'li yılları hatırlatıyor. Niye bunu söylüyorum T. Erdoğan Manifestosunda iki hafta önce ne vaat ediyor? Size demokrasi vadediyorum diyor. Ama 16 yıldan beri sen neredesin diye soru aklıma geliyor. İkincisi bir de demokrasinin olmadığı ile ilgili aynı zamanda itirafta da bulunmuş oluyor. Yani, sen şimdi getireceksen demokrasiyi bu zamana kadar yok olmuş oluyor.
Dolayısıyla Meral Hanım, Ağustos 2017'de bana tanıdıklar aracılığıyla haber göndererek, biz bir hareket içerisindeyiz yeni bir siyasi oluşum, sizin gibi kendi alanında tecrübeli, yeni isimlerle yola devam etmek istiyoruz var mısınız diye sordu. Sonrasında yüz yüze görüşüp, konuşup hem tarihi, hem siyasi, babadan, dededen gelen geçmişimle " varım" dedim. Kurucular arasına girdim. O gün cesurlar hareketi denmesi için birçok sebep vardı yani biz yola çıkarken birçok kişi sizin Silivri'deki yerleriniz hazır diyorlardı. Gerçekten bunu yapabileceklerinden değil bir caydırma teşebbüsüydü, bugün geldiğimiz noktada gözüküyor ki, Meral Hanım' sız bir seçim olsaydı AKP'nin yine, Tayyip Erdoğan'ın tekrardan kazanacağı gibi hesaplar mevcut. Erdoğan gibi bir kişiye AKP gibi bir harekete karşı sokağa çıkmak ve bu cesaretin de bir kadından gelmiş olması o cesaret faktörünü biyometrik olarak büyütüyor. Tamam herkes cesur olabilir ama bir kadının bu cesurluğu göstermesi, bayrak açmış olması bambaşka bir şey, derinlik getiriyor konuya.
Peki sayın vekilim ülkemizi uzun yıllar yurtdışın da büyükelçi olarak temsil etmişsiniz. Bu süreç nasıl gelişti büyükelçi olmanız ve sonrasında yaşanan gelişmeler neler?
Büyükelçilik mesleğine 13 yaşında karar verdim. Tabii o zamanlar televizyon falan hiçbir şey yoktu. Babamın da teşvikiyle, babam bana şöyle söyledi o zamanlar memur olacaksan, Devlete hizmet edeceksen benim sana tavsiyem Dışişleri Bakanlığı'na git dedi. Tarım Bakanlığı'da devlet memurluğu, Adalet Bakanlığı'da devlet memurluğu ama sen Dışişleri Bakanlığı'na git dedi. O şekilde yola çıktım ben. 1973- 2016 yılları arasında 43 sene devlete hizmet ettim.
Uzun yıllar devlete hizmet ettikten sonra şimdide milletvekilliğiyle TBMM'de hizmet verme şansınız doğmuş oldu, bu konuyla ilgili bize neler söylemek istersiniz Sayın Vekilim?
Tabii inşallah seçmenimiz, izin verirse milletvekilliği olursam, 43 sene hariciyelik yaptıktan sonra şimdi dahiliyeci oldum diyorum hani Doktorlar da vardır ya, Hani aynı onun gibi. Tabii uzun yıllar edinmiş olduğumuz tecrübelerle nereye daha iyi hizmet edeceksek oraya hizmet edeceğim bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Sayın vekilim ittifaklara bakış açınız nasıl? Cumhur ve Millet ittifakı arasındaki fark ne?
Milletle Cumhur aslında aynı kelime, ikisi de aynı mesajı veriyor biri daha Osmanlıca. Millet İttifakının oluşumu ilkeler Platformu ile başladı. Husumet bizim ruhumuzda yok. Recep Tayyip Erdoğan bizi kendisini indirmekle ilgili ittifak yaptığımızı tarif etmeye çalışıyor. Ama biz kesinlikle Öncelikle Demokrasi, parlamenter sisteme dönüş, insan hakları, temel özgürlükler, basın özgürlükleri gibi esaslarda birleşmiş bir ittifakız.
Cumhur İttifakı ise, bu ittifaktan ziyade MHP'nin %3 ,%5, ne kaldıysa artık, %5'in üstünde değil ,%'5 in üstünde olsa kamuoyu yoklamalarında Cumhur İttifakının oyu %40-46 bandında çıkmaz. Daha yukarıda çıkması lazım çıkmadıysa demek ki ya MHP'de yada AKP' de kaçak var demektir. İktidar olabilmek için, iktidarda kalabilmek için onlar için olmazsa olmaz bir yapıdır bu Cumhur İttifakı.
Şimdi biz var olmak için değil, hele bizim öyle bir derdimiz yok. Biz altı aylık bir partiyiz, küllenmiş bir geçmişimiz yok. Bizi diğer partilerle bir araya getiren o ilkeler yapmak istediğimiz şeyler üzerinde mutabakata vararak olmuş oldu. Biz Tayyip Erdoğan'ı indirmek ile ilgili değil ama tabii ki demokratik ortamda Erdoğan kaybederse inmelidir. Erdoğan indikten sonra ne yapacağımız üzerine de çalışmalar yürütmek aynı zamanda bir fikir birliğine varmak üzerine bir ittifak içerisindeyiz. Kuva-yi Milliye ruhu diyoruz ya biz işte onu canlandırıyoruz. Bunun bilincinde olan insanlar birlikte düşünüp, birlikte hareket etme noktasına geldiler "Millet İttifakı" işte bu.
Peki Sayın vekilim Bursa'da kaç vekil çıkartmayı hedefliyorsunuz?
Biz Bursa'nın çoğunluğunun peşindeyiz. Bizim hedefimiz Bursa'da en çok oy alacak parti olmak tabii onun matematiği başka en fazla oy alınca ne kadar milletvekili çıkartırız ona bakacağız. Hedefimiz Bursa'da 1. Parti olmak. Ben Listede birinciyim, ama benim görevim ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci bütün arkadaşımızı meclise sokma çabasında olacağız. Bu işin tabii parlamento kısmı, bir de Meral Akşener'i de aynı zamanda Cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz. Birinci turda hedef, kimi başkan seçtirmeyeceğimiz üzerine, seçim araştırmasında Muharrem İnce % 21.9 gözükürken, Genel Başkanımız Meral Akşener ise % 21 dolaylarında. Tabii biz elimizden geldiğince bu aradaki farkı kapatmak hedefindeyiz ve Meral Akşener'i ikinci tura taşımayı hedefliyoruz. Meral Ablamızı 2. turda Cumhurbaşkanı yaparak saraya değil köşke göndereceğiz inşallah.
Meclise girmeniz durumundaki ilk projeleriniz neler?
Yoldan çıkmış bir tren ile karşı karşıyayız. Komşularla sıfır sorun diye yola çıkmış bir AKP şimdi ise sıfır komşu noktasına gelmiş durumda. Kimin gidip elini sıkabilecek durumdayız meçhul belki işte sadece İran'la el sıkabiliriz. O da başka sebeplerden yani, günün koşullarına uyuyorsa.
İkincisi Bursa'ya, şimdi benim gözümde Bursa "Yeşil Bursa". Her yer yemyeşildi. Şimdi beton Bursa oldu. Türkiye'de Yeşiller Partisi yok. Avrupa'da Yeşiller Partisi var çevreci. Biz de çevreciyiz, çevrecilik de deyince sadece yeşil ile ilgili değil İnsan Hakları, hayvan hakları ile ilgili yaşama sevgisi ile tarif edebilirim bunu. Bursa tabii sanayi şehri oldu. Otomotiv sektörünün yoğunlukla olması bunu doğurmuş oldu. Bir süredir, Bursa'da gezip görüyorum kaybedilenlerden biri de tarım sektörü. Hollanda 1,5 Bursa kadar büyüklükte, Hollanda'nın tarım ihracatı 92 milyar dolar. Türkiye'nin 15 milyar dolar. Bu kapasite, ülkemizdeki bu kapasite maalesef işletilemiyor. Ama sen mazot fiyatını lüks otomobile verdiğin fiyattan verirsen nasıl işleyecek bu sistem. Nedir bu tarım teşviği. AKP'nin bütün yaptıkları insanları esir almak üzerine. Ne demek istiyorum insanları bağımlı kıldılar, borçlandırdılar, Ramazan paketi vermek, kömür vermek yani insanlara şimdi propagandaları öyle yapıyorlar, biz gidersek kömür yardımı kesilecek diyorlar. Yani o bağımlılığı sürdürmek istiyorlar. Biz de Diyoruz ki; Bunlara bu kadar bağımlı olmayın biz size iş vereceğiz, evde oturup kömürü, erzağı beklemeyeceksin. İşin olsun çalış aileni geçindir, tasarruf et, ev al, araba al ne istiyorsan yap, artı o senin katkınla devlet büyüsün. Erdoğan çıktı ne dedi? İstanbul'a biz ihanet ettik dedi. Ee Bursa'ya edilmedi mi, her yere edildi.
Dün akşam söylediğimi söyleyeyim iyi ki erken seçim oluyor. Ne için söylüyorum bunu bugün ekonomi hasta ve bu hasta şimdi hastanenin yoğun bakım ünitesinde, neredeyse komaya girmek üzere. Eğer bu erken seçim olmasaydı normal zamanda olsaydı biz o hastayı yoğun bakım ünitesinden değil, morgtan alacaktık. Yani cenaze namazına gidecektik hastanın. Neyse ki erken seçim oluyor Ancak şu belirsizlik önümüzde duruyor. Ülkemizdeki ekonomik durumu yaşıyoruz, Döviz kurları dışındaki bütün göstergeler yalan, işsizlik oranı, enflasyon oranı yalan, hükümet kendi başarısızlığını örtmek için kurumları kullanıyor mutlu bir Türkiye başarılı bir iktidar hikayesi anlatılıyor. Millet çarşıya gittiğinde enflasyon nedir görüyor. Neyse ki erken seçim oluyor, neyse ki bizim o yoğun bakımdaki hastayı kurtarma şansımız var. Aslında röntgeni çekilmiş durumda değil, bizim 2 Yılmaz'ımız, Durmuş Yılmaz ve Ayfer Yılmaz ile birlikte yeni bir ekonomik programla çok daha güzel yarınlara taşıyacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
• Röportajımızın sonuna yaklaşırken son olarak neler söylemek istersiniz?
---- Ülkenin içine düşürülmüş olduğu ortamda elimizi taşın altına koymak üzere 25 Ekim 2017'de yola çıkmıştık... Aradan geçen kısa süre içinde o taş oldu bir kaya... Neyse ki erken seçim geldi çattı... Yoksa ekonominin enkazını değil cenazesini devralacaktık...
Önümüzdeki yolun meşakkatli olacağına şüphe yok... Aynı Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi... Ülkemiz bugün dışarıdan değil içeriden bir istilâ teşebbüsü ile karşı karşıyadır...
Halkımız tam bir dayanışma içinde yerli ve milli olmayan, toplumu ayrıştırıp bölerek bizlere hükmetmeyi hedefleyen bir zihniyete karşı yeni bir istiklâl mücadelesi vermektedir...
Ben de dedem Mudanya Kuva-yi Milliye Reisi Hafız Ahmet Hamdi Efendi’den yadigâr olup göğsümde gururla taşıdığım İstiklâl Madalyası’nın hakkını vermek üzere yürütülmekte olan bu yeni milli mücadeleye İYİ Parti cephesinden katılmış bulunmaktayım...
Bunun yanı sıra 1950-1960 döneminde Demokrat Parti Bursa Milletvekili ve 1954-1960 döneminde TBMM Başkan Vekili olarak görev yapan babam Ahmet Agâh Erozan’ın vermiş olduğu demokrasi mücadelesinin bir yenisini damarlarımdaki kanın hakkını vermek suretiyle sürdürmek kararlığındayım...
Dışişleri Bakanlığı’nda geçen 40 seneyi aşkın devlet hizmetim ve Büyükelçi sıfatıyla üstlendiğim dört görevden sonra hemşerilerimle birlikte bir Bursalı ve Mudanyalı “Poyraz Çocuğu” olarak ülkemizi huzurlu bir geleceğe taşımak üzere desteğinizle başarıya koşacağız...
Unutmayalım... Sayın Genel Başkanımızca ifade olunduğu üzere “Medeniyet yolunun taşlarını sadece cesurlar döşer”...
Biz Erozan ailesi olarak Türkiye ve Bursa için bir asırdır bu yollardayız... Diyerek sözlerini tamamladı.
HABER VE FOTORAF ÖZKAN YILDIRIM
En Çok Okunan Haberler