Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ötenazi

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2020 00:01

Bu gün köşemde benim satırlarımdan ziyade, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF), “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” başlıklı bir rapor yer alacak.

Kuvvetle muhtemel ki yazının okuyucusu diğer makalelerimi okuyanlarınkinden az olacak.

Bu kanıya nereden vardığımı da söyleyip öyle gireyim yazıya;

Yılların tecrübesi ile sabittir ki, bilimsel verilerle desteklenen ciddi konular insanların büyük çoğunluğu tarafından   uzun ve sıkıcı satırlar ile eş değer tutulmakta ve okumaya değer görülmemektedir.

Ama yine de dilerim ki yanılıyorumdur.

Neyse gelelim rapora;

WWF ‘nin çalışması insanın, ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri ile bazı hastalıkların yayılması arasındaki bağlantılara dikkat çekiyor ve bu bağlantıların çoğu henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da insan sağlığı ile doğanın birbiriyle yakından ilişkisini ortaya koyuyor.

Rapor özünde, doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi, ormansızlaşma, yaban hayvanı türlerinin yasadışı veya kontrolsüz ticareti, yabani ve evcil türlerin hijyenik olmayan koşullarda bir araya getirilmesi ve satılması, virüs gibi patojenlerin yabani ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükselttiğini ayrıca insan davranışların ve demografik faktörlerin bu risklerin seviyesini önemli ölçüde arttırdığını, kıtalar arası seyahat hızının ise pandemilerin hiç fark edilmeden yayılmasına neden olabildiğini savunuyor.

Raporun ana fikri ise, sağlığımızı ve refahımızı korumak için yapmamız gerekenin, doğayı ve sağladığı faydaları korumak ve sürdürmek olduğu.

Dünya genelinde binlerce insanın yaşamını kaybetmesine neden olan Yeni Tip Koronavirüs salgının, Ebola, AIDS, SARS, kuş gribi ve domuz gribi gibi son yıllarda ortaya çıkan hayvan kaynaklı hastalıkların son örneği olduğuna dikkat çekilen “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” raporu sanki bir korku filmi senaryosu gibi.

Tek farkla;

Bu senaryoda filim bitince evlerimize gidemiyor tam tersi evimiz dediğimiz dünyamızın ölümüne tanıklık ediyoruz ve tabii kendimizinkine de.

Çok sevdiğim bir söz vardır;

Allah kul talep etmedikçe belasını vermez der.

İnsanın yaşadığı dünyanın ekosistem dengesini bozarak,bu mükemmel gezegeni yaşanmaz hale getirmekte ki ısrarcılığı ve çabası Allahtan bela dilemek değil de ne ?

Raporu hazırlayanlar ‘Şu an içinde bulunduğumuz durumun ve diğer küresel salgınların sebebi biz miyiz?’ diye de sormuşlar kendilerine.

Cevaben de; “Bu hastalıkların yayılmasında, doğanın insan tarafından aşırı sömürülmesinin ve yaban hayvanı ticaretinin etkisi çok büyük. Sağlığımız ve güvenliğimiz için zorunda kalmadıkça evden çıkmamaya dikkat ettiğimiz bu günlerde, gezegenimize etkimizin aslında ne kadar büyük olduğunu görüyoruz’’demişler ve eklemişler;

‘’Doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi virüs gibi patojenlerin yabani ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükseltiyor. Sağlığımızı ve refahımızı korumak için yapmamız gereken ise, doğayı ve sağladığı faydaları korumak ve sürdürmek.’’

Rapor daha pek çok bilimsel ve  yorumla uzayıp gidiyor

O uzayıp gidiyor da insanın adeta ötanazisi olacak ekosistem hovardalığı nereye kadar gidecek o hiç belli değil.

Neydi o yukarıda sözünü ettiğim ata sözünün tamamı?

‘’Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça’’

Fazla söze hacet yok;

Okuyanlara gönülden teşekkürler…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.