Koronavirüs yeni çıkan en tehlikeli virüs!

Yoo öncelikle bu virüs, yeni değil;evet tehlikeli olmasına tehlikeli de en tehlikeli değil.

***

 Koronavirüse yakalananlar mutlaka hayatını kaybediyorlar.

Yok öyle bir şey; Normal grip hastalığından ölen kişiler, koronavirüsten ölenlerden 60 kat daha fazla.

***

Koronavirüs çocuklara zarar vermez.

Koronovirüs çocuk ve gençlerde de ağır semptomlara neden olur.

***

Hastayla araya 1 metre mesafe koymak gerekir.

Belirtisi olan kişiden en az 2 metre uzaklıkta kalınmalı.

***

Ne yapılırsa yapılsın önünde sonunda herkes bu virüsü kapacak

Gerekli tedbirleri aldığınız zaman korunabilmek mümkündür.Herkes hastalanacak diye bir şey yok

***

Virüsten Korunabilmenin tek yolu özel maske ve kıyafetlerdir.

Maske ve özel kıyafetler genellikle hastalığın kesin olarak görüldüğü alanlarda uygulanmaktadır. Bunun dışında günlük hayatta, bunlara gerek yoktur.

***

Elleri yıkamak virüsten kurtulmak için yeterlidir

El hijyeni, koronavirüsten korunmada önemlidir ancak tek başına yetersizdir.

***

Maskeler birkaç defa kullanılabilir.

Maskeler genellikle tek kullanımlıktır. 2 kere dahi kullanılmamalıdır.

***

Virüs kişiden kişiye yakın temas halinde bulaşmaktadır

Virüs havadan da geçebilir

***

Hayvanlardan virüs geçmez

Hayvanlardan virüs geçebilir

***

Kelle paça virüse çok iyi gelir

Hiçbir besin maddesi virüsün bulaşmasını önleyemez.

***

Maskeler satılacak

Maskeler satılmayacak bedelsiz dağıtılacak

Maskeleri satıyoruz

***

UEFA dan açıklama;

Ligleri bitiremeyecek gibi olanlar bitirebilir.

***

Yukarıda çelişkili cümleleri medyadan toparladım.

Daha da pek çok var.

Bu salgın döneminde akıllar fena halde karışık.

Doğrular ile sanrılar iç içe yol almaya çalışıyorlar.

Hekimler bile virüsün kontrol alınmasından yok edilmesine kadar pek çok ayrıntıda farklı fikirler ileri sürüyorlar.

Dünya Sağlık Örgütünün önerileri de tartışmaya açık ,ülkelerin hastalık seyir verileri de.

Kimin ne kadar çok bilgi sahibi olduğu kimin spekülasyonlara dolandığı tam manası ile ortaya çıkmış değil.

Ortaya karışık bir sürü sav ileri sürülüyorken ahalinin de abondole olması son derece doğal tabi.

Özellikle politikacıların birbirlerini kesin söylemlerle yalanlayan demeçleri sonucunda hepimiz gerçeğin ne olduğunu anlamak için gösterdiğimiz çabayla yorgun düşüyoruz.

Sosyal medyada gündeme dair öyle paylaşımlar ve yorumlar görüyorum ki,bazen fena halde umutsuzluğa kapılıyorum doğrusu.

İnsanlar ne görürlerse mutlaka altlarına yorum yazıyorlar yazmak iyi de o yazılanları okuyunca yorumcuların yorumladıkları konular hakkında yoka yakın bilgi sahibi olmalarını görmek düşündürücü.

Bir de en ufak bir tartışmanın bile klavyeler aracılığı kan davasına dönüştürülmesi meselesi var ki,bu bir makale yazarından çok sosyal bilimcilerin işi.

Demem o ki;

İçinden geçtiğimiz bu son derece sıkıcı ve ekonomiden sosyal konulara dek ağır koşullarla çevrelenmiş süreçte kim ne yazacaksa en az iki defa düşünmeli kim ne söyleyecekse dokuz defa yutkunmalı.

Boşuna söylememiş atalar boğaz dokuz düğündür diye.

Ortada herkesin hayatına kasteden görünmez bir düşman var ve doğal olarak hepimizin asabı daha bir bozuk şimdilerde.

Dolayısı pek çok şeyi yanlış anlamaya ya da hiç anlamamaya da açığız.

Sofranın ortasına içi leziz yiyeceklerle dolu olarak karışık tabak  konulduğunda mesele yokta,

Sofra ile ilgili sıkıntıların tavan yaptığı bu dönemde ortaya konulan tabakta laf salatası olunca kolay kolay yenmiyor.