Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ÖLÜM ORANI EN YÜKSEK HASTALIK ‘’ANOREKSİYA NERVOZA’’

Uzman psikolog Tuba Güngör Aslan Bursa Haber’e konuk oldu.

Haber Giriş Tarihi: 28.11.2016 12:17
Haber Güncellenme Tarihi: 28.11.2016 12:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
ÖLÜM ORANI EN YÜKSEK HASTALIK ‘’ANOREKSİYA NERVOZA’’

Kalabalık bir grupla yemeğe çıktığınızı ve grubun içerisindeki herkesin aç olduğunu düşünün. Herkes yiyebileceğinin fazlasını söyler değil mi, açtır hemen doymak ister. Ne yerse yesin hemen doymayacağını düşünür. Ya içlerinden en zayıfı sadece salata siparişi verse ve onunda çeyreğini yedikten sonra aşırı doyduğunu söyleyip masadaki hiçbir şeye dokunmasa sizce bu sıradan bir durum mudur?


Anoreksiya Nervoza nasıl bir hastalıktır?


Toplum içerisinde sıkça görülen bu durum ‘Anoreksiya Nervoza’ denilen yeme bozukluğunu tariflemektedir. Psikiyatrik hastalıklar içerisinde en yüksek mortalite (ölüm) oranı ile dikkatle ele alınması gereken bir hastalıktır. Yeme bozuklukları bir ergenlik dönemi hastalığı olarak kabul edilmektedir. Hastalığın başlangıcı büyük oranda ergenlik dönemindedir. Anoreksiya nevroza için başlangıç yaşı 14-18’dir.


Anoreksiye Nevroza tanı kriterleri nelerdir?


Anoreksiya Nevrozanın tanı ölçütlerine baktığımızda, yaşına ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme. Beklenen kilonun %85'nin altında kalacak vücut ağırlığına sebep olabilecek bir kilo kaybı. Büyüme dönemi sırasında beklenenin % 85'inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açacak bir biçimde beklenen kilo alımını gerçekleştirememe. Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ve şişman olmaktan aşırı bir korku duyma. Kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini algılayış şeklinde bozulma olması.
Kendini değerlendirmede vücut ağırlığının ya da biçiminin anlamsız bir etkisinin olması.
Vücut ağırlığındaki aşırı düşmenin önemini inkâr etme. 
Kilo kaybı; Çoğunlukla hastalığın başlangıcında kilo vermeye yönelik bir diyet öyküsüyle başlar. Sık sık tartılarak kilosunu, aynaya bakarak bedenini kontrol etme çabasına girerler. Bedenlerini algılayış şekilleri bozulduğundan kilo verse de zayıf olduğunu algılayamaz ve şişmanlama korkusundan kurtulamazlar. Kilo verdikçe beden algıları daha da bozulabilir. Hasta başlangıçtaki kilosunun %20-30'unu hatta ağır olgularda %50'sini kaybedebilir.
Besinler aşırı ölçüde kısıtlanabilir. Çoğu hasta aileleriyle aynı sofrada yemek yememeye başlar. Sürekli kalori hesabı yapar ve bazı besinlerden şişmanlayacakları korkusuyla şiddetle uzak durabilirler. Kilo verdiren ilaçlar, bağırsak hızlandıran ilaçlar vs. kullanmaya başlayabilirler. Aşırı bir egzersiz yapma davranışı içine girebilirler. Kimileri kalan, artan, yiyemedikleri yiyecekleri bırakamayıp biriktirir, bazıları da hiç yapamayacağı yemek tariflerini edinmeye çalışabilir.
Görünüm;
Hasta solgun zayıf siyanoze bir görünümde olabilir. Nabız tansiyon ve vücut ısısı dikkat çekecek ölçüde düşüktür. Deride değişikler ve kıllanmada artma olabilir. Beklenen ikincil cinsiyet özelikleri geriler adeta cinsiyetsiz bir görünüm ortaya çıkar. Genç kızlarda adet görememe başlar ya da henüz ilk adet olmamışsa adet yaşı gecikir.

Tedavisi nedir, nasıl bir süreç izlenir?


Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişiler arası sorunların belirlenip çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır. Tedavide davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapisi kullanılabilir.

İLETİŞİM


FACEBOOK: https://www.facebook.com/uzmanpsikologtubagungoraslan/
İNSTAGRAM: https://www.instagram.com/uzmpskt/
WEB: www.tugbagungoraslan.com

 

HABER VE FOTOĞRAFLAR: ERDEM BERK

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.