Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Orucun diğer ibadetlerden farkı

Yazının Giriş Tarihi: 17.05.2019 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.05.2019 00:05

İslam’ın beş temel asasılarından birisi de ramazan ayında tuttuğumuz oruç ibadetidir. Oruç, nefsimizi terbiye eden, bütün anlamsız ve meşru olmayan isteklerimize set çeken, nefsin iğvalarına karşı Müslümanda kararlı bir duruş meydana getiren, şeytana karşı en büyük kalkan olan bir ibadettir. Nefis devamlı kötülüğü emreden, istek ve talepleri bitmeyen, insanın hayvani yönünü oluşturan bir düşmandır. Ondan ancak onu terbiye ederek kendimizi koruyabiliriz. Emare seviyesindeki nefsi mutmain bir nefis haline getirmenin en etkili ve tesirli yöntemi şüphesiz oruç tutmaktır.

Halk arasında aç kalmanın zorluğunu ifade etmek için “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” cümlesini kullanırız.  Gerçekten zordur lakin nefsin ve şeytanın düşmanlığı karşısında bunu yapmalıyız. Peygamberimiz “şeytan insanın damarlarındaki kanda dolaşır, öyleyse onun yollunu aç kalmak suretiyle daraltın” buyurur. Buda oruçla mümkündür. Her kötü davranışın altında nefis denen illet, her günahın çıkış noktasında onun pervasız ve doyumsuz istekleri vardır.   Zaten şeytan insanı aldatırken nefsinin istek ve arzularını kullanır. Oruç nefsi dizginlerken şeytanın nüfus ettiği yolları kapatıp insanı korur. Nefis öyle bir şeydir ki Peygamberimizin ifadesiyle “onunla mücadele etmek büyük cihattır.”

Bu nedenle bütün ümmetlere oruç tutmak emredilmiştir.  Bu hususta “Ey iman edenler sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı ta ki korunmuş olasınız.” Buyurur Yüce Allah.  Zorluğu nispetin de faydası hem dünyada hem de ahrette anlatılmayacak kadar çoktur. Çünkü oruç ibadeti öyle bir özelliğe sahiptir ki onu tutan kolay kolay riya ve kibre bulaşmaz. Onu eda edenin kalbinde sadece Allah rızası saklıdır. Namaz ibadetini eda ederken, zekâtı verirken diğer bazı ibadetleri yerine getirirken insanların övgüleri söz konusu olabilir. Bu da insanın nefsinin hoşuna gider; onu semirtir ve şımartır.  Ya da bu ibadetleri yapanların desinler ve taktir etsinler beklentilerine girme ihtimalleri söz konusu olabilir.  Ancak oruç tutan birisi “ben oruçluyum” demedikten sonra onun oruçlu olduğunu kimse bilmez.  Niyetler sağlam, gaye rıza-i ilahi olunca Allah onun mükafatını kendinin taktir edeceğini buyurmuştur bir kutsi hadisi şerifte:

“Oruç, benim için yapılan bir ibadettir.  Onun mükafatını da ben tayin edeceğim.”

Orucun bu özelliği nedeniyle insanlık tarihinde güneşe, aya, ateşe, puta tapanlar olduğu gibi, onlar için kurbanlar kesilmiş ve sadakalar bile verilmiştir. Ancak hiçbir zaman oruç tutulmamıştır.  Tevhidi ve uluhiyeti sadece yüce rabbimize has kıldıracak mahiyeti içerisinde barındıran oruç ibadetini eda eden insan imsakan iftara kadar ibadeti devam etmektedir.  Oruçlunun niyeti düzgün olursa uykusu bile mükâfata da vesiledir.  Peygamberimiz bu hususta buyuruyor ki:

(Haramlardan sakınan) samimi (oruçlunun) teşbih ve uykusu ibadet, duası makbul ve ameli de muzaaf olur.” (Rumuz’ul Ehadis, s.308)

Buyurulduğu gibi Burada dikkat etmemiz gereken, gün boyu ibadet halinde olduğumuzu unutmamak.   Bir taraftan nefsimizi ıslah etmeye çalışırken farklı bir yerden ve açık kapıdan onun isteklerine meyletmemek.  Günahın isine, pasına bulaşıp kalbimizi kirletmemek. Kazandığımız mükafatı kayıp etmemek.  Oruç tutan insan midesini rıza-i ilahi için boş bıraktığı, helal olan şeyleri bile kendine haram kıldığı gibi; dilini de gıybetten, dedikodudan, iftiradan yalan ve bühtandan, malayani sözlerden, boş ve anlamsız sohbetlerden muhafaza etmek. Elimizi ayağımızı bütün azalarımızı oruca uygun bir şekilde kullanmamak.  İşte böylece oruca tutunanları oruç tutmuş olur o orucun faydası görülür.

“Her şeyin bir kapısı vardır ibadetin kapısı da oruçtur” Buyuran Allah Resulü orucun her ibadete kapı aralayacak biz özellikte olduğunu ifade etmiştir. Öyle değil mi ki, ifade ettiğimiz gibi nefsini ıslah eden elbette ki namazını da kılar, zekatını da verir, hayır hasenatını da yapar ve diğer bütün ibadetleri de eksiksiz bir şekilde yerine getirir.  Bu nedenle “oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha evladır” buyuruluyor. Ayrıca manasına uygun bir şekilde oruç tutanlarla ilgili ahrette farklı bir muamele söz konusu olacak ve  “Reyyan” denilen kapıdan cennete gireceklerdir.

Selam ve dua ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.