Belki onlar değil ama ağa babaları bunu da biliyor.
Bile bile cehaletin kör bıçağını aymaz bir hiddetle biliyorlar
Bıçak bu işte; sana işlemiyor, zavallı berduşlar ellerini ayaklarını kesiyorlar.
Sen şimdi ölümsüzsün ya,
Ortada fiziken öldürülebilecek bir Mustafa Kemal Atatürk yok ya,
Toplanıp toplanıp çare arıyorlar,
Hiç olmazsa mirasını -emanetlerini nasıl öldürürüz diye.
Hangi ölümsüzün eseri ölmüş ki; bulsunlar
Bulamıyorlar.
Bir de bunu anlamıyorlar;
Bu ülke senin, Cumhuriyet senin, laik Türkiye senin.
Bir türlü alamıyorlar elinden.
Çünkü mirasın bizim.
Ne demişler?
Ölüm hak, miras helal.
Ölsek te helalimizden vazgeçmeyiz.
Bunu da anlamıyorlar
Elbet bir gün anlayacaklar.
29 Ekimlerde,23 Nisanlar da,19 Mayıslar da,30 Ağustoslar da
Ve 10 Kasımlar da.
Belki bunda da değil ama,
Son Kasım da
Ölümsüzlüğünle anlayacaklar…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Ölüm, ölüm olalı böyle bir ömür görmedi…
Ölüm, ölüm olalı böyle bir ömür görmedi.
Dünyaya gelen her 'Türk' ile yeniden doğan,
Milletinin her ferdi ile yaşıt olan.
***
Seksen bir yıl oldu bugün;
Seninle aynı devirde yaşayan son kuşaktan pek kimse kalmadı.
Ama sen, kuşaktan kuşağa ölümsüzlüğün tanımını yaptın.
Bugün, seni o tarifsiz özlemleriyle ananlar kadar düşmanlarının da olmasının sebebi de bu.
Ölmüyorsun.
Her Türk ile tekrar doğuyor, her kuşağa yaşıt oluyorsun.
Deliriyorlar buna Atam.
Hopluyorlar,zıplıyorlar,bin takla atıyorlar,
Kimyaları, fizikleri, biyolojileri darmadağın oluyor.
Olsaydı matematikleri de aritmetikleri de darmadağın olurdu.
Dünkü mesele değil bu elbet hepimiz biliyoruz.
Senden önce de varlardı.
İstiklal savaşında da, çağdaş Türk Devletinin kuruluşunda da, devrimlerinde de…
Hep varlardı.
Kılıkları, şekilleri, sahipleri değişse de var her daim olacaklar.
Sen demedin mi zaten Gençliğe Hitaben’de, Bursa Nutku’n da.
Biz çalıştık bu olacakları.
İdmanlıyız yani.
Öldüremiyorlar işte…
Asla vazgeçmeyecekler. Bunu da biliyoruz.
Biz senden vazgeçiyor muyuz?
Çok hazin ama sana saldırmak için bile yine sana muhtaçlar.
Senin sağladığın olanaklara tırmanıp tırmanıp çemkiriyorlar.
Ellerinde ihanetin bezi; adını siliyorlar;
Altından bu yurdun her bir santimetre karesine kazınmış imzan çıkıyor.
Şaşırıp kalıyorlar.
Madem silemiyoruz bari yok sayalım diyorlar, Saydıklarını sanıp
Yok ile yeksan oluyorlar.
Senin zamanında yoktu,şimdi var;
Serdengeçti aymazlara videolar çektiriyorlar.
Biri küfrederken diğeri nedenini kendisinin bile bilmediği kinini kusuyor;
Kustuklarında boğuluyorlar.
Olmuyor;
Aslında pek çoğu bir yandan da ‘’aman olmasın’’diye de içten içe dua ediyorlar
Bunu da onlar iyi biliyorlar ki,olursa, olan önce kendilerini yakıp kavuracak ateşi ile.
En azından bunu biliyorlar,ama hainin korkusu hiçbir korkuya benzemez
Bu yüzden söyleyemiyorlar.
Senin yazılmasını istediğin İstiklal Marşı neden’’ Korkma’’denilerek başlıyor?
Belki onlar değil ama ağa babaları bunu da biliyor.
Bile bile cehaletin kör bıçağını aymaz bir hiddetle biliyorlar
Bıçak bu işte; sana işlemiyor, zavallı berduşlar ellerini ayaklarını kesiyorlar.
Sen şimdi ölümsüzsün ya,
Ortada fiziken öldürülebilecek bir Mustafa Kemal Atatürk yok ya,
Toplanıp toplanıp çare arıyorlar,
Hiç olmazsa mirasını -emanetlerini nasıl öldürürüz diye.
Hangi ölümsüzün eseri ölmüş ki; bulsunlar
Bulamıyorlar.
Bir de bunu anlamıyorlar;
Bu ülke senin, Cumhuriyet senin, laik Türkiye senin.
Bir türlü alamıyorlar elinden.
Çünkü mirasın bizim.
Ne demişler?
Ölüm hak, miras helal.
Ölsek te helalimizden vazgeçmeyiz.
Bunu da anlamıyorlar
Elbet bir gün anlayacaklar.
29 Ekimlerde,23 Nisanlar da,19 Mayıslar da,30 Ağustoslar da
Ve 10 Kasımlar da.
Belki bunda da değil ama,
Son Kasım da
Ölümsüzlüğünle anlayacaklar…