Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Otizm ve farkındalık

Yazının Giriş Tarihi: 09.04.2016 00:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.04.2016 00:32



Artan sıcaklıklarla birlikte ülke gündemi de olanca hararetiyle yakmaya devam ediyor. Bir yanda güneydoğuda yaşananlar öte yanda siyasi tartışmalar aldı başını gidiyor ama bugün biraz gündemi es geçelim ve köşemizi otizmli çocuklara ayıralım.

 

Kızılay ve Üniversite işbirliği

Malumunuz, 2 Nisan günü Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Otizm Farkındalık Günü ve Nisan ayının tamamı da Dünya Otizm Farkındalık Ayı olarak ilan edilmişti. Özellikle bu dönemde otizm ile ilgili farkındalık oluşturabilmek için çalışmalar yapılıyor. Bu kapsamda Uludağ Üniversitesi ile Türk Kızılayı Uludağ Üniversitesi Şubesi tarafından bir “Otizm” paneli düzenlendi.

Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde üniversitenin değerli hocaları

tarafından önemli bilgilerin paylaşıldığı panel, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

    

Rektörden müjde

Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof.Dr. Yusuf Ulcay, bir müjdeyi de kamuoyuyla paylaştı. Otizm konusunda özellikle ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Ulcay, Uludağ Üniversitesi bünyesinde “Disiplinler Arası Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurulacağını söyledi.

Türk Kızılayı Uludağ Üniversitesi Şubesi Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı ise, Türk Kızılayı'nın 148 yıldır mazlumun elinden tuttuğunu, dünyanın neresinde olursa olsun hiç bir ayrım yapmaksızın, yardıma ihtiyacı olan her kese insani yardım ulaştırdığını hatırlattı. Kızılay'ın sadece afetlerde görev yapmadığını belirten Öztahtalı, “önce insan” hedefiyle toplumun sosyal sorunlarına da dokunduğunu kaydetti.

 

Panelden akılda kalanlar

Benim de otizm ile ilgili ilk kez öğrendiğim bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Otizm, genetik ve çevresel etkenlerin birleşimiyle gelişimsel olarak ortaya çıkıyormuş ve erken yaşlardaki müdahaleler çok büyük önem taşıyormuş. Ayrıca, bu tür konularda bilgi edinip ve bilinçlenirken de asla ayrıştırıcı tutum ve davranışlarda bulunulmaması gerekiyormuş.

Otizmli bireylerin, dikkati sağlama, bilgiyi işleme ve hafızada tutma alanlarındaki sınırlılıkları yüzünden öğretimlerinde mutlaka görsel öğelerin kullanılması şartmış. Hiçbir otizmli çocuğun belirtileri de bir diğerine tam olarak benzemiyormuş.

Sonuç olarak, erken çocukluk döneminde başlayan ve yaşam boyu süren otizm rahatsızlığına sahip bir çocuğun toplumla doğru entegrasyonu için de anne ve babaya çok büyük görevler düşüyor. Uzmanlara göre bunun ilk şartı da koşulsuz sevmek.

Otizmli bir çocuğa empati yapmak ve sempatiyle yaklaşmak için illa onun bizim çocuğumuz olması da gerekmiyor. Hem zaten dünyanın daha güzel bir yer olmasını sağlayabilecek en büyük erdem, tüm çocukların ebeveyni gibi davranabilmek değil mi?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.