Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ordu ve Murat Alan meselesi

Yazının Giriş Tarihi: 16.06.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.06.2019 00:00

Çıktığı televizyon programında izleyen herkesi şaşırtacak derecede sert ve gereksiz çıkışlar yapan Yeni Akit tv Haber müdürü Murat Alan bir çok kesimden tepki almıştı. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Akit TV Haber Müdürü Murat Alan hakkında, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) komuta kademesine yönelik ifadeleriyle ilgili soruşturma başlatmıştı. Soruşturma dosyası, yetkisizlik kararı verilerek, İstanbul Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmişti. 

Gaziosmanpaşa Sarıgöl'de cuma namazı kılmak için camiye giden Murat Alan sopalı 4 kişinin saldırısına uğradı. Alan, aldığı darbelerle yaralanırken sopalı 4 saldırgan kaçtı.

Türk askerine Akit TV de yayında “eşek” diyerek hakaret eden Yeni Akit gazetesi Haber Müdürü Murat Alan’ı darp ettiği belirlenen 4 kişiden 2 kişi gözaltına alındı.

Asayiş Şube Müdürlüğü müdürlüğü ekipleri olay sonrası yaptıkları çalışmada 4 saldırganın kimliğini tespit etti. Aranmaya başlanan 4 kişiden S.A. ve B.C. Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. Diğer 2 kişinin yakalanması için çalışmalar yapılıp yakalanmışlardı.

Gazeteci, siyasetçi, yazar, veya başka bir meslek mensubu olabilirsiniz, eğer ülkede tanınıyor ve ekrana çıkıp bazı konuları anlatıyor fikir beyan ediyorsanız, kelimeleri itina ile seçip cümleleri daha uygun kullanmalısınız. Söz konusu programda Murat Alan aşırı sert bir fikir beyanında bulundu ve olmaması gereken yakışıksız sözler sarf etti, bunlara hiç gerek yoktu. Bizler temsil ettiğimiz misyonda bedeller ödeyerek daima demokrasi ve sivil idarelerin varlığını savunduk. Ordumuz ise Demokratlara adeta kan kusturmuştu.

27 mayıs 1960

12 Mart 1971

12 Eylül 1980

28 Şubat 1997

Bu tarihimizin kara lekesi darbeler hep Demokratlara yapılmıştı son 28 şubat 1997 ise iktidar ortağı olduğumuz Refah partisi ile birlikte Doğru Yol Partisi olarak yine nasibimizi almıştık. Darbelerin canlı tarihleri ve tanıkları ile bir çok sohbet ve toplantı yapmıştım.

27 Mayıs 1960 darbesinde tutuklanan Demokrat parti Bursa milletvekili merhum Recep Kırım'ı toplantımıza davet etmiştim. Sağolsun kırmadı ve geldi 2006 yılıydı ve toplantı süresince o anlattı dinleyenler ağladı. Recep Kırım anlatımına Merinos fabrikasında yaptığı işçilikten başlayıp sendika kurma süreçlerini ve oradan da işçilerin talebi üzerine milletvekili aday adaylığı süreçlerini anlatarak milletvekili seçilmesine kadar geçen olayları birinci bölüm de anlatmıştı. Bu bölüm de işçilerin desteği ile seçilen bir milletvekilini dinledik.

Fakat acılarla yoğrulmuş ikinci bölümde kendi dahil dinleyicilerin hepsi göz yaşı dökmüştü. Recep Kırım anlattı anlattı ve 27 mayıs sabahı evinde askerler tarafından nasıl tutuklandığını söyledikten sonra karanlık bir hangarda bekletildikten sonra Etimesgut havaalanın da  uçağa bindirilmelerini ve uçakta bir pilot yüzbaşı tarafından 150 Demokrat parti milletvekilinin nasıl tehdit edilip küfürlere muhatap kaldığını anlattı. Yolculuk Yassıada da sona erince durdu daldı herkes sessizce onu izliyordu, ben yanında oturup toplantıyı yönetiyorum, elleri titriyordu ve gözlerinden bir kaç damla yaş aktı, ardından ''ben bu bölümü anlatmak istemiyorum ama size yalnızca şunu söyleyeyim ben yassı adayı yaşamasaydım bu gün sizin karşınızda daha sağlıklı biri olacaktım.!''

Ardından Kayseri cezaevi, süreci başlar ve orada da kendisine bir sendika şube başkanı işçi sahip çıkar. Toplantı arasında ''ben ne iyilik gördüysem hep işçilerden gördüm'' diyerek sık sık bizleri uyarıyordu işte Kayseri'deki sendikacı da Recep Kırım'ı ziyaret edip ihtiyaçlarını elinden geldiği kadar karşılamış. Bir gün bu ziyaretlerden birin de Sendikacı arkadaşı ''Recep abi ben senin eşinle çocuğunu buraya getirsem ne dersin?'' der. Recep Kırım ''şöyle bir an daldım ve küçük çocuğum gözümün önüne geldi ne kadar özlemiştim oysa. ve ne diyeceğim Allah derim'' deyince sendikacı gülümser ve yan tarafa dönüp ''gelin''diye seslenir. Recep Kırım'ın eşi ve çocuğunu zaten oraya getirmiştir. Büyük bir sevinçle eşi ve çocuğuna sarılan Recep Kırım arkadaşına ''kantinden bir çikolata alır mısın? çocuğuma vereyim'' sendikacı hemen alır. Görüşme esnasında ise başlarında bir subay vardır ve Recep Kırıma çikolatayı verdirmez. Recep Kırım bize anlatırken ''ben çikolatayı veremiyorum diye ağlıyorum çocuğum ise çikolatayı alamıyor diye ağlıyordu'' O Subayın gaddarlığını hiç unutmamıştı. Derken süre dolar veda vakti gelir ''hanım bana sarıldı ve mendilini düşürdü, eğilip mendili aldı ve yeniden bana sarıldı, kulağıma çorabına dikkat et! dedi'' koğuşa gidince çorabıma para koymuş olduğunu fark ettim oysa ben hep ne yerler ne içerler diye  kahroluyordum.

Recep Kırım ve diğer Demokrat parti milletvekilleri, Başvekil Menderes ve iki bakanı Polatkan ve Zorlu idam edildiler, Diğerleri işkencelerden geçtiler, aileleri perişan oldular, Yassıada da bir kadın milletvekili çocuğunu orada doğurdu. ve bu kaliteli insanlar Recep Kırım'ın toplantıda anlatmak istemeyip es geçtiği işkence boyutunu bir birlerine söz vererek.

''BİZ BURDAN SAĞ SALİM KURTULURSAK BİZE YAPILAN İŞKENCELERİ KİMSEYE ANLATMAYALIM. BU ORDU BİZİM ORDUMUZ, BU ASKER YİNE BİZİM ASKERİMİZDİR.'' Diyecek ve bu sözü tutacak kadar asillerdir. Ve hiç kimse Subayından eratına kadar ordu mensuplarına hakaret etmedi. Hakaret eden yazar acaba üstte örneğini verdiğimiz acıların binde birini yaşamış mıdır?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.