Arada bir arkana dön ve geriye neler bıraktığına bak...
Harcanmış yıllarını seyret usulca.
Bak nasıl bitiyor ömür dediğin…
Bir kapıya bir kere gidersin, ikincisinde utanırsın...
Ama bir kapı var ki her gün gidersin, gitmelere doyamazsın.
Çünkü bilirsin seni kapısından kovmayacak bir tek O (c.c) vardır.
Her gün, her gün içini dökersin, bir o sıkılmaz senden,
Bir o affeder seni,
Bir o yüzüne vurmaz ayıplarını.
Seni senden daha iyi bilendir Allah (c.c)…
Bize sunulan hayatın kıymetini, acı tatlı yaşadığımız her neyseleri bile değerli kılıp, pes etmeden yaşamaya çalışmak,
Bencil olmadan verilen bu hayatı sürdürmek,
Bir insanlık görevimizdir.
Neyse’siz,
Keşke’siz,
Bize zor anımızda sabır veren rabbim,
Verdiğin sabırlara şükürler olsun.
Tekrar görüşmek üzere
Kalın sağlıcakla dostlar…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hülya AYTEKİN
Ömür dediğin
Hayata ha şimdi, ha sonra başlayım derken bir bakıyorsun tükenmiş ömür...
Avucumuzda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın tecrübe kalıyor.
Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor!..
"Gençlik bir kuştu; tutmak istedim tutamadım.
Yaşlılık bir paçavra; satmak istedim satamadım."
Bir ikindi gölgesi ömür dediğin…
Gece olur duramazsın, güneş vurur kalamazsın.
Sade bir ikindilik, kısa bir dinlencelik…
Dünyaya ait ne varsa harcanıp gidiyor.
Yiyip içmeler, gezip tozmalar, gülüp eğlenmeler...
Güzelliğin…
Evin, arabanın taksitleri, filanca yerde yaptığımız tatiller, almalar vermeler, saçıp savurmalar, bizim zannettiğimiz saklayıp durduğumuz altınlar, azıcık bile vermeye kıyamadığımız paralar…
Hepsi bir bir yok oluyor...
Emanet edilen benliğin,
Alnımızda mıh gibi çakılı kalıyor.
Bozulmuyor, kokmuyor, yitmiyor…
Bir o bize kalıyor…
Okşanmış bir yetim başı,
Öpülmüş anne eli,
Alınmış bir baba duası.
Gizliden; şöyle kimseye çaktırmadan bir fakirin eline tutuşturulmuş, birileri görür diye konulmuş sadakalar kalıyor…
Vakit saat dinlemeden açılmış eller,
Tek O’ndan istemeler,
Tek O’na gönderilmiş dilekçeler kalıyor…
Yürekten söylenmiş Elhamdülillah,
Acizce, kulca edilmiş nasuh bir tövbe,
İsyanları yıkayan gözyaşları kalıyor…
Mümince gülüşler, şeker tadında sözler…
Kimsenin etini yemeden, kırıp dökmeden, gözünde yaş bırakmadan geçirilmiş günler kalıyor...
Biraz dur, bekle biraz…
Arada bir arkana dön ve geriye neler bıraktığına bak...
Harcanmış yıllarını seyret usulca.
Bak nasıl bitiyor ömür dediğin…
Bir kapıya bir kere gidersin, ikincisinde utanırsın...
Ama bir kapı var ki her gün gidersin, gitmelere doyamazsın.
Çünkü bilirsin seni kapısından kovmayacak bir tek O (c.c) vardır.
Her gün, her gün içini dökersin, bir o sıkılmaz senden,
Bir o affeder seni,
Bir o yüzüne vurmaz ayıplarını.
Seni senden daha iyi bilendir Allah (c.c)…
Bize sunulan hayatın kıymetini, acı tatlı yaşadığımız her neyseleri bile değerli kılıp, pes etmeden yaşamaya çalışmak,
Bencil olmadan verilen bu hayatı sürdürmek,
Bir insanlık görevimizdir.
Neyse’siz,
Keşke’siz,
Bize zor anımızda sabır veren rabbim,
Verdiğin sabırlara şükürler olsun.
Tekrar görüşmek üzere
Kalın sağlıcakla dostlar…